Tamam, "sorumsuz" ve "denetimsiz" ve de "Benden sonra tufan, bana ne" zihniyetindeki yöneticiler, kulüplerini "yabancı oyuncu transferlerinde" tam bir çıkmaza soktular, "aldıkları, hiçbir işe yaratamadıkları" futbolcuları, "satamadılar", yerlerine yenilerini almak için de hatta "bedelsiz serbest bıraktıklarında dahi üste para ödemek zorunda kaldıkları için", Federasyona baskı yaptılar. Federasyon da, "Türk futboluna büyük darbe vuran, Türk Milli Takımı'nı da yiyip bitiren""6 artı 2 artı 2'den" de öteye "6 artı 2 artı sınırsız" gibi bir kararı çıkarmak zorunda kaldı ve böylece, kulüpler, "yabancı futbolcuları elden çıkartabilmek için" zaman kazanıp, biraz rahat nefes aldılar; aldılar da "acaba"neyi hâllettiler?.. Bakınız, borç batağındaki kulüpler daha da batarken, bu işten "kimler"kazanacak, ben sayayım: 1 - Bazılarının ne olup olmadıkları "içerde" Şike Soruşturması ile ortaya çıkan "bizim" menajerler ile, "dışarıda" Figer gibiler, Beccali gibiler ve onları örnek alan diğerleri!.. 2 - Menajerlerle "gizli"paylaşım ortaklıkları kurmuş, "bazı" yöneticiler ve "bazı"teknik adamlar!.. 3 - Çoğu Afrika'dan , Güney Amerika'dan getirilen, ne idiğü belirsiz bir yığın yabancı futbolcu!.. Tablo bu iken, insaf ediniz sayın Mehmet Ali Aydınlar, "sınırsız" derken, hiç olmazsa "kıstas koysaydınız" ya; yaş kıstası, milli olma kıstası, şu ve de bu kıstası; Dünya'nın yaptığı gibi!.. Kulüpler "borç batağında", doğru dürüst denetleyemiyor, üstlerine gidemiyorsunuz, hiç olmazsa "futbolcu kalitesini yükseltecek" kıstaslar koymalıydınız; koymalıydınız ki, "Türk futbolunu, futbolcusunu, milli takımını yiyip bitiren yabancı futbolcu bolluğu", futbolumuza "biraz kalite getirsin"ve de kulüplerimizi "yarınlarda" kazandıracak "genç yetenekler getirsin!.." Gerekçe olarak diyorsunuz ki; "Kulüpleri yabancı oyuncu cenderesinden kurtarmak ve elde kalanların, işle yaramayanların bedava gönderilmesini, tazminatlar ödenerek gönderilmesini önlemek için bu kararı aldık, birkaç yıl içinde revize edecek, düzelteceğiz!.." İyi de, "bu kararı alırken", neden "3 yıl sonra, yabancı sınırlaması gelecek, kontenjan yeniden düzenlenecek"ve mesela "2014 - 2015 sezonundan itibaren 5 artı 3 olacak" gibi bir "gelecek"kararını da ekleyerek, kulüplere bildirmiyorsunuz; onlara, "Önünüzü görün, bugünden yabancılarla ilgili planlamalarınızı yapmaya başlayın ve 3 yıl içinde tamamlayın"demiyorsunuz?.. Bunu "bugün" yapmazsanız, yarın "yapacağınızı düşündüğünüz gün" geldiğinde, bugünkünden "beş beter" bir tablo ile karşılaşacağını göremiyor musunuz?.. Yoksa sizler de "Nasıl olsa o günler geldiğinde ben olmam, o gün iş başında olacaklar düşünsüz" mü diyorsunuz?.. İzmir'in 7 yıllık Süper Lig hasretini bitiren ve "altyapı" konusunda bütün kulüplere örnek olan Bucasspor'un bir "menajer - teknik adamın elinde yaşadığı yabancı