Rakipseverler!..

A -
A +
Galatasaray'ı yakından izleyen, yazan bir gazeteci arkadaşımla telefonda konuşuyorduk, bana bir soru sordu; "Öcal Abi, bir zamanlar bir Galatasaray Başkanı vardı, Ali Şen'e hayrandı galiba, onun peşinden gider, ne derse, 'Haklı' derdi, Galatasaray'a çok şey kaybettirdi. Şimdi bakıyorum, Aziz Yıldırım'a hayran bir Başkanı ve İkinci Başkanı var Galatasaray'ın, o ne derse 'haklı' diyorlar, dahası o demeden, onu savunuyorlar; bu nasıl bir iş?.."
Soruya bir kahkaha atarak cevap verdim; "Bunu bana soracağına, onlara sorsana, bakalım ne diyecekler, belki de 'Fenerbahçe şampiyon olursa, alkışlarız' cevabını vereceklerdir. O zat, yıllardır Galatasaray için söylemediğini bırakmadı, tek delili, tek şahidi yokken 'Şikecilikle suçladı', ağzından ve kaleminden çıkan hakaretlerin bini bir para oldu. Zannediyorum ki, Galatasaray Başkanı ile İkinci Başkanı'nın bunlardan haberleri olmadı; kim bilir belki de, Kaptan Kirk'ün davetlisi olarak, Yıldız Gemisi Atılgan'la, uzayın bilinmeyen galaksilerinde geziye çıkmışlardı!.." 
Bu defa o bir kahkaha attı ve devam etti; "Öcal Abi, ilk sorumu ciddiye almadın, bir sorum daha var; bu sorum ciddi, hem de çok ciddi. Galatasaray camiasında yaygın olarak konuşulmaya başlandı; 'Bu yönetimin içinde de, Galatasaray kulisinde de, Galatasaray basınında da  Ünal Aysal'ın Truva Atları var. Mayıs Genel Kurulu'nda başkanlığa yeniden aday olması için hazırlık yapıldığı konuşuluyor. Acaba Galatasaray İkinci Başkanı'nın durup dururken ve bu konularda uzmanlığı yokken, Fatih Terim'i ağır şekilde suçlaması, bu fiskosların ciddiyetinin işareti olabilir mi?.."
Bu defa, kahkaha filan atmadım; cevabım netti; "Bu soruyu, Aysal Yönetimi'nde de, bu yönetimde de muhasip üye olan Mete İkiz ile Fatih Terim'i suçlayan İkinci Başkan'a sor, herhalde en doğru cevabı onlar vereceklerdir. Fransızların 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz' sözünü de unutmayalım."

Bu konuşmanın üzerinden 24 saat geçmeden, Doğan Haber Ajansı'da bir bomba patladı; "kurt" Galatasaray muhabiri Kadir Çetinçalı "Galatasaray Yönetimi'nin Altın Hisse'yi satarak, darboğazdan çıkma planları yaptığı, Altın Hisse'yi Galatasaray Vakfı'nın alacağı, böylece Galatasaray Kulübü'nün Vakıf Başkanı İnan Kıraç'ın hakimiyetine geçeceği" yolundaki haberi sarı-kırmızılı camiayı dalgalandırdı. "Yönetim tarafından hemen yalanlansa" da, "Ünal Aysal'ı istifa ettiren" gelişmeler ve "o günlerin perde arkası güçleri" düşünülünce, Galatasaraylıların "bir an durup düşünmeleri" gerektiği ortada idi!..
Ne diyordu, Fransızlar (Galatasaray Liseliler daha iyi anlayacaklardır); "Il n'y a pas de fumée sans feu." 
HHH
Burak olayı için, Hamza Hoca samimi bir itirafta bulundu; "Benim kabahatim, hata ettim, bir daha olmayacak, özür dilerim!.."
Evet, "Senin hatan var"  hocam, ama "asıl kabahat" sağlık ekibinin, doktorların "Hipokrat Yemini etmişlerin"; nasıl müsaade ettiler, oyuna girmesine? Hiç sıkılmadan diyorlar ki; "Değişen bir şey yok, oynamadan neyse, şimdi de o"; iyi de, "Ya olsaydı; Burak'ın sakatlığı bir ay sürecek hâle gelseydi, ne olacaktı?.."
Ne var ki, bu tablonun "asıl" sorumluları, doktorlar da değil, tribünde oturanlar. Onlar, "Galatasaraylı bazı oyuncular üzerinde öyle negatif baskı kurdular" ki, işte Burak "Galatasaray'ın fedakâr oyuncusu olduğunu ispat için" kendini sahaya atmaya can atıyor, işte kaptan Selçuk, "yanından geçen adamı seyrediyor' denmesin ve "ıslıklanmasın" diye, takım 2-0 galipken ve maç bitmek üzereyken, rakibine "bilinçaltının baskısı ile" gereksiz bir faul yapıp, 4'ncü sarı kartı görerek, Bursaspor maçında oynayamayacak duruma düşüyor, neden? Zira, tribünün o insafsız ve izansız baskısı yüzünden, Selçuk da, Burak da, sahaya "rahat bir ruh hâli" ile çıkamıyor da ondan!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.