Sevgili Ünal Özüak'ın Takvim Gazetesi'nde "Kandemir'in kellesine iddaa'ya girmişler" başlıklı yazısını okurken tüylerim diken diken oldu!.. Eğer, "Özüak'ın yazısındaki yorum ve iddianın, değil tamamı 10'da biri dahi doğru ise", işte Türk sporunda "yılın en büyük, en çirkin, en dehşetengiz manipülâsyon olayı" budur ve "bu" olayda "eğrileri, doğruları ortaya çıkarmak" da Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Faruk Özak ile Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz Yunus Akgül'ün "boyunlarının borcudur!.." Bakın nasıl başlamış, "basketbol camiasında sinek uçsa haberi olan" Ünal Özüak yazısına; "Tsunami gibi gelen 'basketbolda bahis manipülasyonunun arkasında yatan gerçek; 'Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in koç Ahmet Kandemir'i günahı kadar sevmemesidir' diye konuya girersem yanlış olmaz." Şimdi, bütün spor kamuoyuna, basketbol camiasına ve de Sayın Özak ile Sayın Akgül'e soruyorum; "bu sözler ne anlama gelmektedir?.." Bitmedi, devam ediyor Özüak; "Yıllardır Türk koçlarının emeklerinin kavgasını yapan Kandemir'in Başkana göre 'dırdırları' son olarak verilen dört maç ceza üzerine mahkemeye başvurmasıyla tavan yapmış ve bu adamın (!) susturulması ve hatta çiftlikten uzaklaştırılması gerekmiştir. Çok su götürür bir İddaa başvurusu fırsat bilinmiş ve infaz için 'at çamuru izi kalsın' yöntemi uygun görülmüş ve kargaların bile güleceği 'Neden 13 sayı farkla kazanmadın' hatta bahis dört maça oynandığına göre 'Diğer üç maçı da manipüle ettin' suçlamasıyla komplo paketi sarılmış. Paket eş zamanlı olarak, bir yandan seçilmiş (!) bir gazeteye servis edilirken, öte yandan Antalya Büyükşehir Belediyespor Başkanı'nın kulağına da 'Hocanıza mukayyet olun' diye fıslanmış..." Ey Sayın Bakanım ve ey Sayın Genel Müdürüm, ben mi "yanlış anlıyorum", yoksa, "o sözlerin ne anlama geldiği", Özüak'ın "bu" satırlarında net bir şekilde açıklanmış olmuyor mu; dahası öyle "etrafından dolanılarak" değil, "doğrudan" Basketbol Federasyonu ve onun başkanı Turgay Demirel "işaret" edilmiyor mu?.. "Kendi takımının maçlarında İddaa oynama suçlaması" resmi kaynaklarca yalanlandığına göre, bu nasıl bir tezgâhtır ki, "koca koca manşetler atılarak", spora, basketbola ömür vermiş bir Hoca, "çok çirkin" bir iddia ile lekelenmeye çalışılmıştır?.. Bu noktada duralım ve soralım; peki, bu "lekeleme" gayretinin içinde "kimlerin olup olmadığını" kim araştıracak, "Özüak'ın işaretinin üzerine" kim gidecek ve kim "bu olayın gerçek yüzünü" ortaya koyacaktır?.. "Doğru çıksa idi", büyük bir ihtimal ile "basketbol camiasından tamamen dışlanacak olan" Kandemir'e karşı ortaya atılan "Başında olduğu takımın maçlarına İddaa oynuyor" iddiası, elbette "çok önemli" bir olaydı ama üstelik "doğru çıkmadığına göre", şimdi eğer "Özüak'ın işareti doğru ise", Kandemir'le ilgili iddianın belki de "10 misli" daha büyük ve "kan dondurucu" bir olayla karşı karşıya değil miyiz?.. İşte bu yüzden, "bu işaretin gösterdiği hedefte kimlerin olup olmadığını", Başbakanlık ya da Genel Müdürlük müfettişleri araştırmalı ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamalıdırlar!.. Varsa, "tezgâhçılar" hakkında ne gerekiyorsa yapılmalı, yoksa Basketbol Federasyonu ve onun başkanı Turgay Demirel tez elden "temize çıkarılmalıdır!.." Sayın Özak'a ve sayın Akgül'e Türk Sporu ve Türk Basketbolu adına düşen görev budur; basketbolumuz ve onu yönetenler bu "kan dondurucu" resmin içinde kalamaz ve bırakılamaz!.. Sahi, Türk Sporu'nda ve de Türk Sporu'nun, futboldan sonra "en büyük" branşında "yılın olayı" olması gereken "bu garip, esrarengiz ve de şok edici gelişme ve iddialar sürüp giderken", benim anlı ve de şanlı spor basınım, "Guti'nin gece kontrolü" haberleri kadar bile önemsemiyor; neden acaba?..