Sevgili Ömer Faruk Ünal ne kadar haklı; "Futbolumuzdaki kötülüklerin, çirkinliklerin, küfürlerin, tehditlerin panzehiri, güçlü bir Federasyon Başkanıdır, güçlü bir MHK Başkanıdır, eğilmeyen, bükülmeyen güçlü yorumculardır" diyor!.. Duruma bir bakalım: "Güçlü" bir Federasyon Başkanı var mı; yok!.. Ben uzun yıllardan beri sevgili Mahmut Özgener'i tanırım; futbolun, kulübün içinde doğmuş büyümüş, bu konularda "rahmetli babasından eğitim almış", daha sonra "Altay gibi bir kulübün başkanlığını yapmış", dahası "federasyonlarda önemli görevlerde bulunmuş", tertemiz, dürüst, pırıl pırıl bir insan!.. Futbol Federasyonu Başkanlığı için "aday olduğu" ortaya çıkınca, çok ümitlenmiş ve yazılarımla destek vermiş; "Bu elbise ona bol gelir" diye yazan İstanbullu meslektaşlarımla da epeyce atışmıştım!.. "İyi işler" elbette yaptı ama, "asıl" ondan "bir şeyler beklenen" çok olayda, İstanbullu meslektaşlarımı "haklı çıkaracak" bir görüntü verdiğini, üzülerek söylemeliyim!.. Sevgili Başkanımız "cesur olamadı", gerektiğinde masaya yumruğunu vuramadı, "büyük" kulüp başkanlarının yanında ve arkasında kaldı; "esen" rüzgârlara boyun eğdi ve sonunda kurtuluşu "kanunların değişmesine, yeni kanunların çıkarılmasına" bağladı; "Onlar olmadığı için başaramıyorum" demeye getirdi; yazık etti!.. Bitmedi; ellerindeki talimatları bile "adil, eşit ve caydırıcı olarak kullanmayan", kullanamayan kurullarının esiri oldu; dönüp "Ne yapıyorsunuz, böyle rezalet olur mu" diyemedi!.. "Kapalı kapılar önüne çıkmaya bir türlü cesaret edemeyen" ve "hakemlere yapılan her türlü hakareti sineye çeken", dahası "birleştirici olması gerekirken", camiasını bölen bir Merkez Hakem Komitesi Başkanı'na teslim oldu!.. O Merkez Hakem Komitesi Başkanı ki, "hakemlere hakaret edenler" ile mücadele edeceğine, Hakemler Derneği'ni ele geçirmek için her türlü senaryoyu yazmak ve her türlü çabayı göstermekle zaman öldürüp durdu!.. "İyi niyetli" Başkanımız, "komik cezalarla işi geçiştiren" ve hatta zaman zaman "komik cezaları bile daha da komikleştiren" Disiplin Kurulları ve de elle tutulur hiçbir yanı olmayan "etik dışı" "Bülent Uygun olayını" bile komik bir "uyarı" ile "Ne şiş yansın, ne kebap" diyerek bağlayan Etik Kurulu (Yoksa bu kararla, (E)tik'i (T)epikle (İ)ten (K)urul görüntüsü veren kurul mu?) ile "futbolumuzun yönetilemeyeceğini", mümkün olduğunca "günü geçiştirmeye çalışılmaktan" öteye gidilemeyeceğini, bir türlü anlamadı!.. Bak sevgili Başkan, "futbol yöneticiliğinde en üst mevki" federasyon başkanlığıdır; oraya geldin, daha üstü yok; neden cesaretle pervasızların üzerine gitmiyor, hâlâ kaçakları oynuyorsun; neden federasyonunu, kurullarını, hakemlerini küfürlerle tehdit edenleri seyrediyor, "gıkını çıkaramıyorsun?.." Yumruğunu masaya vursan ve "gereğini yapsan", çok çok ne yaparlar sana; altındaki koltuğu çekerler; bırak çeksinler; ama sen "kahraman" olarak ve de "cesur, dürüst, adil, eşitlikçi bir başkandı" denilerek futbol tarihimize geçersin; unutulmazlar arasına girersin!.. Aslında "kim çekebilecek" altındaki koltuğu; bir "gerçek lider" olarak yapman gerekeni yap, bak arkanda kimleri, hem de nasıl bulacaksın; kılına bile dokunamayacaklar, dokunamazlar!.. Medyanın, sevgili Ömer Faruk'un tabiri ile "eğilmeyen, bükülmeyen, güçlü yorumcuları" başta, yıllar yılı "büyükler(!)" tarafından ezilmiş "Anadolu kulüpleri" senin etrafında nasıl saf tutacaklar göreceksin; bak bakalım sonrasında, "küfürler, tehditler yağdıranlar", federasyonuna, kurullarına, hakemlere göz dağı verenler kalacak mı?.. Yeni yılınızı iyi niyet ve başarı dileklerimle kutlarım sevgili Başkanım!..