"Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan formülü bulmuş"; bunu ben söylemiyorum, hakem işlerinin piri Ömer Faruk Ünal söylüyor!.. İşte "onun son derece dikkatli seçilmiş naif cümleleri ile" haftalar önce yazdığı formülü sütunuma alıyorum: "...Bazı hakemlerin, 4 büyüklerin maçlarına abone olduklarını görüyoruz. MHK, 4 büyüklerin maçlarında sağlamcı. Riski sevmiyor. Kendilerine göre haklı da olabilirler." "...MHK'nın bu sezon kitabında ceza yok. Hakemin 3 - 5 hafta dinlenmesi istenmiyor. Büyüklerin lehine hata yapan veya bunu alışkanlık haline getiren hakemler bir bedel ödemeli. Aksi takdirde 'eyyam hortlar.' İdealist her hakemin duyguları zedelenir. Büyüklere şirin görünmek, 'şerbetçilik' virüsü damarlarda dolaşır." ".. Bazı hakemlerin siciline şöyle bir bakıyorum; hep büyüklerin lehine hata yapıyorlar. Ne dersiniz?" "... Aynı MHK, haftanın çetin maçlarına tecrübeleri sınırlı hakemleri atamış. Bu da bir çelişki." ??? Sevgili Ömer Faruk'un sütununda "bu satırları okuduğumdan beri" yapılan hakem tayinlerini dikkatle izliyorum; tam isabet!.. "Hakem hatalarından sonraki duruma bakıyorum"; tam isabet!.. "Büyüklerin" daha da ötesi "büyük kulüp medyasının" nabzına göre "çalınan ve çalınmayan düdüklerin, yapılan hataların" fazla ses getirmediğini ve "ses getirmeyince" de "rahat görev yapılacağını" çok iyi anlamış bir MHK ile karşı karşıyayız!.. Sakın ola ki; "Olur mu, bakın, her hafta Erman Hoca'lar, Ahmet Çakar'lar, Özcan Oal'lar, Metin Tokat'lar, büyük - küçük takım maçı tanımadan hata yapan hakemlerin canına okuyorlar" demeyin; hatalar, spor sayfalarının manşetlerine çıkmıyor, büyüklerin yaygaraları kopmuyor, "büyük kulüpçü" bir yığın yazar - çizerin günler - haftalar süren kampanyaları yok oluyor ve "MHK için sinek vızıltısı eleştirilerle" haftalar kapanıp gidiyor ya, siz ona bakın!.. Olan da "Büyükler dışındaki" takımlara oluyor; olursa olsun, kime ne?.. İşte alın bakın bu haftaki hakem listesine de "ne demek istediğimi" anlarsınız!.. Hele hele pazartesi sabahları, "haftanın maçlarında yapılan hakem hatalarına", sonra da cumartesi - pazar - pazartesi günü çıkan gazetelerin spor sayfalarına bir göz atarsanız, "ne demek istediğimi" çok daha iyi anlayacaksınız!.. Formül müthiş, uygulama dehşet; oh ne âlâ memleket!.. >> Persona non grata!.. Estonya rezaleti üzerine, "suyu soğutmak için", Fatih Terim'le imzalanacak yeni sözleşmenin töreni "hafta başına bırakıldı"; hayırlı olsun!.. Çok kişi biliyor ki, "bu federasyon heyetinin önemli bir bölümü" Fatih Terim'i istemiyor; ama "rahmetli Hasan Doğan'ın bize mirası" diye fazla sesini çıkarmıyor!.. Ne var ki, büyük gazetelerin "Terim kalsın mı, gitsin mi" ya da "Terim, verilecek maaşı hak ediyor mu" şeklindeki anketlerinde, vatandaşlar "yüzde 90'ın üzerinde" bir çoğunlukla "Terim'in gitmesini" istiyor ve "yeni maaşını da hak etmediği" kanaatini açıkça ortaya koyuyor!.. Bakalım, Federasyon "milletin istemediği" bir hocayı "Persona non grata" ilân edebilecek mi?.. Ya da "oyalayıp", ona "Biz seni istemiyoruz, ama gönderemiyoruz da, bu işi sen bırak" mesajı mı verecek, göreceğiz!.. >> Kim gitsin?.. Fenerbahçeli taraftarlar "www.aranogesgitsin.com" sitesi açmışlar!.. Haklılar; ama bu site bir "ara" site, asıl site "www.azizbaskangitsin.com" olmalı; zira Aragones gitse de, "gelecek olanın ondan farkı olmayacağı" belli; kısa zamanda onun için de bir "gitsin" sitesi açılacak!.. İşi temelden çözmek gerek; koca Fenerbahçe'de "Aziz Başkan'ın koltuğunu rahat rahat dolduracak" ve Fenerbahçe'yi "çok daha ilerilere götürecek" onca insan var, ama "bir büyük engel" önlerini tıkıyor ve "genel kurullarda aday olmalarını" bile önlüyor; "her şeye rağmen aday olmaya karar verenleri" de kulüpten ihraç ediyor, ne cumhuriyet ama?!.. >> İnsanlık ve gerçek taraftarlık!.. Gazetelerde haberi okuyunca gözlerim yaşardı!.. Fenerbahçe taraftar sitesi Antu'da, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde lösemiden yatan ve iki ay içinde "ilik nakli gereken" Ultraslanlı Anıl Aydın için yapılan çağrı ile ilgili bir haberdi, bu!.. Çağrıda şu satırlar yer alıyordu: "Antu.com olarak, büyük Fenerbahçe`nin Büyük Taraftarını, Sevgili Anıl Aydın'a iliğinin uygun olup olmadığı öğrenmek için kan tahlili yaptırmak için aşağıdaki adreslere başvurmaya çağırıyor ve sevgili Anıl`a Ali Sami Yen tribünlerinde kendisi için açılmış pankarttaki gibi 'Dayan Koca Adam' diyoruz." İşte özlediğimiz "taraftarlık" buydu; en büyük rakibin taraftar liderlerinden birine "hayati destek için" kampanya başlatmak!.. Sadece taraftarlık mı; insanlık buydu, dostluk buydu, arkadaşlık buydu!.. Aslında bir "benzer dayanışma" Ultraslanlı Alpaslan Dikmen'in elim kaybında da yaşanmıştı!.. Temennimiz, bu dostluğun, bu dayanışmanın "sadece hastalık ve ölümlerde değil", özellikle "saha içi ve saha dışı rekabette" de yaşanması, yaşatılması ve de "diğer" kulüplerin taraftarlarına da örnek olması!.. >> Rezalet!.. Skibbe'nın haberi olmadan yardımcılarını görevden alarak, tam bir skandala imza atan Galatasaray yönetimi, şimdi de, bıraktım kamu oyunu, kendi futbolcuları önünde "yardımcıları kendisine sorulmadan kovulan bir hoca" durumuna düşürdüğü teknik adamla yola devam edeceğini açıklayıverdi!.. Ne demek bu; "Ey futbolcular, yardımcılarını bile koruyamayan, üstelik onları kovduğumuz hâlde sesini çıkarmayıp göreve devam eden bu çaresiz adama saygı duymasanız da olur"; demek değil mi?.. Bitmedi, "gene" Skibbe'nin "haberi olmadan", bu defa "yardımcılığına", hem de "zaman zaman Zaman Gazetesi'nde Skibbe'yi ağır şekilde eleştiren" Feldkamp'ın yardımcısı Burak Dilmen'i getirmezler mi?.. Ne demek bu; "rezalet katlandı" demek!.. Skibbe'ye "Daha ne duruyorsun be adam, bırak git artık" demek!.. Bitmedi; Skibbe de ne yapıyor; "UEFA Kupası grubunun ilk maçı için Olimpiyakos'u izlemeye yardımcısını değil, Ersun Yanal ile uzun süre beraber çalışmış olan video maç analizcisini gönderiyor!.." Buyurun yandan yakın; "Dünya Kulübü" Galatasaray nasıl yönetiliyor, görüyor musunuz?!.. Adnan Polat, "İstesek hemen göndeririz, zira tazminatı önemli bir şey tutmuyor" diyor!.. Mesele "tazminat" değil ki; daha dün demediniz mi; "Galatasaray'ın geleneklerinde 3 - 5 maçta hoca göndermek yoktur" diye, işte "o sözü yiyemiyorsunuz" ve istiyorsunuz ki; Skibbe "kendi" gitsin; mesele bu!.. Size bir öneri; Fenerbahçeli taraftarlar gibi, bir site açtırın; "www.skibbegitsin.com" diye, belki faydası olur!.. Galatasaray'ı bu hâle onca ağır eleştirdiğimiz Özhan Canaydın bile düşürmemişti; çok yazık!..