Sen kimsin İcardi?

Sesli Dinle
A -
A +

Ne demek; “Bir utanç, bir skandal. Yılın soygunu” sosyal medya paylaşımı?..

 

Kimsin sen; Arjantin’de, Fransa’da “böyle bir paylaşım” yapabilir miydin?..

 

6222 sayılı Kanun’un 20’nci maddesinin “kendilerine karşı işlenen suçlarda kamu görevlisi saydığı” Türk hakemlerini “soyguncu” olarak nitelemek haddine mi?..

 

Eğer Futbol Federasyonu Profesyonel Disiplin Kurulu, “bu futbolcuya hatta ‘Türk Ceza Kanunluk’ bu ağır hakaretinin karşılığı olan cezayı vermezse”, hem 6222 sayılı Kanun’u, hem Disiplin Talimatı’nı, hem kurullarının imajını çiğneyecek, hem de “üyeleri, görevlerini yapmayarak o koltukları hak etmediklerini” ortaya koyacaklardır!..

 

Evet, “o maçta sahadakilerle, VAR’dakilerle hakemler hem de sonucu etkileyen hatalar” yapmışlardır, ama “soygun” ne demek?.. Eğer “bu çirkin ve ağır söz” hak ettiği muameleyi görmezse, bundan sonra “hakemlere kızan, öfkelenen” futbolcuların sosyal medyada milyonlarca insana ulaşan, gazetelere ve TV’lere aksederek oralarda da milyonlarca sporseverle buluşan hakaretleri” nasıl önlenecektir?..

 

Bakınız, 15 gün önce, İngiltere’de Fulham’lı bir oyuncu, hakemi  iterek, iki “kötü söz” söyledi diye 8 maç ceza almıştır!..
Cezalar “böyle ‘caydırıcı” olmazsa, “bir iki maçlık ‘sözde’ cezalarla geçiştirilir, hatta biraz fazla cezalarda indirim üstüne indirim yapılırsa”, işte hakaretler “Utanç / Skandal / Soygun” paylaşımına kadar gelmekle de kalmayacak, “bu duvar da yıkılarak” daha ötelere geçilecektir!..

 

Evet, İcardi’ye “müstahak olduğu ceza verilmezse” Mehmetlere, Ahmetlere, dahası Afrika’dan, Avrupa’dan, Güney Amerika’dan gelenlere “müstahak oldukları cezalar” nasıl verilecektir?.. Jesus’a “Maçlar sahada kazanılmalı, masada değil. Bu ligde sahada kazanılmıyor” sözlerine “verilmeyen ceza”, bütün teknik adamlara “benzer sözler söyleme yolunu” açmıştır. 

 

Galatasaray’ın futbolcusuna, Fenerbahçe’nin hocasına veremediğiniz cezaları, yarın “benzer sözler sarf eden” Anadolu takımlarının futbolcularına, hocalarına nasıl vereceksiniz?

 

Konu, büyük takımlara gelince “talimat maddeleri ‘eyyam çerçevesi’ içine hapsedile edile” işte bugünlere gelinmiş, Jesus, İngiltere’den, Brezilya’ya, Portekiz’den, İspanya’ya hiçbir ülkede edemeyeceği sözleri Türkiye’de “rahatça söyler” hâle gelmiştir.

 

Spor medyamızın büyük bir bölümü, “başka birilerini Federasyonun ve MHK’nın başına getirmek için” kampanya başlatmış ve kampanyada öylesine ileri gidilmiştir ki… Ali Koç, Erden Timur, Dursun Özbek, Ahmet Nur Çebi gibi “büyük kulüp” yöneticileri, “Rabbena hep bana” düşüncesini rehber edinerek… Federasyona, MHK’ya ve hakemlere “her türlü sözü söylemeyi” gelenek hâline getirdiklerinde bol bol medya desteği bulmuşlardır…

 

Ne yazık ki, buna da Federasyonun Disiplin ve Tahkim Kurulları “verebilecekleri her türlü desteği” kararları ile vermişlerdir, vermektedirler!..
Çok açık ki, asıl hedef, “Üç Büyüklerin emrinde” bir Federasyon ve MHK’dır; Anadolu kulüpleri uyanın!..

 

Not: Yazarımız bu yazıyı PFDK kararlarından önce kaleme almıştır. İcardi’ye verilen para cezasından sonra da değiştirmeye lüzum görmemiştir. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.