Özgener ve engeller!..

A -
A +

Mahmut Özgener "yeni" Futbol Federasyonu Başkanı oldu!.. Hasan Doğan öldüğünde Türkiye'de yazmıştım; "Yeni bir başkan adayı aranmasına gerek yok; Mahmut Özgener ile Lütfi Arıboğan el ele versinler, biri başkan olsun, öteki vekil, devam etsinler; en iyi formül budur; dışardan gelecek ve seçilecek kişi için bu kadro ve bu kurullar 'yabancı' olacaktır" diye!.. Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe lobisinin "kapalı kapılar ardında başlayan" kulisi, "Galatasaraylı" Lüfi Arıboğan'ı "hemen adaylar arasından çıkardı"; ileriyi gören Arıboğan "kulislerde yıpranacağını anladığından" yaptığı açıklamalarla "Aday değilim" dedi ve Federasyonun "güçlü adamı" olarak "yerinde" kaldı!.. Aziz Yıdırım'ın, Doğan'ın ölümü ile hemen başlayan "Yenisini ben seçtireyim" ve "Kayserispor Başkanı olsun" sevdası, "Ankara'nın zirvelerinde destek bulamayınca", sahnede, "heveslerini dışa vuramayan başka gönüllüler de olmasına rağmen" genel kabul görecek "tek aday" kaldı; Mahmut Özgener ve de seçildi; hayırlı uğurlu olsun!.. Olsun da, acaba başarılı olabilecek mi?.. "Başarı" konusu sadece "kendisine bağlı olsa" elbette olacaktır; o kariyeri vardır; dürüsttür, kimsenin adamı olmaz, sporu, futbolu, kulüp yönetimini, federasyon yönetimini, medyayı, tribünleri, saha içini, saha dışını, Türkiye'yi ve dünyayı bilir!.. Ne var ki; karşısında "sıra dağlar" gibi aşılması ve "beraber yaşanması" zor güçler var ve "her fırsatta karşısına çıkacaklar"; ona "Haberin olsun" dememe gerek yok; iyi biliyor!.. Hamama girenin terleyeceğini de bildiğine ve kendi isteğiyle "gönüllü olarak hamama girdiğine göre" terleyecek ve ya başarılı olacak ya başarılı olacak!.. Nedir Özgener'i terletecek engeller?.. Bir; federasyonu içinde "gönlünde aslan yatan" ve "bir zamanlar beraber çalıştıkları" federasyon başkanlarına "Brütüslük" yapanlar: Özgener "onlara" çok ama çok dikkat etmeli!.. İki; kurullar, en önemlisi de Merkez Hakem Kurulu: Bu kurul, Özgener'in "en büyük handikapı" olabilir; Sarvan ve ekibi, "Hasan Doğan gibi bir kalkana rağmen" yıprandı, şimdi "o kalkan da yok"; işleri çok zor!.. Üç; başta Aziz Yıldırım olmak üzere kulüp başkanları: "Ben yaptım, ben seçtirdim" havasını atmaya meraklı ve de bu böbürlenmesinde çok zaman "haklı da olduğu" görülen Aziz Yıldırım'a karşı, "Galatasaray - Beşiktaş başkanlarının, bazı Anadolu kulüp başkanlarını da yanlarına alarak" koydukları tavır, gazetelere kadar yansıdığına göre, Özgener'in nasıl bir ortamda çalışacağını ortaya koyuyor!.. Fenerbahçe Başkanı ile Gaziantepspor Başkanı arasındaki "gizli kavga - açık tartışma" futbolumuzda "neyin nasıl olduğunun ve olacağının" son göstergesi!.. "Aziz Yıldırım gölgesi", Özgener'i en çok hırpalayacak hususlardan biridir; halledilmesi de zor görünüyor!.. Dört; spor medyası ve kulüpçü yorumcular: Daha başta "Özgener olmaz" diyenlere, her hakem hatasından sonra "kulüpçü yorumcular ve yazarlar" da katılacak; hafta sonra ve hafta başlarında TV'lerde yapılan "gece yarısı gevezelikleri, atışmaları, tartışmaları" geçen yıllardaki şekli ve üslûbu ile devam ederse, yandı gülüm keten helva!.. RTÜK Başkanı Zahid Akman üstelik "anketler yaptırarak durumu tespit ettiği hâlde", gene seyirci kalacak gibi görünüyor; inşallah yanılırım da, "bir şeyler