Ortada "takım" yok!..

A -
A +

Sevgili Ünal Özüak "haklı" galiba!.. Ne kadar isterdim; Türkiye adına, Türk sporu adına, Türk basketbolu adına, Türk Basketbol Milli Takımı adına ve de "12 Dev Adam" adına "haksız", hem de "tamamen" haksız olmasını!.. Türkiye - Fransa milli maçından sonra ona "Gördün mü" diye not geçmeye karar vermiştim; "Bir gece daha bekleyeyim, sonra toptan gönderirim" diye düşündüm! İyi ki de öyle yapmışım; Türkiye - Rusya milli maçından sonra "bana göndereceği cevap", kim bilir nasıl olacaktı? Madde bir; ortada "12 Dev adam yok!.." Madde iki; ortada değil "dev takım", hatta "bir takım bile" yok!.. Hücumda ne yaptığını bilemeyen, tamamen "bazı oyuncuların tek tek iyi ya da kötü oynamalarına kalmış" bir takım... Yok yok "bir takım" değil, bir istikrarsızlık, şaşkınlık ve dağınıklık karması!.. Bol top kaybeden, faul bile atamayan, reboundları "Mirsad'ın sırtına", mücadeleyi "Mirsad'ın hırsına" yükleyen bir takım!.. "Genç" Fransa karşısında "maçı kurtaran" kahramanların, Rusya karşısında "Mirsad hariç" tek tel dökülüp dağıldığı bir kadro! Fransa maçının kahramanları arasında yer aldıktan sonra, Rusya önünde "faul bile atamayan", ama "bol bol rakibe pas veren" bir Hidayet bile, Türk Milli Takımı'nın "ne hâlde olduğunu" çok iyi gösterdi!.. Anlaşılıyor ki; Tanjevic, "Türk Milli Takımı'nı yapmak ve oynatmak" yerine, "Bu takım benim oyuncağım, her maçta, hatta her devrede ve hatta her periyodda değişiklik yapmalıyım ki, oyuncağım bana keyif versin, hem de öyle oyunlar oynamalıyım ki, benden başka kimsecikler bir şey anlamasın" havası içinde!.. "Büyük teknik adam" sendromuna tutulmuş; bol bol bağırıp çağırmakla da, TV başındakilere, tribünlerdekilere "Suçlu ben değilim, bu oyuncular" mesajları gönderiyor!.. "Bunca maç oynadı", bugüne kadar hep "Takım deniyor, oyuncu deniyor ve yetiştiriyor, her gün daha iyi olacak" derken ve "ona hoşgörü ile bakarken", gelinen noktanın "bu olması" ve "yanılmanın bütün acılığı" bizleri tam bir hüzün çukuruna itti!.. "Bir maçla mı" demeyin!.. "Göklere çıkardığımız" Fransa maçında da "sahada bir takım yoktu" ki!.. "O iyi oynadı, bu inanılmazdı, öbürü tek faul kaçırmadı" ve biz "yeni oluşturulmaya çalışılan" Fransa'yı yendik!.. Sonra. Takke düştü, kel göründü!.. Ortada "henüz" ve ne yazık ki "hâlâ" bir "takım yok", hem de öylesine yok ki, Rusya önünde "grubu artı averajla bitirmek için" gösterilecek çabayı ve beceriyi bile ortaya koyamayan, "yedi sayı farkla yenilmeyi bile beceremeyen" bir "oyuncular karması" var!.. Tanjevic'le "bugün için" gelinen nokta bu!.. Dilerim, Avrupa Kupası finallerine kadar "oyuncular karması, bir takım hâline gelir" de, tribünlerde ya da TV ekranları başında "fıtık" olmayız!.. Yoksa diyorum; "Türk Milli Takımı'nı, takım yapmayan unsurların başında", o çok sevdiğimiz ve haykırdığımız "12 Dev Adam" melodisi de mi geliyor? Oyuncularımız "takım olmak yerine, dev adam olmak için mi gayret sarf ediyorlar?" Tanjevic de, bunca yaştan ve bunca başarıdan sonra, hâlâ "iyi bir teknik adam" olmak yerine, "dev bir teknik adam" olmak ve "kendini, spektaküler bir şekilde bir defa daha ispatlamak" peşinde mi koşuyor? Ne dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.