Tüylerim diken diken, gazetelerde kulüp doktorunun, kulüp resmi sitesi üzerinden yaptığı açıklamayı okuyorum, sizler de kelime kelime ve "düşüne düşüne okuyun" diye "aynen" sütunuma aldım.
Açıklamada deniyor ki:
"Cenk Gönen kafasına bir darbe aldı ve hafızasını kaybetmişti. Kaşında açık vardı. Yüzünde ve kulağında sıkıntısı vardı. Oyuncuyu devam ettirmenin risk olup olmayacağını düşündüm. Oyuncu değiştirme hakkımız olsa değiştirirdik. İyice kontrol ettikten sonra oynamasına karar verdik."
Ve açıklamada şu satırlar da var; "Tolga Zengin'in gözüyle ilgili bir sıkıntısı vardı. Yüzde yüz göremediğini söyledi. Devre arasında durumunu değerlendirdik. İyi hissetmediği için kendisini oyuna devam ettirmedik."
"Hipokrat yemini etmişlerin" iki kararı arasındaki farka ve "can tehlikesi olandaki" çelişkiye, dahası "gerekçesine" bakın siz; "Oyuncu değiştirme hakkı olmadığı için!.."
Cenk, darbeyi aldıktan sonra, saha içinde 10 dakika çöke kalka kaldı, daha sonra en az bir 15 dakika da "uzatma sürecinde" kaldı, ki bu süreçte "yeni darbeler de alabilirdi", zira futbol, fiziki yakın temas oyunudur; riskli, hem de çok riskli böyle bir tabloda, "insan hayatı için çok değerli olan yarım saat kaybedildi", sonra "yolda geçen" dakikalar ve hastane!..
Daha dün gibi bir zamanda "Mısır'ın Luksor kentinde taekvondo minderinde can veren" 20 yaşındaki gencimizle ilgili olayda "Hipokrat yemini etmişlerin açık ihmali" üzerine soruşturma açılmış ve onca yazı yazılmışken, "Cenk üzerinden, 'oyuncu değiştirme hakkı bitti' diye böyle bir "Risk Ruleti", (yoksa yoksa Rus Ruleti mi) nasıl oynanır?.."
Üstelik Beşiktaş ve Galatasaray'ın yakın tarihlerinde "kaleye geçen Pancu ve Melo destanları" varken!..
Spor yazarları için her gün, Galatasaray'ın Chelsea maçı gibi, (Bu gece başarılar dilerim sarı-kırmızılılara, ama işleri çok zor) Semih'in "unutulmayacak" asalet tablosu gibi, Arena'daki "lazerli" izansız gibi, Melo'nun "çirkinliği" gibi, "penaltıdan hemen önce Motta'nın yediği çalım ve de Almeida'nın atamadığı mutlak goller" bir yana bırakılıp, "penaltı talihsizliği hariç" defansın en iyisi olduğunu gösteren bir futbol oynayan Dany'nin infaz edilmesi gibi, "erken yüklemeci ve yüklenmeci" Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'sinin bu hâline ve aldığı sonuçlara şaşmamak gibi, "bugünküler" de dahil olmak üzere, "yazılması gereken" yığınla spor / futbol olayı var.
Ama haftalardır neden acaba sadece Turgay Renklikurt Hocamla ben, "Uluslararası Spor Hekimliği Ahlak (Etik) Yasası'nın "ilgili maddelerini" de ekleyerek, "spor / sporcu sağlığı cinayetleri üzerine" yazmanın "asli görevimiz olduğunu" düşünüp, bunun gereğini yapmaya çalışıyoruz?..
Üzüntüm, "manşetler atılması gerekirken" maç sonrası yorumlarında "Cenk üzerinden oynanan Risk Ruleti" ile ilgili "birkaç satırın bile olmadığını" görmek oldu; "alınacak puan adına bu kadar mı ucuz bir bedeli vardı" sporcunun?..
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ın "futbola, spora ve sporcuya bakış açısını" çok iyi ortaya koyan, "Prim sistemini değiştirmeyi düşünüyorum. '5 maçı kazan, parayı al' derseniz futbolcu sahada birbirini dövüp yine kazanır ve o parayı alır" anlayışı, anlaşılıyor ki, "Hipokrat yemini edenler" dahil, sporumuzun her kademesinde var; "Cenk olayı için bir soruşturma açmaya bile gerek görmeyen" Spor Teşkilatımız, Futbol Federasyonumuz ve Türk Tabipler Birliği dahil!..
Herkese soruyorum; "İzmirli Seyithan Akbalık'ın taekvondo minderindeki ölümü" cinayetti; peki "Cenk olayı" nedir, söyler misiniz bana?..