futbolcu ve transfer batağı"bile "neyin ne olduğunu ortaya koyarken", hiçbir kıstas ve geleceğe dönük kontenjan kısıtlaması koymadan, "sınırsız yabancıya izin" ne anlama geliyor, ey Mehmet Ali Aydınlar, söyler misiniz bizlere?.. Ortada "rüzgara kapılmış yaprak gibi"oradan oraya savrulan ve "reform iddiası ile geldiği hâlde", kendini "Cavcav zihniyetine teslim etmiş"bir Federasyon var; "sorumsuz"yöneticilerin kulüplerini soktukları çıkmaz sokağın önünü açmak için "Türk Futbolunda sağlam duvar bırakmayan", dahası, "bu kararı" ile Futbol tarihimize "Türk futboluna en büyük darbeyi vuran federasyon" olarak geçecek olan bir federasyon; çok yazık!.. Bol mu, yakışır mı?.. Tabii, "kanaat olarak", benim için "bir maç ile" erken ama, gördüğüm o ki, "Orhun Ene'ye Türk Milli Basketbol Takımı hocalığı kisvesi bol gelir" diyenler haklı çıkacak galiba!.. "Bol gelmez, yakışır" diyenler, İzmir'deki turnuvanın ilk maçında "Cenk'in üçlükleri olmasa" Türk Milli Takımı, Ukrayna önünde "ne yapardı", kendi kendilerine bir sorsunlar bakalım; "Orhun Ene'yi kutlayan"Doğan Hakyemez de dahil olmak üzere!.. Almanya ve Sırbistan maçları "kanaatimizi olumlu ya da olumsuz biraz daha netleştirecek"; inşallah "Bol gelir"diye düşünen "bizler"yanılalım, "Yakışır" diyenler haklı çıksın; Milli Takım da kazansın, Orhun Ene de; bize de onları bol bol alkışlamak kalsın!.. Güle güle Arda!.. Arda'nın, tıpkı Özcan Arkoç, tıpkı Tugay Kerimoğlu, tıpkı Alpay Özalan gibi "Avrupa'ya kaçmasının sebebi", özel hayatları ile ilgili yayınlardır; "özel hayatlarının didik didik edilmesi", dahası bu yapılırken "aslı astarı olmayan bir yığın haber ve yorumun da üretilmesidir";bıkmıştır, kafası karışık ve özel hayatı, kız arkadaşı ile ilgili yorum ve haberleri düşünmekten kafası karışıktır, futbolu tam olarak düşünmesi mümkün değildir; haklıdır; Avrupa'ya giderek, hem futbolunu, hem geleceğini, hem özel hayatını kurtarma fırsatını yakalayacaktır!.. Arda'ya ve arkadaşlarına, Adnan Polat'ın müsaade etmesi ve sonra da "Taraftar haklı" demesiyle, Ali Sami Yen tribünlerinde sahneye konan "trajedi" zaten "Galatasaray Kaptanı'nı hayatı boyunca unutamayacağı bir vefasızlık girdabında yaşamaya mahkûm etmiş", o çirkin tablo, "gencecik" futbolcunun bilinç altına yerleşmiştir; "gitme" kararında o "hain"tablonun rolü büyüktür!.. Sezon başında tam da Fatih Terim'in yakın ilgisi ile "soğuk rüzgarlar melteme dönüşmüş", sıcak bir havalar esmeye başlamışken, "Şike Soruşturması" sebebi ile lige ara verilince, Terim'in futbolcularına verdiği izin sırasında, "Çeşme'ye giden" Arda'nın gazete sayfalarına akseden "plaj resimleri" ve o resimlere eklenen "yalan-yanlış ve yorum taşıyan" haberler, genç kaptana "çok haklı olarak" kararını verdirmiştir; "Bana ve kız arkadaşıma bu ülkede rahat yok, parayı filan düşünmeden, Galatasaray'dan alacağımın