Balkan Şampiyonası yapılıyor, Türk sporcular yığınla altın / gümüş / bronz madalya kazanıyorlar; şampiyon oluyorlar.
TRT'nin "Spor programında" bu haber veriliyor; ama "madalya alan" sporcularımızın bir tanesinin bile adı yok, haberde!..
Yaşasın futbol üzerine "palavralarla doldurulan" spor programlarımız; "başka sporlar, alınan madalyalar kimi ilgilendirir ki?.."
Bugün, "çok farklı" ama, yakından biliyorum, milyonlarca olmasa da, on binlerce, belki de yüz binlerce sporseveri ilgilendiren, onları "benim gibi" saatlerce TV ekranlarına bağlayan bir spor branşı ile ilgili bir konuyu yazacağım.
Futbolun, basketbolun, hatta atletizmin, güreşin, boksun, tenisin dışındaki "bazı sporlara meraklı Türk insanını ilgilendiren" bir konu bu.
Eskiden kızar ve öfkelenirdim, ama şimdi kahkahalarla gülüyorum; Bisiklette, uluslararası arenada, "büyük turlar öncesi" bir günlük "klasik yarışmalar" ve de "küçük turlar" ile sezon açıldı; dahası, sezonla beraber "Fan kulüpçüler" de, Eurosport ekranlarında sezonu açtı; gülmem, onların anlatışlarına, yorumlarına!..
"Fan kulüpçüler de kimler" demeyin; "Alberto Contador Fan Kulüpçüleri gibi", Eurosport ekranında "bisikleti anlatan" arkadaşlarımız!..
Daha, 5 etaplık Andalusia (İspanya - Endülüs" Turu'nda, "fan kulüpçülük" gene başladı!..
Evet, bizleri, yani bisiklet severleri saatlerce ekran başına bağlıyorlar, güzel şeyler anlatıyorlar, bilgiler veriyorlar, ama, "şu Contador tutkuları yüzünden" de, bir çuval inciri berbat ediyorlar!..
Senelerdir, "öyle" yapıyorlar, kaç defa yazıp çizdik, zannettik ki, "taraflılığın bu derecesinden vazgeçecekler"; ne gezer, işte "gene" bisiklet sezonunu "Cantador Fan Kulüp üyeleriymişçesine açtılar!.."
Andalusia Turu'nun 3'üncü tırmanış etabında, "Contador destanları anlatmaya başlayanları" ve turun galibini ilân ediverenleri, 4'üncü etaptaki "dayanılmaz ve kendisine turu kazandıran atağı" ile Christ Froome, "fena hâlde" mahcup etti; Contador ile arasındaki 27 saniyelik farkı kapatıp, genel klasmanda 2 saniye öne geçerek, turun galibi oluverdi!..
3'üncü etapta bitime 7.5 kilometre kala "solo atak yapan" Contador'un yanında tek domestiği kalmamışken, "Contador'un takımı Tinkoff - Saxo'ya da övgüler yağdıran" sevgili anlatıcılarımız, 5 etabın sonunda genel klasmanda "Tinkoff - Saxo'nun, turda Froome'un ardından ikinci olan Contador'un dışında ilk 20'ye bile İvan Basso dahil, hiçbir bisikletçisini sokamamasının analizini" yaptılar mı acaba?..
Dahası, Froome'un takımı Sky'ın, ilk 10'da turun galibi Froome'la beraber 4 bisikletçi (Mikel Niebe 4'üncü, Peter Kennaugh 6'ncı, Kanstantsin Siutsu 8'inci) ile yer alması karşısında, neden "iki takım arasındaki farkı" yorumlamadılar, anlatmadılar?..
Bakınız, sevgili arkadaşlarım, "bu taraflılığı bırakınız", dahası, "etaplarda, baştan sona fan kulüpçü ve bilgi envantercisi gibi" davranmayınız, biraz "gazeteci" gibi olaya bakınız. Anlatırken, yorum yaparken, en başta, sonra da makul fasılalarla "takım ve mayolardaki klasmandan bilgi veriniz" ki, ekranda yarışı izleyenler, "takımların ve bisikletçilerin arasındaki etap ve genel klasman rekabetini takip edebilsinler", böylece "hem takım ve hem de ferdi taktikleri analiz etme şansını" elde etsinler!..
Bunu yaparsanız, zaman zaman "Neden falan ekip Contador'a yardım etmiyor" anlamına gelen "saçma sapan" yorumları yapmazsınız; zira, "O takımın, Contador'a yardımı (!) düşünmekten önce, takımlar klasmanında en üst sıralara tırmanma hedefinin olduğunu" hatırlarsınız!..
"Fan Kulüpçülük" yakıştırmam, sadece "bisiklet anlatan" arkadaşlarımıza değil; bir de "Snooker da var, bu tutku", Mark Selby için; nedense yıllardır,"Snooker'in Contador'u itibarı görüyor", Eurosport ekranlarında!..
Benim tahminim?..
Sokakta kimle karşılaşsam bana soruyor; "Pazar günkü derbiyi kim kazanır?.."
Dudak bükerek ben soruyorum; "Hangi derbiyi!.."
"İroniyi fark etmeden yineliyorlar; "Fenerbahçe - Galatasaray..."
Gülüyorum; "Ben kahin miyim?..
"İlle de bir tahmin" diye ısrar edenler de var, onlara da cevabım, "Fenerlilere göre Fenerbahçe, Galatasaraylılara göre Galatasaray kazanır, Beşiktaşlılara göre ise maç berabere biter, benden tahmin yok; üç taraf da kendine göre haklı" oluyor, bu tahmine ben de bir tahmin ekleyeyim; "Tribünler dolacak!.."
Cezaya bakın!..
10 yılda 1000 güne yakın ceza alan, yani "başkanlık sürecinin son 10 yılının dörtte birini cezalı geçiren" Aziz Yıldırım'a Futbol Disiplin Kurulu bir "60 gün ceza daha verdi" ve Aziz Yıldırım, o kararın çıktığı günün gecesi, Fenerbahçe - Galatasaray kadınlar basketbol maçını salonun protokol tribününde izledi!..
Artık "Bu cezalara kargalar bile gülüyor"; ey en büyüğünden, en küçüğüne kadar bütün sorumlular; hiç mi evinizin karşısındaki ağaçlarda karga görmüyorsunuz?..
Primin anlattığı!..
Derbi maçı için gazetelerde iki haber; "Fenerbahçe'de kural bozuldu; Galatasaray maçı için özel prim verilecek" ve de "Galatasaray'da özel prim yok!.."
Galatasaray'ın ki anlaşılıyor; "Kasada para yok" da ondan!..
Ya Fenerbahçe'de ne oluyor; kimseler duymasın; "Azizsilin'in artık kıymeti harbiyesi kalmadı!.."