Türkiye'nin spor sayfasından bir haber: "G.Saray, Brezilyalı Roque Junior'un transferini büyük bir onur meselesi yaptı. F.Bahçe'nin Alex'i almasını, 'Alex Brezilya Milli Takımı'nda yedek. Ama Roque Junior o takımın bankosu. Alex için ortalığı kaldıranlar bakalım Roque Junior'e ne diyecek?' şeklinde yorumlayan sarı - kırmızılılar, sambacıyı 1-2 gün içinde İstanbul'a getirmeyi planlıyor." Galatasaraylılar hâlâ "Türkiye'de yaşadıklarını ve Türk medyasının ne olduğunu" unutmaya devam ediyorlar! Elbette "Brezilya'da önemli olan", milli takımda kimin "banko", kimin "yedek" olduğudur!.. Amma... "Brezilya'da banko ve yedek olan oyuncular" Türkiye'ye gelince... İş "hemen" değişir!.. Türk spor medyası için "önemli olan", bu oyuncuların Türkiye'de hangi takımın formasını giydiğidir! Zira,Türk medyası için Türkiye'de banko; "Fenerbahçe ve Aziz başkandır!.." "Galatasaray ve Canaydın başkan" yedektir!.. TV ekranında seyrettiğim üç futbolcu, Avrupa Kupası'nın ilk maçlarında "ne olduklarını" çok iyi gösterdiler:: Beckham: Magazin yıldızı... Figo: Tribün yıldızı... Zidane: Futbol yıldızı!.. Sergen'den Hasan Şaş'a, Gökdeniz'den Tuncay'a bütün Türk futbolcularına "örnek" olacak bir üçlü!.. İsteyen istediği örneği seçer ve "ona benzer!.." "Zidane'ı seçmeyenler" kendisine yazık eder! Haftanın bilmecesi: Bir "geveze" artı bir "züğürt" artı bir "beceriksiz" size neyi hatırlatıyor? Bir arkadaşım bana sorduğu zaman, "hiç düşünmeden" cevap verdim ve "bildim!" Bakalım sevgili okuyucularım bilecekler mi? Cevap süresi; "beş saniyedir!" Biri "gazete gazete", öteki "kulüp kulüp" gezerek seçime hazırlanıyorlar! Birinin elinde, "gene" uzaktan kumanda var!.. Öteki, "yakın temas ve markaj" uzmanı!.. Acaba, Futbol Genel Kurulu'nda "kulüp temsilcileri" mi oy kullanacak, yoksa spor yazarları mı? Bir genel seçim öncesi, bir milletvekili aday adayı partisinin "ön seçim yapacağı" ilin köylerini dolaşıyormuş... Bir köyde kahveye girmiş, oturan herkesin elini sıkmış ve hepsine çay ısmarlamış, nutkunu atmış, ayrılırken de kahvede oturan herkesi tek tek öpmüş ve alkışlar arasında uğurlanmış! Otomobili hareket ederken, köy muhtarı aday adayının kulağına eğilip demiş ki: "Beyim, kahvede oturan herkesin elini sıkıp öptünüz, çay da ısmarladınız ama kahvede ön seçimde oy kullanacak tek delege kahvenin ocakçısı idi, yüzüne bile bakmadınız!" Bilmem ki, Mehmet Ali Yılmaz, Halûk Ulusoy'a karşı seçimi nasıl kazanacak? Soru: Türkiye'ye atletizmde "ilk dünya rekorunu getiren" Elvan'ın "yurda dönüş" töreninde, genel müdür Atalay vardı da, neden Federasyon Başkanı Yurdadön yoktu? a) Mahcubiyetten, b) "Devşirmelerden" hoşlanmadığı için, c) Elvan'ın antrenörü Erkan Hatipoğlu ile el sıkışacağı için, d) Süreyya Ayhan Kop ve Yücel Kop'u üzmemek ve darıltmamak için, e) Hepsi birden Acaba bu "beş" şıktan hangisi? Bir soru daha: Son 4 dakikada 1-0 galip durumda iken üst üste "iki gol yiyerek" İsveç'e yenilen Türk Milli Takımı'nın teknik direktörü Şenol Güneş'i "yerden yere vurup" sonunda da eleştirilerini "Futbolu işte bu kadar biliyor" yorumuna kadar vardıranlar, bilmem ki, "90 artı bir ve doksan artı üçte iki gol yiyip" Fransa'ya yenilen İngiltere Milli Takımı'nın hocası için Eriksson için ne düşünüyorlar? Eriksson, futbolu biliyor mu, bilmiyor mu; ya da "suçlu olanlar", bir penaltı kaçırıp, uzatma dakikalarında "en riskli yerlerde" aptal gibi bir faul yaparak ve "aptal" gibi bir geri pası vererek, "bir serbest vuruş ve bir penaltı golünü hazırlayan" İngiliz futbolcular mı?