Poseidon sahnede!..

A -
A +

50 yıldır yaşadım, gördüm, yazdım, çizdim, konuştum, tartıştım; herkes gibi ben de öğrendim ki, "Fenerbahçe'de tek hedef vardır" ve o tek hedef de "şampiyonluktur!..ö "Şampiyon olan takım ve teknik adam ile döneminde şampiyon olunan yönetim ve başkan başarılı", gerisi ise "palavradır!.." Gerçi "şampiyonluk" bütün kulüplerde, bütün takımlarda "başarının bir numaralı ölçüsü gibidir" ama, konu "Fenerbahçe olunca", ortada "gibi... mibi..." gibi ekler, şartlar, yumuşatıcılar kalmaz!.. "Ya şampiyon olunur, ya şampiyon olunur!.." İşte Aziz Yıldırım'ın başına gelen de budur; onu "şampiyonsuzluk hastalığı" fena halde çarpmıştır!.. Ateşi giderek yükselmiş ve... O da "nihayet" bir insandır; sonunda "patlamıştır!.." Sen bunca para harca... Stad dahil bunca "şey" yap!.. "Şampiyonluk gelmeyince", her şey unutulsun ve "yerden yere vurul!.." Aziz Yıldırım'ın "anlayamadığını" söylediği budur!.. Aslında, "çok iyi anladığı" ama "anlamazlıktan geldiği" husus budur!.. "Fenerbahçeli olup" da, hele hele yıllar yılı "Fenerbahçe'nin içinde grupçuluk yapıp" da, "bu hususu bilmemek, öğrenememek" gibi bir "anlayışsızlık", bir Fenerbahçe Başkanı'na ve dolayısı ile Aziz Yıldırım'a yakışmaz!.. Bildiği halde, "neden" böyle konuşuyor? "Taraftara oynuyor" da ondan!.. Tıpkı, "onu yerden yere vuran" ve "şampiyonsuzluk da, şampiyonsuzluk" diye naralar atan "muhalifleri" gibi!.. Zira iki taraf da biliyor ki; "taraftarı kazanan", Fenerbahçe'de "her şeyi" kazanır; tabii iktidarı da!... Kaybedene ise söylenecek tek söz kalmıştır; "güle güle!.." Uzun yıllar Ali Şen "taraftar kozunu" çok iyi oynamıştır!.. Aziz Yıldırım da "ondan öğrendiğini" oynamaya çalışmaktadır ama; henüz "ustalık" payesine erişememiştir!.. Bu yüzden "ortalık" iddialar ormanlığına dönmüş ve "neyin doğru, neyin yanlış olduğunun" anlaşılmasına imkân kalmamıştır!.. Mustafa Denizli'ye "hava alanında", Lorant'a antrenmanda, Ortega'ya tribünlerde yapılanların "acemi işi olması", hem futbol medyamızda, hem de taraftarlar arasında "acaba" diye başlayan soruların ve "cevap" olarak aktarılan "fısıltıların" çoğalmasına yol açmış, bunların pek çoğu da futbol sayfalarına ve futbol ekranlarına kadar taşınmıştır!.. Hatta "kulak fısıltılarında" iş, "tribünlerde açılan" ve "Beşiktaşlılar'ın müthiş oyunu" olarak bilinen "İspanyolca" pankart konusuna kadar vardırılmıştır!.. Böyle olunca da, Fenerbahçe Başkanı'nı, "Aziz" başkanlıktan "Yıldırım" başkanlığa taşıyacak "görüntü değişikliği" gündeme oturmuştur!.. Bizzat başkan ilân etmiştir ki; Fenerbahçe'de artık "fırtınaların, yıldırımların, şimşeklerin" sesi hakim olacaktır!.. Zira Aziz Yıldırım, "Poseidon'luğa (Denizlerin fırtınaların, yıldırımların, şimşeklerin Tanrısı) soyunmuştur!.." Bakalım Fenerbahçe'nin Hades'leri (Yer altı), Ares'leri (Savaş), Hephaistos'ları (Ateş), Hermes'leri (Haberci-klavuz) ne yapacak? Ve acaba Fenerbahçe "bu savaşı bitirecek, kavgacılara hakim olacak" bir Zeus bulabilecek mi? Yaşayacak ve göreceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.