üçte ikisine git İspanya'ya kendini de, özel hayatını da, futbolunu da kurtar; Galatasaraylılar da, Fatih Hocam da beni anlayacaklardır!.." Güle güle git Arda, inşallah mutlu olursun, başarılı olursun ve benim "Barcelona'da oynayabilecek tek Türk Futbolcusu" olarak gördüğüm sen, "düşündüğün hedeflere varırsın"; yeter ki, kararlı ol, ısrarlı ol ve futboldan başka bir şey düşünme!.. "İğne ve çuvaldız" meselesi!.. Şaşıyorum; Adnan Polat gibi "tecrübeli" bir yönetici, Galatasaray yönetimine, başkanına "Beni korumuyorlar, susuyorlar"diye veryansın ediyor!.. Daha dün, "o yönetim için, o başkan için" gazete-gazete, TV-TV dolaşıp söylemediğini bıkmayan Adnan Polat!.. "Kankası" Aziz Yıldırım "Denizli'de şampiyonluğumuz çalındı" dediği zamanlarda ve bunu "dilinde sakız hâline getirdiği" zamanlarda, dahası "Bana ağzımı açtırmasınlar, sokakta dolaşamazlar" diye tehditler yağdırdığı zamanlarda, üstelik "Galatasaray başkanı iken" ağzını açıp "tek kelime etmeyen" Adnan Polat, susup oturan Adnan Polat, şimdi "neyi, kimden ve neden" bekliyor?.. Ya Murat Yalçındağ'a ne demeli?.. Kaç yıl "yediği-içtiği ayrı gitmediği" her gün beraber olduğu, beraber çalıştığı Galatasaray Başkan Yardımcısı Haldun Üstünel ve daha kaç yönetici arkadaşı "kendilerine Adnan Sezgin'in tercih edilmesi ile"yönetimden adeta "Başkan tarafından atılırken" tek kelime etmeyen "aynı" Murat Yançındağ değil miydi?.. Bugün Galatasaray başkan ve yönetimine, "Neden konuşmuyorlar, neden korumuyor, savunmuyorlar" diyerek hücum edeceğine, aynaya bakıp "Bir zamanlar ben ne yapmıştım" diye düşünse ve kı zaracak olan yüzünü yıkasa daha iyi olmaz mı?.. Bu dondurma nasıl yenecek?.. Deniyor ki; "Federasyon, dosyada adı geçen ve tutuklu olanlar için tedbir kararı koyacak, kulüpler için de iddianamenin mahkeme tarafından kabulünü bekleyecek!.." Yani, bugünü kurtarmak ve zaman kazanmak için "şahıslar feda edilecek ve şimdilik kulüpler kurtarılacak"; olabilir, bir formüldür, haklı tarafı vardır, haksız tarafı vardır; hukukçular başta herkes tartışacaktır!.. İyi de, "Kuvvetli şüphe görülerek yöneticileri hakkında tedbir kararı konan" kulüplerin takımlarının, özellikle deplasman maçlarında gidecekleri şehirlerde, sonrada statların tribünlerinde başlarına gelebileceğini kolaylıkla tahmin edebileceğimiz "en hafifi ile" mesela "sadece" olumsuz tezahüratlar ne olacak; onlar nasıl önlenecek?.. Bu tezahüratların ortaya çıkaracağı tablo içinde, oyuncular, teknik adamlar, yöneticiler ve bu takımların taraftarları nasıl "normal insanlar gibi" hareket edebilecek?.. Federasyon "bugünlük kendini kurtardı" diyelim, ya 9 Eylüldeki ligleri nasıl kurtaracak; bir bilen, bir düşünen var mı?.. Ey Federasyon anlıyorum, adları şike soruşturmasına karışan takımlarımızın "Avrupa maçlarını"1 yıl donduracaksın da, "Türkiye maçlarını" nasıl donduracaksın?..