Quo vadis, Van Bronckhorst?

Üç büyüklerimizin UEFA Ligi’nde 3’te 3 yapacağını tahmin ediyordum.

 

Galatasaray, “skor olarak da, futbol olarak da” beni yanıltmadı… Okan Hoca’yı ve talebelerini kutluyorum.
Fenerbahçe de, “skor olarak” beni yanıltmadı. Ama Belçika takımına karşı maçın ilk 15 dakikası ile son 15 dakikasındaki futbol için “üzülerek” söylüyorum ki, “Mourinho konusundaki” görüşüm değişmedi, pekişti!
Geliyorum, ülkesinde Feyenoord ile şampiyonluk da kazanmış Giovanni van Bronckhorst’a… Ajax karşısında, skor olarak da, futbol olarak da hezimete uğrayan hocamıza…  3’te 3” tahminimi 3’te 2’ye düşürdü” ve yazımın başlığındaki soruyu hak etti; “Nereye gidiyorsun?..”

 

Süper Kupa finalinde “şampiyon Galatasaray’ı 5-0 yenen” Beşiktaş, hem de kendi ülkende Ajax önünde “rakip kaleye tek isabetli şut atamadan” 4-0 yeniliyorsa, bunun hesabını kim verecek ve bundan sonrası ne olacak?..

 

 

Yazıklar olsun! (1)

 

 

Anadolu Efes Spor Kulübü’nden bir haber yer aldı gazetelerimizde…

 

İşte o haber; “Kurulduğu günden itibaren basketbolu gençlere sevdirme misyonunu başarı ile yürüten Anadolu Efes Spor Kulübü, Türkiye’de ilk defa yetenek merkezli eğitim modeli uygulayan Okyanus Kolejleri ile daha eğitimli bir gelecek için 8 yıldır devam eden iş birliğini 4 yıl daha uzatma kararı aldı. Genel Direktör Alper Yılmaz, ‘Türk basketbolunun geleceğine yatırım yapma vizyonumuz çerçevesinde, ülkemizin en nitelikli eğitim kurumlarından Okyanus Kolejleri ile olan iş birliğimizi geliştirerek sürdürüyoruz’ dedi.”

 

Ey, “basketbolu Türkiye’ye getiren” Galatasaray’ın yöneticileri, “90’lık, 100’lük yenilgilere abone olan” takımınız, sizlerin yüzünü kızartmıyor mu?..

 

Basketbolu, atletizm, tenis ve bisiklet ile birlikte “futbolun önüne koyan” ve de gençlik ünlerinde Ankara’da “basketbol hakemliği ve basketbol ajan yardımcılığı yapan, spor yazarı olarak Avrupa şampiyonalarını izleyen”  ve de “sarı kırmızıya gönül bağı olan” benim gibi bir spor insanının yüzünü kızarıyor, Galatasaray basketbolunun bugünkü hâli…
Yazıklar olsun!

 

 

Yazıklar olsun! (2)

 

 

Neymiş; millî takımımızın da antrenörlüğü yapan Ergin Ataman, koçu olduğu Panathinaikos’un, Galatasaray ile oynadığı ve 85-56 kazandığı “Sinan Erdem Spor Salonu’na veda” maçından sonra, tribünlerdeki Galatasaray taraftarlarını selamlarken, “parmaklarıyla 3-1’lik derbinin sonucunu” göstermişmiş…

 

Bu yüzden, Ergin Ataman özür dilediği hâlde, Fenerbahçe, “Ergin Ataman’ın koçluk yaptığı sürece” Millî takıma Fenerbahçeli oyuncuları vermeyecekmiş…
Talimatlarda “millî takıma çağrılan” sporcular için “gelmedikleri takdirde verilecek cezalar” ile ilgili maddeler varken…

 

Bu maddelere rağmen, Fenerbahçeli yöneticiler, “Melih Mahmutoğlu, Sertaç, Tarık, Erten, Metecan, Emre ve Hamza’nın ay yıldızlı formayı giymelerini” yasaklarlarken, onlara “spor hayatlarının en ağır cezasını verdiklerini” bile hiç düşünmüyorlar!..
Bir “Yazıklar olsun” da onlara!..

 

 

 

 

ŞAKA!

 

 

 

 

Ajax - Beşiktaş maçında hocasının “İmmobile’nin yerine sahaya ilk 11’de sürdüğü” ve “daha oyunun ilk dakikalarında ‘gollük bir fırsatı’ kaçıran” Mustafa 17 yaşında…

 

O maçta Ajax’ın ilk golünü atan Fitz-Jim, 21 yaşında… Sahanın yan çizgisinin kenarında Fitz-Jim top sürüyor, onu Mustafa kovalıyor… Yetişemiyor, formasından tutup durdurmaya çabalıyor, tutamıyor… Pozisyon geçtikten sonra Hakem, Mustafa’ya “haklı olarak” sarı kartı gösteriyor… İşte “farklı mağlubiyetimizin ana sebeplerinden biri olan” fark!..

 

Onlar kadar koşamıyoruz, “futbolumuzu köstekleyen” kondisyon zaafımızı yok edemiyoruz… Ve de… “Arda Güler” ile dahası “ona verilen 140 bin avroluk (5 milyon 350 bin TL) otomobil ile övünmekle yetiniyoruz!..