"Geleceği" haberini okuduğumuz, duyduğumuzdan beri eleştiriyoruz, Skibbe'yi!.. Zira, "karizma" yok, "kariyer" zayıf notlarla dolu; kısacası, "Şampiyonlar Ligi'nde ilerlemeyi hedef almış" ve "ona göre yapılan önemli transferlerle geniş ve alternatifli bir kadroyu kavuşturulmuş", üstelik "şampiyon" bir Galatasaray'ı "başarıya götürecek" bir teknik adam "güvenini" vermedi, vermiyor!.. Adnan Polat'ın ve "onun gibi" düşünen, yazan, konuşanların "ucuz" bir polemikle "Efendim, 3 - 5 maçla bir teknik adam gönderilir mi" çizgisine oturtmak istedikleri bu tartışmanın "asıl oturtulması gereken" eksen; "üstteki paragraftaki çerçeve!.." "O çerçevede haksız olduklarını" bildikleri ve gördükleri içindir ki; hep "Daha yeni, sabredin, alışsın, kadro da ona alışsın" deyip duruyorlar!.. Onlara sorum şu: "Elinde böyle bir kadro olan" Skibbe'nin, "Şampiyonlar Ligi hedefini" daha en başta kaybedince, "yeni" yapı landırılan hedefe, yani "Saracoğlu Stadı'nda UEFA Kupası Finali oynama" hedefine Galatasaray'ı ulaştıracak bir hoca olduğuna inanan kaç kişi var, Türkiye'de, acaba?.. İşte mesele bu!.. Skibbe'ye itirazımız burada!.. Galatasaray kadrosundan "iki takım çıkar" ve ikisi de Türkiye Süper Ligi'nde şampiyonluğa oynar!.. "Eksiğimiz, sakatımız var" mazeretleri, Skibbe'cileri bile tatmin etmeyen futbolun, zaman zaman alınan kötü sonuçların, her maç değişen tertibin ve sistemin bahanesi olamaz!.. Eğer bir hocanın, Galatasaray'daki geleceği, "Falan maçın sonucuna bağlı" haber ve iddialarını hemen her gün spor sayfa ve yorumlarına taşıyorsa, "bu durum" yönetim kurulunun bazı üyesi tarafından paylaşılıyor, futbolcuların kafasında da soru işaretleri doğruyorsa, kimse gerçeği tersine çevirmesin; bu tablo bir hocayı başarıya götürmez!.. "Skibbe" tartışmaları hep sürecektir!.. Artıları!.. Skibbe'nin "yönetemediği" ortada!.. Dortmund da öyle olmuş, Bayern Leverkusen de öyle olmuş ve iki kulübün de yönetimleri Hoca'ya "Güle güle" demişler!.. Skibbe'nin "özel hayatında da yönetemediği" ortada!.. Ardı ardına "dört hanımla yaşamış", bazılarından çocukları da olmuş, üçüne "Güle güle" demiş, dördüncüsü "ilk eşinden boşanmasını" bekliyor!.. "Yönetemeyen" hocanın "hiç mi artısı" yok?.. Elbette var: "Lâf dinliyor, ders alıyor, hatasını anlıyor, düzeltiyor,!.." Feldkamp' da "bulunmayan" bir meziyet bu!.. Dik kafalı ve "dediğim dedikçi" değil!.. "Yıldız futbolcularla sıcak ve iyi ilişkiler kurmanın ve onları kaybetme yerine kazanmanın gereğini" anlamış bir hoca!.. Feldkamp'da bulunmayan bir meziyet daha!.. İşte, Skibbe'den "ümitli olduğum" taraf bu!.. "Galatasaray takımında işler iyi giderse", Skibbe "bu meziyetleri yüzünden" sezonu tamamlayabilir!.. "İyi gitmezse", yandı gülüm keten helva!.. Sakatlar mangasının sırrı!.. Bir takımda "sakatlar çoksa" ve de "biri iyileşirken, ikisi sakatlanıyorsa", akla hemen dört şey gelir: Bir; "o takımın sağlık ekibi, bu işi beceremiyordur!.." İki; "o takımın antrenmanları, hocaların antrenman şekil ve dozları" hemen mercek altına alınmalıdır!.. Üç; "o takımın futbolcularının özel hayatlarında hem de büyük falsolar vardır!.." Dört; "hakemler, o takımın futbolcularına sürekli yapılan sert hareketlere müsamaha göstermektedirler!.." Eğer Galatasaray'ın "bir takımı" sahada oynarken, "öteki takımı" sakatlar mangası hâlinde hastanelerde, kapalı salonlarda, özel idmanlarda ise, "yukarıdaki dört hususun" çok iyi analiz edilmesi gerekir!.. Ben "Galatasaray'ı her gün takip eden bir Galatasaray muhabiri olsaydım"; hemen "ilk iki hususun sakatlıklarda ne derece etkin olduğunu" öğrenir, anlar ve yazardım!.. "Üçüncü ve dördüncü" hususları öğrenmek, anlamak için "Galatasaray muhabiri olmaya gerek yok"; İstanbul'dan 600 kilometre uzakta olmak da "öğrenmeyi ve anlamayı" önlemez: "Galatasaraylı bazı futbolcuların özel hayatları" belli ki, falsolu; hem de çok falsolu!.. "Bu işlerin kurdu olan" Sergen, "bir şeyler söylüyorsa", o doğrudur ve "Galatasaray'da gece kuşları" vardır!.. "Bazı" hakemler de, "sadece" Galatasaraylı futbolculara değil, Fenerbahçe'nin de, Beşiktaş'ın da, Trabzonspor'un da, diğer takımların da "teknik" futbolcuklarına yapılan "çok sert" ve hatta "gaddarca" müdahalelere müsamaha göstermektedirler!.. "Teknik ve yıldız futbolcusu çok" Galatasaray Takımı'nın mesela Antalyaspor maçında başlına gelen budur!.. "Ne demek teknik futbolcu, yıldız futbolcu; hakemler ayrımcılık yapamaz" fetvalarıyla beslenen "bu" hakemler büyük yanlış içindeler!.. FIFA "teknik futbolcunun korunmasını" istiyor; zira "teknik futbolcuları sakatlayacak kadar sert müdahalelerle sindirmek ve puan almak isteyen" takımlar değildir tribünlere, ekran başına seyirci çeken!.. Emre Aşık'ı seyretmek için maça giden var mı; ama Alex'i seyretmek için giden çok var!.. Hakemler "Alex'leri, Emre Aşık'ların çok sert müdahalelerinden" korumalıdır!..