yapar"; yapmazsa, "günahı", işi çığrından çıkaranlar kadar, onun da boynuna!.. Sözün özeti; hoş geldin Özgener ve de kolay gelsin!.. >> Şili'nin santrforu!.. Arkadaşlarım soruyor; "Şili Milli Maçı için bir şeyler yazmadın; yoksa seyretmedin mi?.." Seyrettim, hem de hiçbir saniyesini kaçırmamacasına!.. Ne yazayım; Fatih Hocamın gene "çorba" yapmaya devam ettiğini mi; sahada futbol olarak "Türk Milli Takımı" denilecek bir takımın olmadığını mı, "sakatlar" mazeret ve bahanesinin devam ettiğini mi?.. İyisi mi yazmamak!.. O maçta yazılacak tek şey; Şili'nin "Souza" adlı santrforuydu; bizim "pivot olmayan" santrforlarımızın hepsinin "bu maçın kasetini ve Souza'yı defalarca seyretmeleri gerek"; örnek alsınlar onu; müthişti!.. "Böyle oynayan" bir santrforun olsun; "pivot santrfor" aramana gerek kalmaz!.. >> Onlar da Türk!.. Herkes gider Mersin'e, "bunlar" gidiyor tersine!.. "Irkçılar" dediğimizde de kızıyorlar!.. "Devşirme" diye hakir gördükleri, aşağıladıkları, içlerine sindiremedikleri sporcularımızı "kabul etmemekte" direniyorlar!.. Dünya'dan kopuklar, spordan kopuklar, "bir kan bağı tutturmuşlar"; 21'inci asırda ne bilimsel, ne insancıl, ne demokratik, ne siyasi temeli var!.. Ayrıca "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" konusunda zır cahiller!.. "Bu Anayasa'ya ve bu Anayasa'ya uygun olarak çıkarılan kanunlara göre Türk vatandaşı olanlara", nasıl çıkıp da "Bizden değiller" diyebiliriz?.. Ey sevgili Kâzım Kanat, "bu Anayasa'ya göre sen ne kadar Türk vatandaşı isen, Olimpiyat Şampiyonu olan Ramazan da, gümüş madalya alan Elvan da o kadar Türk vatandaşı, ne eksik ne fazla!.." Peki "Türk vatandaşı olan" bu gençleri "nasıl milli takımlara almayacaksın"; söyler misin bana; Anayasamız "Türk vatandaşları arasında eşitsizlik, ayrımcılık yapılmayacağını" emrederken?.. Sana ve senin gibi düşünenlere "ırkçı" dediğimiz için "Öyleyse öl Sezar" diye serzenişte bulunuyorsun ama, gerçek ortadaki "Sezarcılık" değil "Brütüsçülük" oynuyorsun!.. >> Figer ve Reis!.. Spor sayfalarında "biraz gazetecilik yapılınca" neler öğreniyoruz neler!.. Haberi yapan gazetelerin "Alex'e garip ödeme" dedikleri, Uruguay İkinci Ligi'ndeki adı sanı bilinmeyen bir kulübe, 'Alex'in imaj hakları' denilerek verilen 2 milyon 222 bin euro paradan, Fenerbahçe tribünlerinin "birbirleri ve kulüp yönetimiyle kavgalarının altındaki gerçeklere" kadar "enteresan" olaylar dizisini hafta içinde merakla okudum!.. "Figer" adlı futbol menajerinin Fenerbahçe ile "parasal ilişkileri" konusundaki satırlar ve rakamlar çok ilgi çekiciydi ve "bir gazeteci olarak" aklıma şu soru takıldı kaldı: Acaba bu Figer'in bir Türk ortağı var mıydı?.. Ve de "eski bir ülkücü olduğu için" kendisine "Reis" denmesinden hoşlanan Fenerbahçe amigosunun gerçekten "Beşiktaşlı olup olmadığını" sorgulayan haberler de "Figer olayı" kadar enteresandı!.. Bir zamanlar "Aziz Yıldırım'ın gözdesi ve en büyük destekçisi olan" Reis'in şimdi "neden tu kaka olduğunu" da anlatıyordu, o haberler!.. Bir "yalanlama makinesi gibi çalışan" Fenerbahçe kulübü resmi sitesinin açıklamalarına rağmen, "bu haberlerin doğruları yansıttığını" gazeteciler çok kolay anlarlar; anlarlar da benim anlı ve de şanlı "Fenerbahçeli yorumcularım" neden ilgilenmezler; işte mesele burada!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.