Özel mülk!..

A -
A +

Önce bir özür!.. "İsim vermediğim halde", olayın geçtiği TV'nin spor müdürü Faik Çetiner "haklı" olarak "yapmadığı bir şeyi yapmış gibi kabul edip, yorum yazdığımı ve bunun bana yakışmadığını" söylemiş!.. (Ben bu açıklamayı dinlemedim, anlattılar, tekrarlıyorum; sevgili Çetiner haklı!) Mesele, "Aziz Yıldırım'ın talimatı ile, programa İlyas Tüfekçi'nin yerine Oğuz'un alınması" iddiası!.. "Bu konu ile ilgili haberler" hafta başında gazetelerde çıkmıştı!.. "Tekzip edilmedi"; hafta sonundaki yazımda "tekzip edilmeyen" haberleri "doğru" kabul ederek yazdığım bir yorumda "isim vermeden" eleştirdim!.. Faik Çetiner "bu defa", gelişmelerin "doğru" şeklini açıkladı ve de bana "gazetecilik görevimi" hatırlattı!.. "Haklıydı"; yorumumu yazmadan önce, "kendisini aramam" ve olayı bir de "ondan dinlemem" gerekirdi!.. Hafta başında gazetelerde çıkan haberleri "tekzip etmemiş" olsa bile!.. Çetiner "böyle bir olay olmadı, ben programıma müdahale edilmesine izin vermem" diyorsa; ona inanıyorum ve "haksız" yorumum için de kendisinden ve ATV çalışanlarından özür diliyorum!.. Ve "geliyorum", Pazartesi gecesi programında olanlara!.. "Bu defa" kendisi "isim vermedik, söz hakkı doğmadı" diye, Beşiktaş Kulübü'nün "yasak koyduğu" üç gazeteciden birinin "telefonla programına katılma isteğini" geri çevirdi!.. Halbuki, bütün futbol kamuoyu "Beşiktaş Kulübü Başkanı'nın yasak koyduğu üç gazetecinin kimler olduğunu" biliyordu; "isim vermemek", sadece "gerçeklerden ve gazeteciliğin icabından kaçmak" değil miydi? Orada Bay Hüsnü Güreli çıkacak "olayı istediği gibi", üstelik "kendisine yakışmayacak" kadar saçma sapan ifadelerle anlatmaya kalkışacak, kamuoyunu "yanlış" bilgilendirecek ve yönlendirecek, buna karşılık "yasaklı" üç gazeteciye "söz hakkı verilmeyecek"; bu nasıl bir gazetecilik anlayışı? Herkesin bildiği, Beşiktaş yönetiminin açıkladığı "üç ismi" programda telaffuz etmemekle "söz hakkı doğmamış mı oluyor?" Hadi yasak "103 kişiye konsa" neyse, topu topu "üç kişi" ve söz hakkı yok; olacak şey mi?.. Ben beklerdim ve isterdim ki; "orada bulunan ve sayılarını iki olarak tespit edebildiğim" gazeteciler, "kulüpleri özel mülkleri zanneden" ve "bunu da açık açık söyleyen" yöneticilere, "kamu yararına derneklerin özel mülkler olmadığını" anlatıversinler!.. "Neden yasak koyuyorsunuz da, şahıslarınıza hakaret ediliyorsa, mahkemeye gitmiyorsunuz" görüşüne karşı, bay Güreli diyor ki; "Ben mahkemeye gitmem, zira onun seviyesine inmem!.." Ama... "Onun seviyesine inmemek için mahkemeye vermediği kişiye, Beşiktaş Kulübü'ne girmeme yasağı koyarak, kendisinin inmek istemediği seviyeye, koca Beşiktaş Kulübü'nü indirmekte bir mahzur görmüyor!.. Ve bu "çarpık" zihniyeti savunmaya da bir kulp takıyor; çıkıp, milyonlarca kişinin önünde "Beşiktaş'ı korumak" diyor!.. Ben, Beşiktaş Kulübü'nün Divan üyesi olsaydım, bay Güreli'ye derdim ki; "Gel buraya arkadaş, şu seviye meselesinin bir hesabını ver bakalım, ne demek istiyorsun?" Trabzon'u temsilen programa katılan Ahmet Ağaoğlu'nu kutlarım; "ötekiler" anlamadılar ya da "anlamak istemediler" ama, orada bulunan yöneticilere, "nasıl yönetici olunur" konusunda "unutulmaz" dersler verdi!.. İsterdim ve beklerdim ki, o yöneticiler "bu dersleri", o programa katılan "gazetecilerden" alsınlar!.. Ama, olmadı!.. "Fatih Terim'i korumak ve kollamak" isterken, "kendi gazetesinin yorumcularını", arenada "aslanların önüne atan" spor yazarı arkadaşımıza da doğrusu ya "birer spor yazarı olarak" şükran borçluyuz; "spor yazarları olarak kendi kendimizi tanımamıza yardımcı oldu!.." Terim "haklı" öyle mi? Türkiye'de Terim kadar "omuzlarda taşınan bir teknik adam yoktur!.." Elbette "o", bunu hak etmiştir!.. Amma... Başında olduğu takım, "Galatasaray-Barcelona maçında olduğu gibi", rakibi karşısında "yüz kızartıcı" bir futbolla, "garip bir duruma düşüyorsa", elbette o takım da, o futbol da, o teknik adam da, o takımın oyuncuları da eleştirilecektir!.. Sevgili Ali Dürüst'ün de, o programda "eski hesaplardan söz etmesi" fevkalade yanlış ve üzücü olmuştur; kendisine de hiç ama hiç yakışmamıştır!.. Terim'le "eski hesabı olan" yoktur!.. Eğer "var"deniyorsa, bu "var"ın, ispatlanması şarttır!.. Öyle "ortaya" kime, nereye gittiği belli olmayan "lâflar atıp" kenara çekilemezsiniz; hele Galatasaray gibi bir kulüpte "hoca veya yönetici" iseniz!.. Aksi halde "eski hesabı olanlar" çok açık söylüyorum ve altını çizerek yazıyorum; "sizler olursunuz!.." "Çok yıllar önce" Terim'i "ağır şekilde" eleştirenlerden biri de bendim!.. Ama... "Doğruyu, iyiyi, güzeli yaptığı zamanlarda ona hakkını verenlerden biri" de bendim!.. Bu "bizim görevimiz" ve aynı zamanda halkımıza, okuyucumuza karşı olan "gazetecilik sorumluluğumuz!.." Gazeteci, "eski hesaplarla ilgili defter tutmaz!.." Gazeteci, "o günün" hesabını keser; "iyi ya da kötü!.." Lokomotiv Moskova maçında "göklere çıkartılırken"; iyi!.. Barcelona maçında "eleştirilince"; kötü!.. Neymiş; "eski hesapmış!.." O "ne düşünür" bilmem; ben Fatih Terim"i severim!.. Doğrularıyla severim, yanlışlarıyla severim, artılarıyla severim, eksileriyle severim!.. "Onu sevmem", onu "eleştirmeyeceğim" anlamına gelmez!.. Aksine, "onu sevdiğim", gördüğüm ve inandığım yanlışlarını, hatalarını, eksilerini ortaya koyarak, onun "bu hataları tekrarlamamasına yardım etmek istediğim" anlamına gelir!.. Ortada bir "Gökmen Özdenak" dedikodusu sürüp gidiyor!.. Tıpkı, bir zamanlar "rahmetli Yavuz Gökmen,sevgili Hıncal Uluç, Turgay Renklikurt hocam ve benimle ilgili" iddiaların kulaktan kulağa fısıldanması ve "bir gece" Terim'in TV ekranında "patlaması gibi!.." Doğru mu, eğri mi bilmiyorum!.. Ama, söyleyeceğim şu: Kimse alınmasın, gücenmesin; "TV'de ya da çıplak gözle tribünde seyrettiğim" Galatasaray'ın maç kritikleri içinde "en çok aklıma yatan" yorumları yapan, yapabilen iki-üç futbol yorumcusundan biri, sevgili Gökmen!.. Onun "bu yolda devam etmesini" de istiyor ve bekliyorum!.. Eğer Terim'in kastettikleri arasında "o varsa"; bence yanlış!.. Terim, sevgili Gökmen'in yorumlarına çok dikkat etmelidir; yararlanacaktır!.. Kimsenin unutmaması gereken bir söz var; "Dost acı söyler!.." Ben "ilave" ediyorum; insanlar, "günlük pohpohçulardan" kendini sakınmalı!.. Terim'in "onlardan" hoşlandığına inanmak istemiyorum!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.