Babamız Fuat Uluç'un yaşadığı sürece, beyinlerimize adeta çaktığı ve ömrümüz boyunca "hayat felsefemizin temel direkleri olan" ve hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadığımız "Fuat Uluç ilkeleri"nin en başta gelenlerinden biri idi; "Soy adına lâyık olmak!." "Bu ilkeyi zedeleyecek" bir hareket, bir tavır, bir hata, bir yanlış yaptığımızda, "ilke mekanizması işler" ve "kardeşler uyarısı" başlar; ta ki yanlış, hata, tavır, hareket düzelene kadar!.. "Bu ilkelere" soy adı "Uluç" olan herkes ama herkes uymak zorundadır; kardeşler, gelinler, çocuklar, torunlar!.. Okuyucularım bilirler, "kendinden çokça söz eden" bir gazeteci değilim; öyleyse "bunları" neden yazdım? Soyadı "Dürüst" olan bir kişi ile "sütunumda sohbet etmek için!." Ben, bugüne kadar Ali Dürüst ile "telefonda dahi konuşmadım", karşı karşıya gelip bir "merhaba" bile demedim!. Amma... Galatasaray'daki çizgisini, yöneticilikteki çapını, bir spor yazarı, bir gazeteci, bir Galatasaraylı olarak "ilgi ile" izledim. Dürüst Ailesi'nin "Galatasaray için", Galatasaray'ın "Dürüst ailesi için" neler ifade ettiğini de biliyorum, "bilmediklerimi" de hissedebiliyorum!. İçinde bulunduğu yönetimleri "en ağır şekilde eleştirdiğim zamanlarda" Ali Dürüst'ü "ayrı tutmaya çalıştığımı ve tuttuğumu" hem okuyucularım, hem de bizzat Ali Dürüst iyi bilir!. Ben onu Faruk Süren'in başkanlığı döneminde aldığı görevlerden beri, "geleceğin başkanı" olarak gördüm ve birkaç defa da "bu görüşümü" yazdım!. Ne var ki, Ali Dürüst, Özhan Canaydın yönetimine girdiğinden beri "değişmeye başladı!." En azından ben öyle görüyorum!. Bilmem ki bunda "başkanlık dönemine yaklaşmayı hissetmesinin rolü ve payı" var mı? Varsa, "iyiye alâmet değil!." Zira "değişim" pozitif yönde değil, negatif yönde!.. O sempatik, güler yüzlü, spor yazarlarına, gazetecilere, yorumculara "sıcak yaklaşan" Ali Dürüst gitti, yerine vücut dili "buz gibi" olan bir kişi geldi. "Öz eleştiri yapmadan" işin kolayına kaçıp hemen medyayı suçlayan, "gerçekleri söylememek için" tıpkı "Başkan'ı gibi" birkaç "klişe cümleyi tekrarlayan" bir yönetici.. Medya mensuplarına karşı zaman zaman uygulanan ve "ceza mahiyetinde olan" katı kararlara sesini çıkarmayan ve "bu uygulamaların" Galatasaray'ın da, yönetimin de, Fatih Terim'in de, futbol takımının da aleyhine işleyeceğini anlayamayan bir yönetici... Keşke, "ben yanılıyor olsaydım"; ama Faruk Süren - Mehmet Cansun ikilisinin, Galatasaray'ın "son 15 yılın en bunalımlı dönemini yaşadığı bir sırada" yaptıkları zamansız, anlamsız ve haksız çıkışlarına "sesini sedasını çıkarmaması" ve bu ikilinin "yaklaşan genel kurulda Özhan Canaydın'ın yerine Ali Dürüst'ün aday olması için ona destek verecekler ve kulise bile başladılar" haberlerine "sessiz kalması" ne kadar haklı olduğumu ortaya koydu!. Ben, Ali Dürüst'ten, Süren - Cansun ikilisine "onların üslûbu ile cevap vermelerini" zaten beklemez ve istemezdim. Medya önünde "tartışmaya ve kavgaya girmesinin de doğru olmayacağını" biliyorum. Amma... Çıkıp demeliydi ki; "Bu yaptığınız yanlıştır, bunların konuşulacağı yer gazete sayfaları, TV ekranları değildir!." Çıkıp demeliydi ki; "Özhan Canaydın aday olduğu sürece ben aday olmam. Bu haberler yalandır." Çıkıp demeliydi ki; "Faruk Süren ve Mehmet Cansun benim adıma konuşamazlar. Başkan Canaydın'a kırgınsam, kongrede aday olmayacaksam bunu çıkıp ben söylerim, onlara ne oluyor?" Günlerdir gazetelere, TV'lere bakıyorum; Ali Dürüst'ten "tık" yok!.. Demek ki, "haberler doğru" ve de Süren - Cansun ikilisinin söyledikleri doğru!.. Peki, eğer durum "böyleyse"; Ali Dürüst ne yapmalı? "Soy adına lâyık olduğunu" göstermeli!.. Çıkıp demeli ki; "Evet Başkan Canaydın'a kırgınım. Bir daha onun yönetimine girmem. Genel Kurulda da aday olacağım!." "Dürüst" soy adına yakışan nedir; "bu soy adını taşıyan" insanların "dürüst ve açık olması", kapalı kapılar ardında "kafalarında bin bir tilki dolaşan" Süren'lerin, Cansun'ların senaryolarının baş rolüne soyunmamasıdır!. Bilmem haksız mıyım? Bu arada bir de notum var; dünkü Sabah Gazetesi'nde sevgili kardeşim Hıncal Uluç'un "Süren ve Cansun ihraç edilmeli" başlıklı "nefis" yazısına da "izin verirse" imzamı atmak isterim!.. Bu yazıyı bütün Galatasaraylılar okumalı!.. Tabii, "kimlerle yola çıktığını ya da çıkacağını anlaması için" Ali Dürüst de okumalı, hem de birkaç defa!..