Çekirge bu defa sıçramadı; Galatasaray, iki farklı öne geçip, turu avucunun içine aldıktan sonra, tıpkı Bordeaux maçındaki gibi üst üste golleri yedi ve bu defa "atayım" derken, mağlûbiyeti de getiren golü ağlarında bulup, "şenlik gecesini mateme çevirdi"; yazık oldu!.. Ama açıkça söyleyeyim ki, Galatasaray, turu hak edecek çok şey yapmadı!.. Eksiksin, doğru; ama Hamburg da "en az" senin kadar eksik!.. Üstelik, Hamburg'un "dökülen bir defansı var"; adeta "gol yemek için" bekliyor!.. Dahası, ilk maçtaki "gollü beraberlik" yüzünden Hamburg "mutlaka gol atmak için" üzerine gelecek, risk alacak!.. Bir "dahası" daha var; kendi stadında ve "muhteşem" bir seyirci desteği ile oynuyorsun!.. Peki, "böyle" bir maça nasıl başlarsın?.. Herhalde, "skoru korursa, turu geçecek" bir ekibin "son 5-10 dakikada oynadığı" futbolu oynayarak değil!.. Ama, Galatasaraylı futbolcular bu hataya düştü; ilk 25 dakikada "top hakimiyeti" yüzde 32'ye karşı yüzde 68'le Alman takımındaydı; ne var ki, "gol atamadılar"; sarı-kırmızılıların ilk yarıdaki "en büyük şansı" bu oldu!.. Hele hele Barış'ın her aldığı topu, "çevresinde dönüp geriye verme tutkusu", çok riskli top kayıplarına sebep olunca, tribünlerdeki on binler ve TV başındaki yüz binlerin yürekleri ağızlarına bilmem ki kaç defa geldi, gitti!.. Neyse ki, ne olduysa oldu, Galatasaray "birazcık" normal futbolunu oynamaya başladı; Sabri'nin "gol atma merakı" yüzünden "gol olabilecek" iki fırsat kaçtı ve de Baros'un düşürülüşüyle hakemin verdiği penaltıyı, Kewell Hamburg kalesinin tavanına asınca, sarı-kırmızılılar soyunma odasına avantajlarını katlayarak gittiler!.. "İkinci yarıda ne olacak" sorusuna cevap aranırken, ikinci yarının başında Arda'nın enfes pasını Baros "kendisine yakışır bir soğukkanlı vuruşla Alman kalesine gönderince", çeyrek final ışığı parladı!.. Parladı da, 57'nci dakikada Galatasaray ön liberoları uyurken Guerrero'nun attığı gol, "hocası dahil" Sarı-kırmızılı ekibi "ambale etti"; Bordeaux maçı akla gelirken, hemen iki dakika sonra gene Guerrero, "skor avantajını" Hamburg'a geçiren beraberlik golünü de attı!.. Sonrasında, bu defa Hamburg'un kontrollü, Galatasaray'ın "kontrolsüz" futbolu başladı; Teknik Direktör Bülent Korkmaz da "çabuk paniğe kapılıp" hücuma adam almak için art arda defansı boşaltmaya başlayınca, sarı kırmızılılar için oyun "ya tutarsa" kumarına döndü!.. Bu süreçte, Galatasaray'ı kontrataklarda birkaç gol yemekten şansı, direkler ve Hamburglu oyuncuların beceriksizlikleri kurtardıktan sonra, her şeyi bitiren gol de geldi ve "Saracoğlu rüyası" bitti!..