"Galatasaray'ın geleneklerinde birkaç maçla hoca göndermek yoktur!.." Lâfa bakın lafa!.. Demek ki, "Galatasaray'ın geleneklerinde, bir kasaba köftecisini 5 yıldızlı otelin şef ahcısı yapmak ve sonuna kadar ardında durmak var"; öyle mi?.. Demek ki, "Galatasaray'ın geleneklerinde 'Hatadan dönmek erdemdir' lâfı yok"; öyle mi?.. Demek ki, "Galatasaray geleneklerinde, Galatasaray tarihinin en pahalı kadrosuna sahip futbol takımında, beraber geçen 3 aya,oynanan onca özel maça, bir de 10 resmi maç eklenmesine rağmen, hâlâ her maça 'torba tertip, çorba taktik' arayışı ve buluşu ile çıkan, bir Yusuf'un ne olduğunu çözemeyen, bütün bir maç ona karşı saha içinde tedbir alamama acizliğini gösterip, seyreden, sözüm ona bir hocanın arkasında durmak inat ve ısrarı var"; öyle mi?.. Demek ki, "Galatasaray'ın geleneklerinde, elinde 'milli takıma çağrılan' Aydın gibi bir 'sağ orta - açık' varken, Arda'yı hiç istemediği yerde, sağda oynatmaya devam eden, Kewell olmadığı hâlde, onu 'asıl yerine, sola koyamayan', milli sol bek Hakan Balta'yı 'Arda'nın asıl yerinde oynatmak için özel gayret sarf eden' bir Hoca'yı, futboldan anlayanlar kahkahalarla gülerken, savunmaya devam etmek var"; öyle mi?.. Galatasaray futbolunda "başarı reçetesi" belli; yooo "bu reçete benim değil", hem de her gün "kulübün içinde olanların" konuştuğu bir reçete: 1 - Adnan Sezgin gidecek; futbolun bütün sorumluluğu Haldun Üstünel'e verilecek. 2 - "Yusuf'u bile çözemeyen" Skibbe - Ümit Davala ikilisi gönderilecek, 120 milyon dolarlık takımın yükünü sırtlayacak "karizması da, kariyeri de olan" bir Hoca getirilecek. 3 - Hakemlerle, taraftarlarla, rakip taraftarlarla, rakip oyuncularla, hatta kendi takım arkadaşları ile saha içi ilişkileri "Galatasaray'a hiç yakışmayacak bir şekil alan" ve "bu tutumları bütün ikazlara, yazılıp çizilenlere rağmen devam eden" Ümit Karan - Ayhan Akman - Sabri Sarıoğlu satılacak ve "öncelikle" bunlara kaptanlık verilmeyecek. 4 - "Bilinen" bazı futbolcuların "özel hayatları" devamlı denetlenecek ve "ikazlara rağmen, profesyonel bir futbolcu olduğunu unutmaya devam edenler" satılarak 'yerlerine' aynı ayarda futbolcular alınacak. "Bunları söyleyenler, tartışanlar" çok haklı; "Saracoğlu Stadı'nda final oynamak" hedefi, ancak "radikal tedbirler" ile gerçekleşebilir; "Galatasaray geleneklerinde" diye başlayan "bahanelerle" değil!.. "Böyle" giderse, Galatasaray UEFA Grubu'ndan bile çıkamayacaktır; çıkamaz!.. (Bu yazı, UEFA kuralarının çekilmesine 4 saat kala yazıldı; sözüm, kurada hangi takımlar çıkarsa çıkmış olsun, geçerlidir!..) Adnan Polat, "Galatasaray futbol takımı, Fenerbahçe futbol takımının durumuna düşmeden" gerekli tedbirleri almak zorundadır!.. Aziz Yıldırım'ın "kulübü padişah gibi yönetme" kaprisinin ve "Ben" inadının sarı-lacivertli ekibi ne duruma düşürdüğü ortada!.. "Yanlışları, hataları yazdıkça", Fenerbahçeli birçok okuyucumuz "yıldırımlar yağdırdı!.." Tıpkı "yanlışları, hataları yazdığımızda", Galatasaraylı "birçok" okuyucumuzun yaptığı gibi!.. Galatasaray'ın da, Fenerbahçe'nin de, Beşiktaş'ın da "içinde bulunduğu durum", ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyuyor; keşke bizler mahcûp olsaydık da, 3 Büyük takımımız "büyük takım gibi" olabilseydi!.. Kayserispor, "7 eksikle geldiği" İstanbul'da Fenerbahçe'yi perişan ediyor, "Ligde 5 maçta 2 gol atabilmiş" Anadolu ekibi, "büyük" rakibine bir maçta 4 atıyor; Fenerbahçe'nin ve Galatasaray'ın hocalarıyla, onların ve tabii "asıl" başkanların "medyadaki hınk deyicileri" hâlâ "sakat var, eksik var" mazeretinin arkasına saklanmak için ellerinden geleni ardına koymuyorlar; hadi canım siz de!..