Sevilay Yükselir'in yazısını herkes defalarca okusun

A -
A +
Helal olsun sevgili Sevilay Yükselir sana!..
Yüksel, yükseldiğin kadar ki, bütün spor yazarları, hayır hayır bütün yazar çizerler, hepimiz evet hepimiz görebilelim seni!..

Ve de Sabah Gazetesi'nde üst üste yazdığın "Sen nasıl bir adamsın Aziz Yıldırım" ve de "Aydınlar numara yapıyor" başlıklı yazılarını "benim gibi" bulabilen herkes defalarca okusun!..

Gazetelerde "Federasyon eski Başkanı M.Ali Aydınlar'ın basın toplantısında ağladığını" okuduğumda ve internete girerek "videosunu seyrettiğimde", dikkatimi "teferruat gibi görünen" birkaç cümle çekmişti!..

Haberlerde, Aydınlar'ı ağlatan "Aziz Yıldırım'ın sizin için söylediği 'Yaşadığı acıyı unutması için voleybol şubesini verdik' sözleri hakkında neler düşünüyorsunuz?" şeklindeki soruyu soran gazeteci arkadaşımızın bu sorusunun "büyük tepki çektiğine daire" cümlelerdi, dikkatimi çeken!..

"Neden tepki gösterilmiş, aslında bu sorunun sorulması gerekli değil miydi?" diye kendi kendime sorup dururken, işte Sevilay kardeşimiz, "bu konuda herkese, hepimize ders olacak" iki yazı yazdı arka arkaya!..

Diyordu ki özetle, "Neden gazeteci arkadaşımıza tepki? Bu tepki asıl Aziz Yıldırım'a gösterilmeli değil miydi?.."

Dahası, "aslan gibi", korkmadan, yılmadan geliyordu bu iki yazıda "başka sorular ve cevapları" arka arkaya:

Ve de, ilk "yazısının başlığı olan" o yürek yakıcı "Sen nasıl bir adamsın Aziz Yıldırım?" sorusuna, ikinci yazısında noktayı koyuyor ve "Aziz Yıldırım'ın nasıl bir adam olduğunu" anlatıyordu!..

Sevilay Yükselir, o yazıda, Aziz Yıldırım'ın kendisine ettiği telefonda konuşulanları yazıyordu ve yazının bir bölümü şöyleydi:

"Ona 'Sen üzülmedin mi Başkan? Sen hiç etkilenmedin mi?' diye sordum. 'Hayır!' dedi. Hem de çok şiddetli!.. 'Niye üzülecekmişim ki! Üzülecek bir durum yok, çünkü numara yapıyor. Alenen evlat acısı üzerinden sömürü yapıyor. Biz yemiyoruz bu numaraları, tavsiyem sen de yeme! Bir sahne kurulmuş ve sahnenin bir parçası ağlaması, gözyaşı dökmesi. Madem evladının acısını yaşıyor içinde, o zaman gitsin evinde otursun. Niye dolanıyor meydanlarda?"

Bu yazıların yazılmasının sebebi, basın toplantısında, gözyaşlarına boğulmadan hemen önce, "bilinmesi gereken bir başka gerçeği" de açıklamasıydı, "o soru" üzerine Aydınlar'ın; "Gencecik oğlu trafik kazasında, kendisi Fenerbahçe voleybol şubesine sponsor olduktan ve şubenin direksiyonuna geçtikten bir yıl sonra vefat etmişti", yani ortada "Yaşanılan acıyı unutturmak için verilmiş bir voleybol şubesi yoktu!.."

Şimdi ben de bir soru soracağım, "Fenerbahçe'nin 3 Temmuz sürecinde yaşadığı büyük acıların baş sorumlusu olan" Sayın Başkan'a; "Yıllardır, mahkemeler, hapishaneler dahil, büyük acıları kendiniz için değil, Fenerbahçe için çektiğinizi anlatıp duruyorsunuz. Madem Fenerbahçe'nin acısı yaşıyor içinizde, o zaman neden gidip evinizde oturmuyor, hâlâ niye dolanıyorsunuz meydanlarda?.."


