Soru; Misimoviç kime benzeyecek?..

Manchester Evening News gazetesine konuşan Manchester City'nin İtalyan hocası Roberto Mancini, "Jo, Adebayor ve Robinho'dan iyi futbolcu. Son iki aydır kalitesini bir kez daha ortaya koydu. O en iyilerden olduğu için tercih edildi" dedi. "Kim" bu "Manchester City'de leblebi gibi goller atan ve taraftarın sevgilisi hâline gelen" Jo; işte "o" Jo, "bizim" Jo; Galatasaray'dan "kuyruğuna teneke bağlanarak kovulan" Jo; "disiplinin 'İ'sini sağlayamadığı için" Barcelona'da kapının önüne konulan Rijkaard'ın "o hâle getirdiği" Jo!.. Bir Mancini'nin "iki aylık" Jo'suna bakmalı, bir de Rijkaard'ın "onca aylık" Jo'suna ve de "farkı fark etmeliyiz", dahası, Mancini, "dünya futbolunun en pahalı kadrolarından birinin başında otururken", Rijkaard'a, Avrupa'dan, değil "üst düzey", hatta "başaltı" kulüplerden bile neden teklif gelmediğini ve "böyle" bir Rijkaard'ın takımının, "teknik direktör" unvanı ile "sahaya 3-4 maçtır yeni çıkmaya başlayan" bir "çaylak" hocanın "adı sanı duyulmamış" ekibine elenerek Avrupa'ya veda edişinin "başlıca" sebebinin ne olduğunu "iyi anlamalıyız", artık!.. Örnek çok; bir Rijkaard'ın "bunca maçlık" Arda'sına, Servet'ine, Sabri'sine, Hakan Balta'sına bakın, bir de Hiddink'in "2-3 maçlık" Arda'sına, Servet'i'ne, Sabri'sine ve Hakan Balta'sına; ne kadar "fark var" ortada!.. Bu çocuklar, Rijkaard'ın oyuncuları olunca "suratları bin parça", Hiddink'in futbolcuları olunca "yüzlerinde mutluluk" okunuyor ve de bu durum sahadaki futbollarına da "elbette" yansıyor!.. Ya "oynadığı Avrupa'nın birçok önemli takımında liderlik yapan" Lorik Cana'nın Rijkaard'ın elinde "yedek oyuncu" sıradanlığına düşüvermesi ve "takımdaki havayı, hocalarının kendisine karşı tutumunu" eleştirerek, "Galatasaray'a gelmekle yanlış yapmışım" anlamına gelen sözler söylemeye başlamasına ne demeli?.. İşte bu "alışılmış ve yerleşik hâle gelen" görüntüler yüzünden diyorum ki; Galatasaraylılar fazla ümitlenmesinler. Rijkaard, kısa zamanda Misimoviç'i de, İnsua'yı da "futbolu unutmuş ve bezmiş futbolcular" yapabilir, "Jo'ya çevirebilir"; Elano'dan, Lorik Cana'dan beter edebilir, dahası hatta Arda gibi "mentorluk" bile edebilir!.. Zira, Rijkaard'da, "teknik adamlık"ın "teknik'i" var da, "hocalık'ın" zerresi yok; "futbolcunun morali, ruh durumu, duyguları, istek ve beklentileri, sevgi ve şefkate ihtiyacı, takımdaki arkadaşlık ilişkileri, saygı ve disiplin kalitesi" Hollandalı'nın umurunda değil!.. Tam bir "memur" zihniyeti ile, "Ben antrenmana çıkarım, maçta kenarda durur, işimi yaparım, sonra çeker evime gider, banka ekstreme bakarım, paramı yatmış mı, yatmamış mı?.. Gerisi beni hiç ilgilendirmez, koca koca adamlarla ben mi uğraşacağım?.. Kulüpten onca para alan Adnan Sezgin'in işi ne?.." düşüncesindeki bir "yarım" hoca ile karşı karşıyayız, 14 aydır!.. Üstelik onun hemen üstünde futbolcuların, futbolculardan da öte camianın, taraftarın"hiç sevmediği", Rijkaard başta teknik heyetin hiç hazzetmediği bir Adnan Sezgin var; vah Galatasaray Futbol Takımı'na, işte "böyle" bir ikilinin elinde esir!.. Dahası, "Adnan Sezgin'i vazgeçilmezi ilân eden" ve de "O giderse ben de giderim" anlamına gelen açıklamalar yapan başkan Adnan Polat, böyle "acı" bir tablo ortada iken, kalkıyor; "Sezon sonu takım hangi dereceyi alırsa alsın, Rijkaard'a iki yıllık yeni sözleşme teklif edeceğim" diyor, diyebiliyor!.. Ey Galatasaray yönetim kurulunun anlı ve de şanlı üyeleri, yapılan "bunca iyi işin", bir Başkan'ın "kör inadı" yüzünden "berbat edilmesine" daha ne kadar göz yumacak ve ses çıkarmayacaksınız?.. Kuzum sizler, "Adnan Polat - Adnan Sezgin ikilisi" için "şürekâ" ("Yandaş - Taraftar - Destekçi" anlamında - Türk Dil Kurumu Sözlüğü) mısınız, yoksa "Galatasaray Kulübü genel kurulu tarafından seçilmiş" yönetim kurulunun "hür iradeli" üyeleri mi; sizleri "müteselsilen ortak" bile görmediklerini ne zaman fark edeceksiniz?..