Risk ve kumar!..

A -
A +

Büyük bir fırsatı tepti, Fatih Terim!.. "Kendine güven" ve "risk almak" önemli meziyetlerdir hocalar için, liderler için!.. Ama, kumar oynamak?.. Risk almak, mantık işidir, hesap işidir, akıl işidir!.. Kumar oynamak ise şans işidir, hesap işidir ve beceri işidir!.. Riskle kumar arasındaki fark işte buradadır; "hesap işi" niteliği ikisinin de kefesinde ortaktır ama, ilkinin kefesinde "hesap işi" ile beraber "mantık ve akıl", ötekinin kefesinde "şans ve beceri" vardır!.. Şansın tutmadı mı; istediğin kadar becerikli ol, hesap - kitap yap kumarda kaybedersin!.. Bosna Hersek maçında Fatih Terim kumar oynadı; şansı tutmadı ve kaybetti!.. Onunla beraber Türk Milli Takımı da "ayağına kadar gelen büyük fırsatı kullanamadı" ve 2008 Avrupa Şampiyonası yolculuğunu zora soktu!.. "Efendim, bunca maçı cezalı olarak dışarıda oynayan, seyircisiz oynayan, hiç yenilmeyen, kaç maç tek gol bile yemeyen takım da bu takım değil miydi?.. Bir kayıpla bu kadar eleştiri haksızlık olmuyor mu" diyor, sevgili hocamız!.. Hayır, olmuyor!.. Neden olmuyor?.. Madde bir; "iyi oynamayan oyucu da, kötü oynayan takım da her zaman eleştirilir" ve bu normaldir!.. Asıl önemlisi, "risk almayı, kumara dönüştüren bir hoca da elbette eleştirilecektir" ve eleştirilmelidir!.. Futbolcular da, hocalar da eleştirilmelidirler ki, "bir daha aynı hataları, benzer hataları" yapmasınlar!.. Birkaç gün ara ile Bosna Hersek önündeki futbolla, Brezilya önündeki futbolun arasındaki "büyük" fark ise, "Türk Futbolcusu"nun bir türlü değişmeyen, "değiştirilemeyen" zihniyetinden kaynaklanmaktadır!.. Türk futbolcusu büyük rakiplere karşı "iyi konsantre olmakta", bunu sahada futboluna yansıttığında da "iyi sonuçlar almaktadır!.." "Küçük ve zayıf saydığı" rakiplere karşı ise, sahaya "konsantrasyon eksikliği ile çıkılmakta" ve "Nasıl olsa kazanırız, iyi oynasak da, kötü oynasak da bu iş bitmiş" havasını saha içinde değiştirmek çoğu zaman mümkün olamamakta, rakip direnince, "kötü sonuç" kendiliğinden gelmektedir!.. Bosna Hersek önünde olan da budur, Brezilya önünde olan da!.. Bosna Hersek önünde "aylardır tek maç oynamamış" kalecimiz ve "geri dörtlümüz", bu grupta oynanan bütün maçlar göz önüne alındığında "toplu halde" yani "beşibiryerde olarak" kötü, hem de çok kötü oynadı!.. O beşliyi hiç bu kadar kötü görmemiştim!.. Tümer'in ve Emre'nin yokluğunda "orta sahayı toparlayacak" kadromuzdaki "tek adam" olarak görünen Yıldıray da sahaya "uzun süre sürülmeyince", deplasmanda "atılan iki gole rağmen" mağlûbiyet geliverdi!.. "Yenilen üç hatalı gol", kumarda Fatih Terim'in "şanssız" hem de "çok şanssız" olduğunu gösterdi!.. Her şeye rağmen "biraz şanslı olabilse" idi; kumarı kazanacak ve hatta bir puanın ötesinde üç puanla İstanbul'a dönecekti!.. Türkiye'nin "bay kaldığı" Çarşamba gecesinde rakiplerimiz kazanınca, "maç eksiği ile" Yunanistan'ın beş puan gerisine düştük; Bosna Hersek ve Norveç ile "puan puana" olduk!.. Psikolojik olarak Terim'i de, futbolcularımızı da "baskı altında tutacak" ve "hata yapmaya zorlayacak" bir tablo!.. Bosna Hersek'i yense idik, şimdi biz "çok rahat" olacak, rakiplerimiz "geride kalmanın stresini ve moralsizliğini" yaşayacaktı!.. Terim "Ekimde lideriz" diyor!.. Ona inanmak istiyoruz!.. İnşallah!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.