Duygun Yarsuvat yönetimi göreve geldiğinden ve içinde adı, hem de "önemli bir unvan verilerek" açıklandığından, hele hele "başkanlık için" adından söz edilmeye başlandığından beri, aylardır, "inandığım güvendiğim" Galatasaraylılara da, Galatasaray yazar çizerlerine de sorup durdum; "Kim bu Dursun Özbek, nasıl bir adam, Galatasaray'a ne verebilir, Galatasaray'ı bu mali bataktan kurtarabilir mi? Kurtarmaya çalışırken, sportif alanda ne yapar?.."
Eğriye eğri, doğruya doğru, "belki bu soruları sorduğum" 10'dan fazla Galatasaraylının bir tanesinden bile, evet "bir tanesinden bile" doğru dürüst bir cevap alamamıştım; azının cevabı "Hık, mık" , çoğununki de "Tanımıyorum" olmuştu. Hatta "Hiç tanımıyorum" diyenler de vardı; şimdi işte "o" Dursun Özbek, "bir kuyruklu yıldız misali" Galatasaray'a başkan oldu; "gelişteki benzeri" Ünal Aysal'dan bile "çok daha hızlı" olarak!..
Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Kurulu için gittiğim İstanbul'da, genel kurul sırasında, "inandığım güvendiğim" 3 tane Galatasaraylı spor yazarı ile "uzun uzun" konuştum ve onlara "Duygun Yarsuvat yönetiminde tanıştıkları" Dursun Özbek'i anlattırdım; işte ortaya çıkan portre; "7 Aylık dönemde, kulübü mali ve idari açıdan ayakta tutan insandır!."
Özetle dediler ki; "Futbol takımının şampiyonluğunda, evet yönetici olarak Ali Dürüst'ün ve Abdürrahim Albayrak'ın büyük payları vardır, ama arkadaki 'asıl' adam Dursun Özbek'tir, o olmasaydı, o elini cebine atmasaydı, o para bulmasaydı, ne kulüp çarkı döner, ne de futbolda zirveye oturulurdu!.."
Bitmedi; "Zeki ve akıllı olduğunu gösterdi. Ne yapacağını, neden yapacağını, nasıl yapacağını, kimlerle yapacağını bilmeden adım atmayacağı, işi ehline vereceği, karışmayacağı, denetleyeceği ve görevini yapmayanları affetmeyeceği izlenimini verdi. Profesyonel düşünüyor, profesyonellerle çalışacaktır, seçimleri titiz olacak."
"Merak edilen" asıl intiba; "Kriz yönetimini iyi biliyor, 'Ben' diyor ama işi planlarken onun için 'ortak akıl' ön plandadır. 7 aylık Yarsuvat döneminde, öne çıkmadan, daima gölgede kalarak yaptıkları, bundan sonra neler yapabileceğini gösteriyor. Kimse hayret etmesin, önüne büyük engeller çıkarılmazsa, arkadaşlarıyla beraber Galatasaray'ı mali bataktan kurtaracaktır, sportif alanlarda da bayrağı daha ileriye götürmek için elinden geleni yapacaktır."
Bunları dinlerken, şaşırmıştım, "birine" soracak oldum; "Ya İnan Kıraç, Ünal Aysal, Galatasaray Adası, Mehmet Koçarslan?.."
Cevap "özetle" şöyleydi; "Bak Öcal Abi, anlayabildiğim kadarı ile Dursun Özbek Galatasaraylı ağabeylerine saygı gösteriyor ama kimsenin adamı değil, ne İnan Kıraç'ın, ne Ünal Aysal'ın, ne falanın, ne filanın. Göreceksin, bugüne kadar hiçbir Galatasaray Başkanı, Koçarslan'ı o adadan atamadı, Dursun Özbek atacaktır, yandı Mehmet!.."
Tam tabiri ile, "Vay canına" dedim kendi kendime ve de düşündüm; "İyi de, böyle gelen, işleri böyle götürebilecek mi?.."
Eğer, Galatasaray'ın bitmez tükenmez ortak aklının tutacağı ışıktan yararlanmaya devam ederse, eğer "Ben" değil, "Biz" derse, eğer "daha seçimi kazandığının belli olduğu anlarda", TV ekranlarında çevresinde görmeye başladığım bazı "Galatasaray sülüklerini" yanına yaklaştırmazsa, eğer gazete manşetlerinin, TV ekranlarının büyüsüne kapılıp, ishal-i kelam hastalığına tutulmazsa, eğer öncelikle Galatasaray TV'yi adam eder ve gazetecilerle "mesafeli ve ciddi diyalog" kurmanın önemini anlayıp, her önüne çıkan kameraya ve mikrofona konuşmazsa, Dursun Özbek başarılı olabilir!..
Nelerin olacağını yaşayıp göreceğiz!..