Spor basını!..

A -
A +

TSYD'nin bu seneki eğitim semineri, doğrusu ya "gala yemeğinde" Adana grubumuzun "inanılmaz şovu ile" öylesine renklendi ki, insan bulmakta zorlanıyor; "onun gerisinde neler vardı?" Yoo... Yöneticilerimiz alınmasın; bu cümle, hem "Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek", hem de yazıya "biraz keyif, biraz şaka katarak başlamak" içindi!. Herkes bilmelidir ki.... Antalya'da Topkapı Otel'inde yapılan TSYD Semineri'nde, Türk sporu için de, mesleğimiz için de "çok önemli" şeyler vardı; konular vardı, örnekler, dersler vardı, tartışmalar, mesajlar vardı!.. Ve "asıl" önemlisi, "gerçek" bir spor basını için, beraberinde günlerce "yorumlanacak" manşetlik haberler vardı!.. Spordan sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in hazırlatmakta olduğu "Spor Konfederasyonu Kanun Tasarısı"ndan tutun da, Basketbol Federasyonu'nun "özerklik" atılımından, "basketbol kulüpleri organizasyonu"na kadar!.. Günlerdir, TV'lerde zaplıyorum, spor sayfalarımıza bakıyorum; "bir-iki görüntü, haber, yorum ve röportaj dışında" dişe dokunur bir şey yok!.. Olan ne? Yüzüncü defa "Fenerbahçe - Galatasaray için" hayali "ocak transferi" haberleri, beş yüzüncü defa "Lucescu-Terim" ya da "Serdar Bilgili - Özhan Canaydın - AzizYıldırım" röportajları, bininci defa Ortegalı, Hasan Şaşlı tekrarlar!.. Bu kafa ve bu bu zihniyetle gidersek, okuyucular, yakında "sertifikalı, kuponlu satışların yanında verdiğimiz" bedava, evet "bedava" gazeteleri de almazlarsa şaşmayalım!. "Kimliğimiz ve yarınlarımız" oturumunda, keşke "dağdan gelip de bağcıyı kovmaya çalışanlar" da olsaydı!.. "Kendilerine olan" öfkenin, hiddetin, kırgınlığın, kızgınlığın şiddetini görür, hiç olmazsa "bundan sonrası" için, daha "dikkatli, saygılı, seviyeli" olmaya gayret ederlerdi!.. Spor yazarlarının, "spor yazarı olmayıp" da, kendi kendilerine "spor yazarıyım" diye gelin güveyi olanlara karşı nasıl bir "meslek nefreti" duyduğunu anlarlardı!.. Spor yazarlarının, "onlara" bu kimliği kullandıran, "bu kimliği kullanmalarına karşı çıkmayan" spor müdürlerine ve sorumlularına karşı "kızgınlık ve kırgınlıklarını", seminere katılan "spor müdürleri" gördüler ve yaşadılar!.. Anladılar ki; "patron böyle istiyor" palavralarına herkesin karnı tok!.. Patron "gazeteci olmayan birinin spor sayfasında yazı yazmasını ya da TV ekranında yorum yapmasını isteyebilir" ama hiçbir patron "onun adının önüne ya da altına 'spor yazarı' kimliğini koyun" talimatını vermez!.. "Böyle bir talimat veren" patron yoktur!.. "Bunu yapanlar" ya da "bu kimliğin kullanılmasına göz yumanlar", maalesef "kendileri de spor yazarı olan ve TSYD üyesi olan" spor müdürleridir!.. Sonuç; "kimliğimiz, mesleğimiz ve yarınlarımız" ile ilgili bu "hastalıklı ve çarpık düzenin değişmesi için" yapılan mücadelenin yeterli olmadığı, yönetimlere, spor yazarlarının tümüne ve bu arada "köşe sahibi olan" spor yazarı - gazetecilere "büyük görevler düştüğü" görüşünde birleşildi ve "eylem zamanının geldiğinin" de altı çizildi!.. Oturumda, "spor yazarları için" son haftalarda ortaya atılan "kulüplerden, yöneticilerden maddi menfaat temin ediyorlar" şeklindeki çirkin iddialar da tartışıldı!.. Basın Konseyi'nin soruşturma açtığı öğrenildi ve bu arada "TSYD Yönetiminin de soruşturma açması gerektiği" üzerinde duruldu!.. Derneğin, bu konuda "pasif kalamayacağı" görüşü ağırlık kazandı!!.. "Ya iddialar doğrudur; gereği yapılır ya da iddialar, iftiradır; mesleğimiz ve meslektaşlarımız temize çıkar" denildi!.. Kanımca, "güzel ve keyifli" bir seminere imza atan Onur Belge yönetimi, göreve geldiğinden bu yana "en önemli sınavını" bu konuda verecektir!.. Bekliyoruz!.. NOT: Milletimin, okuyucularımın, spor ve basın camiasının yeni yılını kutlar, mutluluk, sağlık ve huzur dolu bir yıl geçirmelerini dilerim. ocaluluc@beko.net

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.