Sarvan, Özgener'i bitiriyor!..

A -
A +

Herkes, ama başta Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener şunu iyi bilmelidir ki, "Oğuz Sarvan Merkez Hakem Komitesi" görevde kaldığı sürece, Türk Futbolundaki karmaşa ve kavga bitmeyecektir!.. Zira, Oğuz Sarvan, "birleştirici, kucaklayıcı" olması gerekirken, bunun tam tersini yapmış bir MHK başkanıdır; daha işe başlarken hakemleri ve gözlemcileri "bizden-onlardan" diye ayırmakla, "hizip liderliğine soyunmuş" ve bugüne kadar da "hakem ayrımcılığı" rotasından ayrılmamış, ayrılamamıştır!.. Ligler kıstasında da, liglerdeki maçlara hakem tayinleri kıstasında da "hakem ayrımcılığı" devam etmiş, dahası özellikle "Süper Lig hakem klâsmanının kemiyet ve de keyfiyet olarak sınırlandırılarak daraltılması", kemiyetin hatta keyfiyetin de "Sarvan'ın hakem ayrımcılığı rüzgarından etkilenmesi ve etiketlendirilmesi", hakem derneğine karşı "asimetrik psikolojik bir savaşın açılması", Oğuz Sarvan'a ve komitesine olan güveni de , inancı da bitirmiştir!.. Uilenberg'li, kamplı, seminerli "göz boyama" çabaları, bu gerçeğin üzerini örtemez ve zaten örtemiyor da!.. Giderek artan hakem hatalarını, "hakem odalarının basılması" ile başlayan "disiplin" ve "başkaldırı" depreminin yayılarak takip etmesi, daha sezonun ortasında Türkiye liglerini içinden çıkılması zor bir kuyunun içine yuvarlamıştır!.. Açıkça görülüyor ki, bu başkanla ve bu komite ile, Mahmut Özgener ve federasyonu futbolumuzu o kuyudan çıkaramaz!.. Dahası, Özgener Federasyonu'nun, hem "disiplin" talimatlarında yaptığı değişikliklerde, hem "yabancı transferi" kontenjanı konusunda "büyük tavizler verdiği" kulüpleri, "iş işten geçtikten sonra" korkutmaya çalışması da, ancak kargaları güldürmeye yarayacaktır; yaşayıp göreceğiz!.. Bu federasyonun, göreve geldiğinden beri "Aziz Yıldırım bir yana, öteki başkanlar bir yana görüntüsü" vermesi de, nihayetinde Adnan Polat'ı da, Yıldırım Demirören'i de çileden çıkarmış, Özgener, "dönüşü olmayan" bir nehirde akıntıya kapılmış gibi görünen dümensiz bir federasyon kayığında, hem de "tek" kürekle baş başa kalmıştır!.. Hele hele "Kurallar vardır, demokrasi yoktur" sözü, Özgener'i tam bir batağa sokmuş; "Öyleyse faşistsin, diktatörsün" sözünün söylenmesine fırsat ve imkân vermiştir; "bu çok ağır söze hedef olan" bir başkan olarak, şimdi ne yapacaktır?.. "Kendisi, federasyonu ve kurulları seçilirken" olan "demokrasi", kulüplerin yetkili kişilerinin "şikâyet ve dileklerini" farklı üslûplarla anlatmalarında "yok ise", bu nasıl bir çifte standarttır; "varsa suçları" müstahak oldukları cezayı verirsin, "Demokrasi yoktur" ne demek?.. Dahası, "hakem odasını basan, hakemlere en ağır şekilde hakaret eden, tehdit eden", hem de "bunları oynanan bir maçın devre arasında yapan", dahası bu tip olayları alışkanlık hâline getiren, yani "Disiplin kurulları nezdinde sabıkalı olan" zata "liglerin devre arası tatilinde" verilen "21 günlük" cezanın, tıpkısının ve aynısının, bir başka kulüp yöneticisine, "takımının maçlarında üst üste geldiğine inandığı" hakem hataları için yaptığı bir açıklama yüzünden verilmesindeki "çifte standart", federasyonun "disiplinle ilgili" kurullarındaki "adalet dağıtımının hangi terazide tartıldığını" çok iyi ortaya koymuyor mu?.. O gün "soyunma odası basan" başkanın yaptıklarına ve söylediklerine karşı "suspus" olan Özgener-Sarvan ikilisinin, bugün Adnan Polat ve Serdal Adalı'ya karşı "bülbül kesilmelerindeki" çifte standardın da sebebi nedir, acaba?.. Özgener, belki farkında değil ama, "Sarvan'a sarılmak ile" federasyonunun da sonunu belirliyor!.. Yakında "seçim" var; sevgili Özgener'in cevap arayacağı soru şu: "Sarvan'sız yeni bir MHK ile yola devam mı etmeliyim", yoksa Sarvan'da ısrar ve inat ederek "Özgener'siz ve Sarvan'sız yeni bir federasyon alternatifinin oluşmasına mı yol açmalıyım?.." Kendi düşen ağlamaz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.