Şifreyi çözmek!..

A -
A +

"Büyük" kulüpler ve "büyümeyen" kafalar!.. İşte, "adı büyük" kulüplerimizi bunca yıla, bunca emeğe, bunca harcanan paraya, bunca gelip giden yöneticiye rağmen, "gerçekten büyük yapmayan" şifre budur!.. "Büyümeyen" kafalar derken neyi anlatmak istiyorum; onu da yazayım da, kalkıp "birileri" başka başka yorumlar yapmasınlar!.. Sadece "Ben" diyen, "Biz" demenin, diyebilmenin sinerjisinden habersiz olan, "yanlışlarını söyleyebilecek" kişiler yerine, "pohpohlayanlardan" hoşlanan, "narsist" olmanın tezahürlerini her yerde gösteren "egoist" kafalar!.. "Kolay çözülebilecek" problemleri büyüten, sonra da "işin içinden çıkamayınca", bin dereden su getiren, "sorun çözmek için göreve geldiklerini unutup, şikâyet etmeye başlayan" kafalar!.. "İş yapma" yerine, "lâf yapma" ile "polemik yapma" ile uğraşan kafalar!.. Bakınız ve araştırınız, yıllardan beri "yukarıda yazıp geldiğim tablonun içinde yer almayan" kaç tane "büyük kulüp yöneticisi" gösterebilir, sayabilirsiniz?.. Kim bilir belki "arka plânda durduğu", gazete ve TV'lerde "her gün" boy göstermediği için "bilmediğimiz" bazı yöneticilerimiz vardır; biz "bildiklerimiz" içinden, "kamuoyunun tanıdıkları arasından" bir seçme yapmaya çalışıyoruz; var mı?.. Ben "açıkça" ve "üzülerek" ifade etmeliyim ki; çok düşündüm, oraya buraya baktım, isimleri, alt alta, yan yana, üst üste koydum; bula bula bir tane bulabildim: Süleyman Seba!.. Gerisi, "öyle ya da böyle" yukarıda çevirdiğim çerçevenin orasından ya da burasından içeriye girmişler ve öylece de kalmışlar!.. İşte "bu kafalar" yüzünden, "büyük" kulüplerimiz hâlâ ve hâlâ kurumsallaşamadılar, "kişilere bağımlılıkları" sürüyor; "başarılar" gelip geçici oluyor; hele hele "dışarıya dönük" başarılarda ne istikrar var, ne de plân ve program!.. Bu "genel" tabloyu ortaya koyduktan sonra, güncele dönmek istiyorum; gazete haberlerinde açık seçik yazılan "yürekler acısı" olaylara!.. ??? Bilmem gazetelerde "Fenerbahçe yönetim kurulundaki son istifaların sebeplerini" okudunuz mu?.. Yazılan ve bugüne kadar yalanlanmayan haberlere göre, sayın Başkan, yönetim kurulunun iki üyesine, herkesin ortasında bağırıyor; "Önce adam olun. Ben size adam olmayı öğreteceğim!.." Neymiş, sofrada biri ötekinin kulağına birkaç cümle söylemiş; "Sayın Başkan'ın masasında böyle bir şey yapılır mıymış?..Başkan her şeyi bilmeli, duymalıymış!.." Haberler "doğru" ise; Adama, pardon Başkan'a sorarlar; "Ne zamandan beri Fenerbahçe yönetimlerinde adam olmayanlar yer almaya başladı?.." Zat-ı âlinizin, ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu, duymuyor mu?.. Üstelik "siz kimsiniz" ki, ona, buna "adam olmayı" öğreteceksiniz?.. "Adam olmayanları adam yapmayı öğreteceklerin yetiştiği" fakülteleri mi bitirdiniz , bu işin doktorasını mı yaptınız?.. Bakın Sayın Başkan, ben tam tersini düşünüyor ve verdikleri "onurlu" istifa ile "adam gibi adam olduklarını gösteren" iki yöneticiyi alınlarından öpüyorum!.. Haberler "doğru" ise demeye getiriyorsunuz ki; "Adam gibi adam değiller" ve "sizin onlara adam gibi adam olmayı öğretmeniz gerekiyor"; iyi de, "adam gibi adam değiller" demeye getirdiğiniz bu kişileri "yönetim listesine alıp, seçtiren kim acaba?.." Sayın Başkan, bakınız "ettiğiniz" söz nerelere kadar geldi, farkında mısınız?.. Üstelik bu kaçıncı gafınız, bu kaçıncı yanlışınız?.. Gazeteciler için, yorumcular için, başka kulüp yöneticileri için, federasyon yöneticileri için, hakemler için, teknik adamlar için, kendi arkadaşlarınız için, kısacası "kendiniz hariç" herkes için hep "aynı" hataya, "aynı" yanlışa düştünüz; artık yetmez mi?.. Bu dünyada "adam gibi adam" olarak sadece "siz mi varsınız"; söyleyin bilelim, sadece siz mi varsınız?.. Bu olay, Fenerbahçe'yi sarsarken, Galatasaray'da da bir başka "melodram" yaşanıyor!.. Haber: "Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi maçlarını Ali Sami Yen'de oynamamasının nedeni ortaya çıktı. UEFA'nın Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarında sponsorları ve kendisi için istediği minimum 450, maksimum 700 kişilik yeri Ali Sami Yen'de bulamayan sarı kırmızılı yönetimin Devler Ligi maçlarını bu nedenle Olimpiyat Stadı'nda oynamak zorunda kaldığı iddia edildi. Telegol programında ortaya atılan iddia kafaları karıştırırken, yönetim tarafından daha önce yapılan açıklamalarda statta bayan tuvaletinin olmaması ile soyunma odası ve koridorlarının boyasız olması nedeniyle UEFA'nın Ali Sami Yen'e izin vermediği açıklanmıştı." Buyurun "yandan yakın!.." "Fırtınalı Tepe" Stadı'nda "infaz edilen" Galatasaray takımlarının oraya götürülmesinin sebeplerine bakın siz!.. "Tromsö" Stadı'nda "Avrupa Kupası maçları oynanırken, neden Ali Sami Yen'de oynanamıyor" diye düşünenlere cevap, bu haberde!.. "Acaba" Galatasaray Tarihi'nde "böylesine" beceri yoksunu ve "başarısızlığa davetiye yazan" bir başka yönetim var mıdır?.. Davetlileri oturtamayan, stat koridorlarına badana - boya yaptıramayan, bayan tuvaletlerine yer bulamayan ve bu yüzden "göz göre göre Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi'ne devam imkânından mahrum eden" bir yönetim?.. İşte "en büyük" üç kulübümüzden ikisinin "acıklı" durumu!... Büyük kulüplerimizi kimler "nasıl" yönetiyor, ortada değil mi?.. Milletimin, okuyucularımın, meslektaşlarımın mübarek Ramazan Bayramlarını kutlar, sağlık, mutluluk ve huzur dolu nice bayramlar dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.