Bir önerim var!..
PTT 1. Lig dahil yığınla örnek var ama ben geçen hafta oynanan maçların sadece Süper Lig'deki ikisinden örnekleyeceğim; Mustafa Kamil Abitoğlu ve Tolga Özkalfa'nın yönetimleri, hem de "maç sonucuna fena hâlde etki eden" yönetimleri hatalarla dolu; tam bir skandal!..
Daha sezonun başı ve durum böyle; ya sonlara doğru ne olacak?..
Elde "bu maçları en az hata ile yönetecek kadar bile hakem yokken", bir de "6 hakemli maçlara girişme", hem de daha Avrupa'nın nice ülkesi "es geçerken" neye mâl oluyor, ortada!..
Dua etsinler ki, "Galatasaray'da böyle durumlara ses çıkmaz" ve de "Fenerbahçe galip geldiğinde kulak üstüne yatılır"; yoksa kıyamet kopar, yer yerinden oynardı!..
Ömer Faruk kardeşim her hafta cuma günleri durmadan yazıyor, MHK'nın "ne hatalar, ne yanlışlar yaptığını, neden yaptığını" ve de "bu hata ve yanlışların, eksiklerin, fazlaların nasıl tedavi edileceğini", ama görüyoruz ki, "davul zurna çalsa" bile az gelecek!..
Bir önerim var sevgili Ömer Faruk, tıpkı orta öğretimde "zor derslerin kitaplarının yanında öğrencilere tavsiye edilen 'yardımcı kitaplar' gibi bir kitap yazsa" ve de "MHK nasıl kurulmalı, nasıl çalışmalı, neleri nasıl yapmalı" konularını "hem federasyon yönetimlerine, hem MHK başkan ve üyelerine, hem de hakemlere, dahası spor yazarlarına kolayca anlatacak" bu kitabı, Futbol Federasyonu "her ilgiliye dersinizi öğrenmede çok faydalı olacak" diye dağıtsa nasıl olur?..
Bence fevkalade iyi olur; birileri de fena hâlde utanıp, kendine gelir!..


Kara bulutlar!..

İşte "kurumsallaşmanın ilk kokuları" çıkıyor!..
Gazetelerde haberler; "Sarı-kırmızılı kulübün kasası da S.O.S veriyor. Futbolcu alacakları, transfer taksitleri ve tüm şubelerin işletme giderleri ve personel maaşları için ayda 18 milyon dolara ihtiyacı olan Galatasaray yönetimi, nakit akışının tıkanması ve sermaye artırımının gecikmesi nedeniyle zor günler yaşıyor. Aslan'ın yaşadığı nakit krizi nedeniyle, Sportif AŞ'nin Florya'da futbolcuların alacaklarını da geciktirdiği ve bunun takımda büyük sıkıntı meydana getirdiği konuşuluyor."
Peki, "bu sıkıntılar" geçen yıllarda yok muydu; elbette vardı; ama, Galatasaray Futbol Şubesi'nin başında da Ali Dürüst'ler, Abdurrahim Albayrak'lar vardı ve "bu konuda 'tık' çıkmıyordu!.."
Şimdi işin başında "her ay dolar bazında binler, on binler alan" profesyoneller var ve hem de "kulüp kasasına Avrupa Kupaları başta giren büyük paralar, hasılatlar var"; bunun yanında "giderek büyüyen borçlar" var ve de "kurumsallaşma" diyerek, "kurumsallaş - maaa" noktasına gelen bir yönetim var!..

Dahası, "takıma sadece bu gelişinde değil, daha önceki gelişlerinde de büyük başarılara imza atan" Fatih Terim gibi bir Hoca'ya karşı "Eşinin tweetiyle doğruladığı" o bütün gazetelerde yer alan "o garip sözleri" söyleyen ama "Hoca'nın Federasyon'la görüşmesine ve de 4 milli maçta görev yapmasına kendilerinin izin verdiğini" unutup "Ben o sözleri Hoca'ya değil Federasyona tepki olarak söyledim" diyerek tevile kalkışan bir Genel Sekreteri var!..

Merak ediyorum; "taa Başbakan'dan, Spor Bakanı'ndan gelen", üstü örtülü "Milli Takım'ı düzlüğe Fatih Terim çıkarabilir" mesajını, Kulüp Başkanı'nın ağzı ile "Elbette milli görevdir" diyerek kabul, ama daha "ilk kötü sonuçta" bütün kabahati "buna yükleyerek" hem de protokol tribününde isyan edip, Genel Sekreteri'nin ağzı "nezaketten çok uzak" bir tepki göstermek, acaba "kurumsallaşan bir Galatasaray'daki yeni uygulamalardan biri" mi olacaktır?..
Galatasaray'ın üzerinde kara bulutlar giderek yoğunlaşıyor; bakalım Beşiktaş maçında dolu yağacak mı?..

Bilmece ve bildirmece!..
"Galatasaray Vakfı Başkanı İnan Kıraç, neden Galatasaray Adası işletmecisini korumaya çalışıyor ve de desteklenmesini istiyor" sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum, nicedir, bir türlü bulamıyorum!..
İşte, nihayet mahkeme de çok haklı bir kararla "Galatasaray Kulübü üyesi olan" işletmeciye "Adayı boşalt" dedi, ama İnan Kıraç hâlâ "inatla arkasında duruyor. 
Adayı "üç otuz paralık kira ile" sahiplenen işletmeci, "Acaba, Galatasaray Vakfı'na büyük bağışlar mı yaptı" diye, sordum soruşturdum, "Ne büyüğü, üç paralık bağışı bile yokmuş, galiba"; eeee?..
"Bu yazıya vesile olan ana sorumun cevabını" bir bilen varsa, lütfetsin de, ben de okuyucularımla paylaşayım, "bilmece" olsun "bildirmece!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.