Arda'yı perişan ettiler, Türkiye'de oynadığına, Galatasaray'da oynadığına kaptanlığı kabul ettiğine pişman ettiler ve sonunda ve nihayet "Sfenks" konuştu!.. Evet, "Galatasaray Kaptanı bu hâllere düşürüldükten, onuru gurunu kırıldıktan, psikolojik bir boşluğa ve yalnızlığa sürüklendikten sonra" konuştu; "Ona yapılanlara demir dayanmaz, eğilir, bükülür. Sportif başarısızlıkta günah keçisi olarak gösterilmek isteniyor. Üç yılda 200 maç oynamış bir futbolcuya yapılanlar yanlış. Herkes onu rahat bıraksın"dedi ve devam etti; "Arda ile yolları ayırmak, başka takıma satmak, para kazanmak gibi bir düşüncem asla yok. Dilimde tüy bitti. Aynı şeyleri söylemekten utandım. Arda bir yere gitmiyor. Ne biz gönderiyoruz, ne de kendisinin ayrılma gibi bir isteği oldu. Çünkü bana sözü var." Ey Galatasaray'ın "Aziz Yıldırım meydana çıkınca (Arda'nın psikolojik dengesinin bozulmasında zamansız ve yersiz transfer teklifleri ve ortaya attığı rakamlarla başrolü oynayanlardandır), nedense dut yemiş bülbüle dönen" anlı ve de şanlı başkanı Adnan Polat, "en gözde futbolcunuzu, en Galatasaraylı futbolcunuzu, göreve her şeye ve herkese meydan okuyarak getirdiğiniz kaptanınızı korumak, savunmak için söylediklerinizden, hem de her gün tekrarlasanız bile neden utanıyorsunuz"; söyler misiniz bana?.. "Utanmamanız, aksine her gün söyleyerek söyleyenleri her gün utandırmanız ve nihayet söylemekten vazgeçirmeniz"gerekmiyor mu?.. Ya da "asıl utanmanız gerekenin", Arda'yı "koruyan ve savunan sözlerinizi tekrarlamanızın" değil de, "çok başka bir sözünüz olduğunu" çoktan anlamış olmanız gerekmiyor mu?.. "Ona yapılanlara demir dayanmaz, eğilir bükülür. Sportif başarısızlıkta günah keçisi olarak gösterilmek isteniyor"diyorsunuz, "çok doğru"da, onu, "Galatasaray tarihinde en çirkin tribün olayı" ile bir maç boyu, "Sinemaya giden ruhsuz" diye niteleyen çirkin şarkılarla protesto edenlerin, sahadan çıkarken ıslıklayanların söz ve hareketlerini, ertesi gün "Güzel yaptılar, haklıydılar" diye "onaylayan" kimdi, acaba; evet, kimdi, kimdi, kimdi?.. Asıl "utanılacak olan"bu "hazin ve acı çelişki" değil mi?.. Rijkaard gibi, "elindeki çok yönlü, geniş ve derinlikli" bir kadroyu perişan eden, "5 puan önde olan bir lider takımı, rotasyon saçmalığı ile mutasyona uğratıp tanınmaz hâle getiren ve 5 haftada şampiyonluk yarışından düşüren", ne yaptığını bilmez ve "kimsenin de yaptıklarından bir şey anlamadığı", dahası "şöhretinden başka bir şeyinin olmadığı" bizzat kendisi tarafından ortaya konan bir hocayı korumak ve kollamakta gösterdiğiniz celâdetin ondan birini "Arda için gösterebilseydiniz", mevsim başında göğsünüzü gere gere "Onu kaptan yapacağım ve Galatasaray takımını da onun etrafında kuracağım" dediğiniz Galatasaray Kaptanı'nı "bu durumlara düşürmeğe"ve "Arda, bu duruma düşerse, Galatasaray'ın da ne durumlara düşeceğini çok iyi bilenlerin" açtığı kampanyayı sürdürmeye ve hele hele bu kampanyanın dehşet ve çirkinlik zirvesine "bizzat Galatasaray tribünlerinin oturtulmasına", tabii zatı âliniz "gerçekten Galatasaray'ın Başkanı iseniz"kim cesaret edebilirdi?.. "Galatasaray'a başkan seçilebilirsiniz", ama "zor olan"evet hem de çok zor olan "Galatasaray Başkanı olmaktır"; bilmem meramımı anlatabildim mi, sevgili Polat?..