Sayın Toptan, balık baştan kokuyor!..

A -
A +

İşte, Türk futbolundaki şiddetin devamlılığının "baş" sebebi: "Üç büyükler" diye anılan kulüplerin "doymak bilmez" iştahları!.. Kulüpleri "maddi" olarak "borç" batağına sokan, "manevi" olarak "küçültülmeleri için" her şeyi yapan yöneticilerin "Hep bana, Rabbena" zihniyetleri!.. Ve de, bu "çirkin" zihniyetin medyadaki kulları; yani "TV ekranlarındaki gece yarısı gevezeleri ile spor sayfalarındaki gündüz tetikçileri!.." Sporumuzdaki bitmeyen, gün be gün artan "düşmanlık" havasının, "şiddet ve terör" gösterilerinin baş rolünde "bunlar" var!.. Bakınız, açık seçik söylüyorum: "Bunların" sporumuza, futbolumuza kurduğu tuzaklara, zaman zaman "Ben de düştüm!.." Geriye dönüp batığımda "yazdığım bazı yazıların", kimlere ve nasıl hizmet ettiğini "şimdi" daha iyi anlıyor ve "o yazılardan" iğreniyorum!.. "Sporda şiddet" konusunda "yeni bir yasa değişikliği hazırlığı içinde olan" Meclis Adalet Komisyonu Başkanı sayın Köksal Toptan'a bir çift sözüm var: Sporda düşmanlığı ve şiddeti, spor sahalarında "disiplini sağlayan ve adalet dağıtan" hakemlere karşı "yaygın" bir inançsızlığı ve güvensizliği teşvik ve tahrik eden başkan ve yöneticilerin "gerekirse" Türkiye'de "spor yöneticiliği ile ilişkilerinin resmi olarak bitirilmesini sağlayacak" bir uygulamayı, yani "süreli ve eğer müstahak olacakları kadar ağır bir suç işlemişlerse süresiz olarak yöneticilik yapamayacakları bir ceza sistemini" başlatacak "kanun ve yönetmelik değişikliklerini yaparsanız", ülkede şiddette ve kulüpler - taraftarlar arası düşmanlıkta sürekliliğinin önüne hemen geçileceğini göreceksiniz!.. "Böylesine caydırıcı" bir ceza sistemini "oyla iş başına gelen" Federasyon Disiplin Kurulları işletemez, işletemiyor!.. "Kulüp yöneticileri" sadece futbolun değil, bütün sporların başı oldukları için "cezalar" Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin Kurulu tarafından verilmeli ve "itirazlar" da gene Merkez Tahkim Kurulu'na yapılabilmelidir!.. Cezaların uygulanması sürecinin denetim ve takibi de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından yapılmalıdır!.. "Şiddet" sadece futbola karşı yapılan bir suç değil, topluma ve spor karşı yapılan bir suçtur; neden "sorumluluğu" Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü üzerine almıyor da, hep kaçakları oynuyor?.. Bizler, "Bize ne federasyon ceza kurulunun verdiği cezadan?.. Onunla federasyon uğraşsın, cezayı onlar verdi, ben neden takip edeyim" diyen genel müdürler gördük!.. "Kendi sorumluluklarında olan" şeref tribünlerinin kapılarını "federasyon disiplin kurullarının cezalandırdığı" yöneticilere ardına kadar açtılar!.. Onun için diyorum ki: "Bunlar" için, "ceza kanununa girecek" maddelere ve değişikliklere bile gerek yok, sadece ve sadece "yukarıda anlattığım zihniyetteki yöneticileri sporumuzun yönetim kademelerinden temizleyecek" bir uygulamayı başlatacak değişiklikler yapılsın yeter!.. Buna ek olarak "iki ana tedbir" daha gerek: "TV'lerdeki hakem infaz programlarını önleyecek" bir maddecik; bu bir!.. "Şiddeti önleme" kanununun "kendilerine yüklediği" sorumluluğu unutan ve "görevini ihmal eden" idari yöneticilere, valiyse vali , kaymakamsa kaymakam, emniyet müdürüyse, emniyet müdürü, hatta savcıysa savcı, spor genel müdürüyse, genel müdür, federasyon başkanı ve yönetimiyse, federasyon başkanı ve yönetimi, yani "her kimse" ona "yasaya konacak cezaların verilmesini sağlayacak" birkaç madde; bu da iki!.. Yaşayacak ve göreceğiz ki, hem mülki ve adli amirler ve görevliler, hem kulüp yöneticileri "yönetici" gibi olacak, hakemler "eski itibarlarına kavuşacak" ve şiddet "sürekli ve örgütlü" bir suç olarak bir daha dönmemek üzere spor sahalarımızdan uzaklaşacaktır!.. Birkaç yıl sonra, koca bir sezonda "arızî" birkaç şiddet olayından başka olayla karşılaşmayacağız!.. Sayın Toptan, işiniz hem zor, hem kolay!.. Gene de Allah kolaylık versin!.. ALLAH RAHMET EYLESİN - Yazımı bitirmiş, İstanbul'a göndermiştim ki, sevgili kardeşim Hıncal Uluç telefon etti; "Başımız sağ olsun, Muharrem Hoca vefat etti!.." Birden 1960'lı yılların sonuna, 1970'li yılların başına döndüm ve 1971 İzmir Akdeniz Oyunları'nda serbest güreşin "bütün kilolarda 10 altın madalyalı hocasını" gözlerim nemlenerek acı içinde andım; hey gidi Muharrem Atik hocam hey!.. Güreşimizde "mektepli - alaylı" kavgasında, "karşısındaki güçlü ve büyük cephenin" bir türlü hazmedemediği Muharrem Hoca, "Bulgaristan'dan göç ederek geldiği" anayurdunda, güreşe çok şey verdi. Çok şey daha verecekken, "onu bıktırdılar ve devre dışı" bıraktılar, o da "akademik kariyer yaparak" bu defa "binlerce" üniversite gencini yetiştirdi, eğitti!.. Onu Bulgaristan'dan getirerek medyada "Uluç kardeşlere teslim eden" ve "Onu koruyacaksınız" diyen "zamanın" Güreş Federasyonu Başkanı "rahmetli" Turhan Yavçan Albay'ın bu "samimi" talimatını sonuna kadar tuttuk. Sevgili Ali Gümüş de "Allah'ı var" bizden çok daha fazlasını yaptı!.. Biliyorum ki, Yavçan Ağabey ile Muharrem kardeş cennette yeniden buluştular!.. Nur içinde yat Muharrem Hocam, toprağın bol olsun!.. OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.