Revolisyon'dan Rezervasyon'a!..

A -
A +

Sevgili Adnan Polat, "lisecilerin büyük direnişini kırarak, yeniden Galatasaray'a başkan seçilmeni kutlarken", bu galibiyetin bir "Pyrrus Zaferi olmamasını" dilerim!.. Zira, daha o gün "Rijkaard'ın gelişi bir devrimdir" dedin, 24 saat sonra seni hem de Ali Sami Yen'de "fena hâlde" mahcup etti; "Devrim, Türkiye ve Avrupa Kupaları'ndan sonra Süper Lig'de de Galatasaray'ı, hem de 140 milyon dolarlık Galatasaray'ı devirdi!.." İşte "bu hazin ama beklenen, bilinen, görünen gerçeği", çok yalın bir şekilde, spor basınımızın "en dengeli, en olgun, en centilmen ve en dengeli" yazarlarından biri olan sevgili Hasan Sarıçiçek, "bir cümle ile", evet "sadece bir cümle ile" bak nasıl anlatıyor: "... Buna rağmen, iddiam şu, Galatasaray kalan maçlarına teknik direktörsüz çıksın, inanın bu ligi şampiyon bitirir!" Ben ilâve edeyim; "Onları kendileri gidene kadar alt yapının başına geçir, Galatasaray'ı lig sonuna kadar Tugay Kerimoğlu sahaya çıkarsın"; işte "devrim böyle olur"; bunu yapacak cesaretin var mı, sevgili Polat?.. Artık 002'leri (Rijkaard+Neeskens) eleştirmekten vazgeçiyorum, aylardır her hafta aynı şeyleri yazmaktan bıktım usandım, "sakat olduğu TV ekranlarından bile belli olan" Arda'yı, iyileşme sürecini henüz fizik olarak da, moral olarak da tamamlamamış Baros'u "kurtarıcı" diye oyuna alan bu "şaşkın" ikiliyi "bundan böyle" neden eleştirip de, Türkiye Gazetesi'nin sütunlarını heder ve heba edeyim?.. İşte bu noktada durup, "dehşet verici" bir gerçeğin altını daha çizeyim: Arda'nın, "o hâli ile ve anestezi uygulanarak, ağrı kesici iğneler yapılarak sahaya sürülmesi", bir doktor için "Hipokrat Yemini'ne ihanettir"; hadi "efsane (!)" hoca ve "efsane (!)" yardımcısı "bu tıp gerçeğini bilemiyorlar, en azından hatırlamayacak kadar şaşkınlar"; iyi de, "Galatasaray Kulübü'nün onca para ödediği Sağlık Kurulu nerede"; ne diyorlar bu işe?.. Ey Türk Tabipler Birliği yöneticileri, nerelerdesiniz, nerelerde; bu tıp cinayetini, bu skandalı, bu cinneti nasıl görmüyor, duymuyor, hesap sormuyorsunuz; üstelik hemen hemen her maçta bu cinayetin tekrar tekrar işlendiğini gördüğümüz, yaşadığımız hâlde?.. Bir çift sözüm de sevgili Haldun Üstünel'e; TV ekranında gördüm; gene Adnan Sezgin'i "yanına almış" maç seyrediyorsun; kaç defa yazıp geldim; Adnan Polat'ın "çok sevgili" Yaver-i Has'ının, Florya'da ve senin yanında maç seyrederken görünmediği haftalarda Galatasaray Futbol Takımı, efsane (!) 002'lere rağmen sahalarda fırtına gibi esiyordu; ne zaman ki Florya'da ve maçlarda senin yanında "gene görünmeye başladı", ortada ne futbol takımı kaldı, ne de fırtına!.. Bak açık söyleyeyim; "böyle" devam edersen, Galatasaray ligi ikinci bile bitiremez ve de gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'ne katılmak da hayal olur; haberin olsun!.. Ciddisiyle, esprisiyle lâfı burada kesip özetleyeyim: İşte Adnan Polat'ın "Revolisyon (Devrim)" dediği süreç: Restorasyon (Feldkamp-Skibbe harabesini tamir) - Operasyon (Takımı yenileme) - Komplimantasyon (002'leri alkış ve övgü yağmuru altında Florya'ya getirme) - Rotasyon (Her hafta başka bir takımı sahaya sürme) - Atmasyon (Her maç çorba taktik, torba kadro, alkışlı koro) - Deformasyon (Bir tane kritik ve kırılma maçını kazanamama; Türkiye Kupası'nda Ali Sami Yen'de Antalyaspor'a elenme, Eurolig'de Ali Sami Yen'de Atletico Madrid'e elenme, Süper Lig'de Ali Sami Yen'de Fenerbahçe önünde bitme) - Mutasyon (Yıldızlarla dolu 140 milyon dolarlık bir futbol kadrosunu tanınmaz hâle getirme) - Rezervasyon (Hem de mümkünse ve hemen güle güle)!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.