Bugün futbol tam bir sanayi hâline gelmiştir, hem de her yıl milyarlarca ve milyarlarca dolar ve euroyu döndüren bir sanayi; sahada oynanan futboldan TV ekranlarına ve bahis kuponlarına kadar, bütün dünyayı "dolar ve euro duvarları" ile defalarca ve defalarca sarabilen, sarmalayabilen, alt üst eden bir sanayi!.. "Böyle" bir sanayi içinde "yaşamak, ayakta kalmak, büyümek, öne çıkmak yarışı", ne aşkı kaldırır, ne romantikliği, ne vefâyı, hatta ne de sabrı!.. "Başarısız olan gider"; yerine "yenisi" gelir!.. Barcelona'ya yenilen Real Madrid'te, bakın bakalım "iki-üç kötü sonuç daha gelse" Pellegrini kalır mı, ya da mesela "iki-üç kötü sonuç daha üst üste gelse" Liverpool'da Benitez?.. Bu çark, "dünyanın en iyi, en büyük futbolcuları sayılan" oyunculara bile "kötü oynamada" ancak 10-15 maç sabredebilecek bir çark, sonrası "Satalım, başkasını, yenisini alalım"; işte bu kadar!.. Bizde hâlâ, "Efendim sabretmek gerek, alışacak, bizi öğrenecek, yapacak"; atı alanın Üsküdar'ı geçmesinden sonra, öyle mi?.. Bursaspor'un "iki kule gibi" stoperinin arasına Arda'yı "minik kuş gibi" koyup, sonra da "orta üstüne orta ile besleyen" ve de mesela "Ali Sami Yen'de Manisaspor önüne kaleciyle beraber 8 defansif oyuncu ile çıkan" Galatasaray'ın teknik adamlarının "öğrenecekleri ne kalmış" ve "onlara hâlâ sabretmek" de neyin nesi?.. Bakınız, "bunca yoklukta, bunca boşlukta", Galatasaray çıkmış, "onca parayı dolar olarak, euro olarak ödeyerek" teknik adamıyla, futbolcusuyla büyük bir yatırım yapmış, üstelik muhatapları bakımından "kapı gibi sözleşmeleri" de imzalayarak çok büyük risklerin altına girmiş, ne için; "Bursaspor maçında doğru dürüst bir tane gol pozisyonuna giremeyen bir takım" için mi?.. Alınız Barcelona'yı, Real'i, İnter'i, Manchester United'i, "onların bütçelerini, gelirlerini, mal varlıklarını", bunu "Galatasaray'ın bütçesi, geliri, mal varlıkları" ile "oranlayınız"; şimdi de "başka bir şey" yapınız; bu defa "Galatasaray'ın bu sezon futbol şubesine yaptığı yatırımın değerini", Real'in, Manchester United'in, İnter'in, Barcelona'nın "bu sezon futbol şubesine yaptıkları yatırımlar" ile oranlayınız ve de "bu iki oranlamanın sonuçlarını" karşılaştırınız; ortaya ne çıkacaktır? Ben söyleyeyim, "oran olarak", Galatasaray'ın "bu sezon" futbol takımına Avrupa'nın en büyüklerinden, en zenginlerinden evet tekrarlıyorum "oran" olarak, "daha fazla yatırım yaptığı" ortaya çıkacaktır; o hâlde?.. Söyler misiniz bana; Galatasaray daha ne kadar sabredebilecektir Rijkaard-Neeskens ikilisinin "futbol zevzekliklerine?.." Neeskens "utanmadan" Bursasporlu Ozan'a saldırdı, neden; "aczinden"; evet, tam tamına "ac-zin-den!.." "Çaresizliktir" bu hareketi yaptıran Neeskens'e; zira, tıpkı Aragones'ler, Del Bosque'ler gibi, "Türkiye'yi, Türk futbolunu ve takımlarını küçümsediler"; kendilerini "dev aynasında gördüler"; dahası "Püf" deseler, Türkiye'de herkesi yeneceklerini zannettiler, ipin ucunu kaçırdılar, toparlayamayınca da, işte gelinen nokta; biten takımı düzeltememenin aczi içinde Ozan'a saldırı; sahadaki rezaletten daha kötü bir "psikolojik" hezimet!.. Ben "artık" sabretmem arkadaş; "bunca" borcu olan bir ülkede ve "bunca" borcu olan bir kulüpte, "bunca" parayı , üstelik "kapı gibi garantili" sözleşmelerle "adamların cebine koyacaksın", gelecekler özelleri bıraktım, "Avrupa'da ve Türkiye'de 20'den fazla resmi maç oynayacaklar"; sonra da "takımları bu kepaze futbolu oynayacak" ve ben "hâlâ sabredeceğim"; öyle mi?.. Hadi canım siz de!.. Sabreden etsin; ben etmem; bu milletin parasına yazık, "ümitle bekleyen" bu milyonlarca taraftara yazık; hadlerini bilsinler, işlerini ciddiye alsınlar, aldıkları paranın hakkını versinler, bu 120 milyon euroluk takıma "Adam gibi futbol oynatsınlar"; bakın altını çiziyorum "Her maçta galip gelsinler" demiyorum; "Adam gibi futbol oynatsınlar" diyorum, ben de onları, "geldikleri" ve "iyi futbol oynatacakları ümidini verdikleri" zamanki gibi, alkışlayayım!.. Gerisi lâf-ı güzaf!.. Acımız büyük... Son yıllarda ne kadar sık yazar oldum; "Artık demir alma günü gelmişse zamandan, meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan." Bu defa gemide Abdülkadir Yücelman var; hey gidi Abdülkadir hey; bu meslekte yarım asır beraberdik ve arkadaştık; unutulmayacak anılarımız var ve asıl el ele "spor yazarlığı mesleği için" mücadelemiz var!.. "Futbola biat etmeyen" gerçek bir spor yazarı idi; dürüsttü, güvenilirdi, cesurdu, mesleğinde, işinde titizdi, "öğrenen" ve "öğreten" idi; genç çok öğrenci yetiştirdi; "omurgasızlar" ortamında "ilkeli" ve dimdik ayakta kalmasını bildi ve "öyle" olarak da "meçhûle giden" gemiye bindi; nur içinde yatsın!.. Yücelman ailesine, dostlarına ve arkadaşlarına, basın ve spor camiamıza baş sağlığı ve sabır dilerim!.. Not: Dün sabah saat 10.06; TSYD'nin resmi sitesine baktım; "Başkan dahil" onca yöneticinin Nuh Nebi'den kalma yazıları var; bir tanesi Abdülkadir Yücelman için "birkaç satır yazmamış"; olur mu?..