Sayın Spor Bakanımız, herhalde haftalardan beri Kulüpler Birliği toplantısı dahil, futbolumuzun zirvelerinde olan bitenleri, söylenenleri gazetelerde okuyor ve TV'lerde dinliyorsunuzdur!..
Dahası, ortada 6222 ve 6250 sayılı kanunlar, onların emrettiği yönetmelik ve sporumuzun disiplin talimatları ortada iken, savcıların, federasyonların, Genel Müdürlük Disiplin Kurulu'nun "her şeyi nasıl seyrettiği" de meydandayken, soruyorum size; "Yarın statlarda, stat önlerinde, kentlerin sokaklarında kan akarsa, bunun asıl sorumluları kimler olacaktır?.."
"Kin ve nefret tohumlarını, sporumuzdaki bekalarının ve koltukta kalma kötü niyetlerinin gıdası ve hatta güç şurubu yapanlar" kulüplerimizi ve sporumuzu yönetmeye devam ettikçe, söyler misiniz sayın Bakanım, "özel kanunlar çıkardığımız" sporumuzdaki şiddet nasıl önlenecektir?..
Düşünün sayın Bakanım, bu düzenin devamından kimler yararlanıyor?..
Kulüpler batakta, kulüplerin, hani vatandaşın paraları nereye gidiyor?..
Bazı sporcu komisyoncuları, bazı teknik adamlar, bir çok yönetici "bu çarktan besleniyor!.."
Şiddet, ırkçılık, şike, doping sporumuzda fink atıyor!..
"Bu düzenden gelen insanların yönettiği" federasyonlar "bu tabloya çare olamaz" ve bu çark, sporumuzu kirletmeye devam eder!..
6222/ 6250 sayılı kanunlar, "şiddeti ve ırkçılık, şike, doping gibi diğer evrensel spor suçlarını önlemek için mi çıkarılmıştır", yoksa "paspas edilmek" için mi?..
Bu kanunların ve bu kanunların emrettiği yönetmelik ve talimatların "paspas" edilmesi, "sadece" sporumuza ve bu kanunlara, yönetmelik ve talimatlara vurulan "ağır" bir darbe midir, yoksa "bu kanunların temeli olan tasarının altında imzası olan sayın Başbakan ile İçişleri, Adalet ve de Spor Bakanları başta bütün bakanları", dahası, bu kanunları "neredeyse oy birliği ile çıkaran" Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve de kanunları onaylayarak Resmi Gazete'ye gönderen sayın Cumhurbaşkanı'nı hiçe saymak mıdır?..
"Kanunların, yönetmelik ve talimatların gereğini yerine getirmeyen" savcılar, spor teşkilatı ve federasyonlar, "Ateşteki kestaneleri başları kaldırsın, bizim elimiz yanmasın" diyerek susabilir, seyredebilirler, ama sizin sayın Bakanım, "Devletin, Hükümetin ve de Sporun Bakanı olarak, o Büyük Meclis'in bir üyesi olarak", susmak ve seyretmek hakkınız yok; mutlaka "bir şeyler yapmak" zorundasınız!..
Sakın ola ki, "Kuvvetler ayrımından, federasyonların özerkliğinden söz etmeyin"; Anayasa'da da, kanunlarımızda da, "bu tabloya gereken müdahalenin yapılmasına yeşil ışık yakacak" çok hüküm ve madde var!..
"Spor yapılırken" ülkenin, ülke insanının birlik ve beraberliğini bozacak böylesine "iğrenç ve tehlikeli bir tabloyu ortadan kaldıracak" her adım ve her hareket, esasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin en önemli görevlerinden biridir ve zaten olmalıdır!..
Çok uzun yıllardan beri yazıp, söylüyoruz, "Türk sporu, Türk Kulüpleri artık Dernekler Kanunu'nun çoğu şekli 10 - 15 maddesiyle yönetilemez", yönetilirse "gelinen bu rezalet noktasına hiç ama hiç şaşmamak gerek!.."
Bugün için "taktiksel olarak" atacağınız "önleme ve tedbir adımları" var, ama bunları hemen "kalıcı bir stratejik adım" takip etmelidir; "Kulüpler Yasası!.."
57 yıldır sporun içinde olan bir gazeteci olarak, "bunu sizden istemek ve beklemek" hem mesleğim, hem de sporum adına hakkımdır!..
Lütfen ve rica ediyorum sizden; artık harekete geçin!..