Özerklik mi, diktatörlük mü?

A -
A +

Özerklik mi, diktatörlük mü? Önce Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'a teşekkür ederim!.. "Türk sporunda kalıcı ve köklü bir değişimi sağlamak" üzere "Spor Yüksek Kurumu" kurulmasıyla ilgili hazırlanmış olan dokümanı "görüş ve önerileriniz için" notuyla gönderdiği için... Dokümanın kapağında "Kanun Tasarısı" yazıyor. Sayın Atalay'ın takdim yazısında "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne kanun teklifi olarak sunulacak olan çalışmanın" diyor.. Aslında "gelen doküman" bir "kanun tasarısı taslağı..." Anlaşılıyor ki; üzerinde tartışmalar yapılacak ve "nihai metin hükümete, hükümet tarafından da" Meclis Başkanlığı'na verilecek. Tasarı taslağının gerekçesinden anlıyoruz ki, niyet "Spor teşkilatının modern ve özerk bir yapıya kavuşturulması, devletin ve siyasetin vesayetinden kurtarılması..." Lâfı uzatmadan yazayım; hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, "taslak ana hatları değişmeden" kanun tasarısı haline gelir ve AKP Meclis çoğunluğu da "bu tasarıyı kanunlaştırırsa"; Türk sporu ve teşkilatı "özerkleşmeyecek, özelleşecektir!.." Hem de "hükümet ve siyaset tarafından özelleştirilecek" ve de "hükümetin seçip atayacağı" ve taslağa göre tam bir "spor diktatörü olacak" Spor Yüksek Kurumu Başkanı ve Spor Düzenleme Kurulu Başkanı (ikisi aynı kişi) tarafından yönetilecektir!.. Devlet yönetim ve denetiminin de yerini "hükümetin ve siyasetin atadığı yönetim ve onun denetimi" alacak, hele "yerel yönetimlerde" son derece "muğlâk bir durum" ortaya çıkacak ve "spor tamamen yerel siyasete teslim edilecektir!.." Taslakta, "yerel yönetimlerin, il özel idareleri mi, yoksa belediye meclisleri mi olacağına dair" bir işaret de yoktur!.. Belki de bu husus, çıkarılacağı açıklanan yeni "Yerel Yönetimler Kanunu ile" netleştirilecektir ama, "sporun kanununda olmayacaktır!!!" "Olmayan" bir başka şey de, "yerel yönetimlere bağlanan spor ile, Spor Yüksek Kurumu'na bağlanan sporun arasında köprülerin nasıl kurulacağı" konusudur!.. Bugün "Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri vardır"; yarın ne olacaktır? Gerçi taslak, "gerek görülen illerde kurum temsilcilik açabilir" diyor ama, "gerek gördüğü illerin kıstası" nedir; bu temsilciliklerin "yerel yönetimlerin yetkisine bırakılan sporla ilgileri ne ölçüde ve nasıl olacaktır?" "Temsilcilik açılmasına gerek görülmeyen" illerde durum ne olacaktır? "Efendim, istim arkadan gelecek, talimatlar ve yönetmeliklerle görevler ve yetkiler netleştirilecektir" demek, sorunu çözmez!.. Yönetmelik "bir dakikada değiştirilebilir", kanun ise yıllarca "değiştirilmeyi" bekler!.. Yeniden yapılanmanın "esasına ilişkin" itirazım şurada: Spor Yüksek Kurumu, "hükümet tarafından atanan" üyelerin çoğunluğu teşkil edeceği "Spor Düzenleme Kurulu" tarafından yönetilecek ve bundan da öte, bu kurulda olması gereken bir çok yetkinin, "doğrudan Kurum Başkanı'na verilmesi" ile, "özerklik kavramı" aslından çok değişik bir uygulamaya yönlendirilmiş olacaktır. Kararların, "9 kişilik kurulun salt çoğunlukla toplanması ve toplantıda bulunanların salt çoğunluğu ile alınması" hükmü ile, Başkanın "istediği kararı", 5 kişi ile (yani hükümet tarafından atananlar ile) toplanacağı kurulda, "kendisi dahil 3 kişi ile almasını" sağlayacaktır!.. Bu durum acaba "özerk" kelimesine mi, yoksa "özel" kelimesine mi yakındır; durum ortada! Federasyonların "özerklik" maddeleri de, "özerk olmayan Spor Yüksek Kurumu'nun özerk olmayan federasyonlarını" ortaya çıkaracak gibidir!.. Taslaktaki Tahkim Kurulu'nun kuruluşu ile ilgili madde dahi, Spor Yüksek Kurumu'nun özerkliğe "yakın mı, uzak mı durduğunu" ortaya koymaktadır!.. Spor Düzenleme Kurulu'nda "gerçekten özerkliği sağlayacak" bir yapılanmanın olması (yani kurulda seçimle gelen üye sayısının, atanan üye sayısından fazla olması) ve bu maddenin o yönde yeniden düzenlenmesi, bu kurula mutlaka "federasyonları ve kulüpleri temsil edecek ve onların seçeceği" üyelerin alınması şarttır. Federasyonların "özerklik kazanması ile ilgili" hükümler netleştirilmeli ve "özerlik" sözünün "nicelik" anlamı yerine "nitelik" anlamına ağırlık verecek hükümler tasarıya konmalıdır (Futbol Federasyonu örneği)!. Şu anda "topal topal yürüyen" sporsorluk hizmetlerinde, "bu kanun vesilesi ile" topallığı düzeltecek ve mesela "yarının büyük sporcuları olabilecek yetenekli gençlere, çocuklara sponsorluk desteği sağlayacak" hükümlerin tasarıya konulmasında da büyük yarar gördüğümüzü ifade etmek isteriz!.. Kısacası, "gerçekten Türk sporunda köklü ve çağdaş değişiklikler yapılmak isteniyorsa", konu aceleye getirilmemeli, çeşitli platformlarda tartışılmalı, eski spor bakanları, müsteşarları, genel müdürleri, kulüp başkanları, eski - yeni federasyon başkanları, akademisyenler, spor adamları, sporcular, hatta "yabancı uzmanlar ve otoriteler" bu platformlarda görüşlerini açıklamalı, tartışmalara katılmalı ve sonunda ülkemiz şartlarına "en uygun" yapılanmayı sağlayacak "bir tasarı hazırlanmalıdır!.." Bu ayın sonunda yapılacağı açıklanan "bir toplantı ile" sorunun çözülmesi mümkün değildir!.. Medya yazmadığı ve ekranlara getirmediği için, henüz "olayı başka yönlere çekecek" tartışmalar başlamadı!.. Korkarım, "bu taslak", mesela personelle ilgili "Geçici Birinci Madde" gibi, bazı muğlâk maddeleri yüzünden, "gündeme girdiği anda", bugünkü iktidarı ve hükümeti "Sporda da kadrolaşma" iddialarıyla karşı karşıya bırakabilir!.. Bu bakımdan, tekrarlıyorum ve altını çiziyorum; "siyasetçi olan" eski spor bakanlarının, "spor ile siyaseti ayırmak için" büyük gayret sarfeden eski müsteşarlar ve genel müdürlerin, spor adamlarının, akademisyenlerin, federasyon ve kulüplerin temsilcilerinin katılacağı tartışmaların, toplantıların, panellerin, TV'lerde açık oturumların yapılması şarttır!.. Girişimi destekliyorum, sonunun da ülkemize ve sporumuza hayırlı olmasını dilerim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.