Spor ve Dünya Kupası!..

A -
A +

Yıllar yılı seyrettiğim "en kötü" Hollanda "final oynayacak", hem de "Bank Asya kalitesinde futbol oynanan bir maçta, azı dişleri sökülmüş, pardon en iyi oyuncularından mahrum Uruguay'ı zar zor ve bana göre 'ofsayt' bir golü de skoruna yazdırarak yenebilecek" ve bizler "Dünya Kupası'nda oynanan futbolun kalitesini eleştirdiğimiz için", eleştirileceğiz hem de "alay bile edilerek", öyle mi?.. Bakınız, "spor" denince, "sadece futbolu anlayan", futbolla yatıp futbolla kalkan, "kendi görüşlerine karşı bir görüş ortaya konulduğunda", saygı ve terbiye sınırlarını parça parça ederek, "fikre fikirle karşılık vermek" yerine "aşağılamak için" kelime ve cümle kurma yarışına giren meslektaşlarım, siz ne derseniz deyin, ne yazarsanız yazın, bu Dünya Şampiyonası "futbol adına" sadece ve sadece "bir gram bal için bir kilo keçi boynuzu çiğnemek" oldu; o kadar!.. Böyle olunca da, ne "Oh be" diyebileceğimiz bir takım ve ne de "Vay be" diyeceğimiz bir futbolcu çıktı ortaya!.. Bakınız, sevgili meslektaşlarım, "bu Dünya Kupası döneminde" sporda neler oldu ve oluyor; TV başında sadece "3'ünü seyredebildiğim için", onları "örnek" göstermekle yetineceğim!.. Los Angeles Lakers'ı "NBA'de gene şampiyon yapan" Boston Celtics maçlarından "sadece bir tanesini" seyrettiniz mi?.. Kobe Bryant'ı 4 -3 kazanılan final serisinin "en kötü basketbolunu oynadığı" son maçta bile, bir "efsane" yıldız olarak, "neleri yaptığını, yapabildiğini" gördünüz mü?.. Ya Wimbledon Tenis Turnuvası'nda "favori" Serena Williams ile Rafael Nadal'ın kupaya uzanıştaki "istikrarlı, kararlı ve güven veren" oyunlarını seyrederken, "sporun güzelinin ne olduğunu yudum yudum içerek" yaşadınız mı?.. Federer başta "günümüzün en büyük tenisçilerinin birer ikişer elendiği" turnuvada bu iki büyük tenisçinin karşısına finalde çıkmayı başarmış Vera Zvonareva'nın ve Tomas Berdych'in döktükleri teri alkışladınız mı?.. Ya da, "Dünyanın en zor mücadelelerinden biri olan" Fransa Bisiklet Turu'nun Rotterdam'daki prologunda "efsane" Fabian Cansellera'nın zaferini, ertesi gün birinci etapta "yağmurun üst üste getirdiği" ve "sprinterlerin çoğunun dakikalarca geride kalmalarına yol açan" kazaların sonunda "yılların kurdu" 36 yaşındaki Alessandro Petacchi'nin Brüksel'de finişi "güle oynaya" ve zaferle geçişini seyrettiniz mi?.. Ya ikinci etapta, başta Lance Armstrong ve özellikle Andy Schleck gibi favorilerin yaralanmalarına yol açan kazalar devam edince, "yol güzergâhındaki güvensizliğin" bisikletçiler tarafından "nasıl" protesto edildiğini; ya Cansellera'nın "sarı mayoyu kaybetme" pahasına bu protestoya "nasıl" önderlik ettiğini?.. Ve de aynı Cansellera'nın "kaza geçiren ve dakikalarca geride kalan" Andy Schleck'in gruba yetişmesini sağlamada gösterdiği fair play liderliğini ve Armstrong başta, turun diğer favorilerinin "bu fırsattan yararlanmayarak" Andy Schleck'i nasıl beklediklerini gördünüz mü?.. Bu "asil" tavra karşı, Dünya Futbol Şampiyonası'nda "rakiplerine kart gördürebilmek için" başta bizim "maskara" Keita'mız olmak üzere pek çok "ünlü" futbolcunun ne roller yaptığını da düşündünüz mü?.. Ve "bu toplu fair play dayanışmasının ardından", startla beraber kaçıp giden Sylvain Chavanel'in "kazandığı etapla beraber" bunca yılda ilk defa "sarı mayoyu giyerken" döktüğü göz yaşlarını seyrettiniz mi?.. Aynı Chavanel'in "kaldırım taşlı" bir çok geçişi olan üçüncü etapta yaşadığı şansızlıklara, kaç defa bisiklet değiştirerek, sarı mayoyu ancak "bir gün" muhafaza edebilmenin çaresizliğine isyan edişine, dahası Andy'nin ağabeyi ve turdaki en büyük destekçisi Frank Schleck'in talihsiz bir düşüşle köprücük kemiğini kırıp tura erken vedasının kardeşine ve takımına vurduğu darbenin üzüntüsüne ortak oldunuz mu?.. "En korktuğu bu etapta", turun en büyük favorisi olan Alberto Contador'un, toplu kazalardan birinde ve toz bulutları arasında kaybolan Armstrong'u geride bırakışındaki azmi, ama son metrelerde takımdaşı Vinokurov'un yaptığı ihanete gösterdiği çok haklı tepkiyi yaşadınız mı?.. "Son turum" diyerek gelen Armstrong'un ise "prolog hariç" ilk üç etapta şansızlıklarla boğuştuğunu ve kurduğu yeni takımın kendisine desteğinin nerede ise "sıfır" mertebesinde olduğunu görerek üzüldünüz mü?.. Bu son turuna, Armstrong'un, "doping yaptığı" gerekçesiyle "2006 Fransa Turu Şampiyonluğu elinden alınan" Floyd Landis'in ortaya attığı "Doping yaptı ve genç bisikletçilere yaptırdı" iddiasının tartışmaları altında gelmesine rağmen, azminden, güveninden pek bir şey kaybetmediğini ve gene de Contador ve Andy Schleck ile beraber "turun üç favorisinden biri olarak" sonuna kadar mücadeleye devam edeceğini görme fırsatını bulabildiniz mi?.. İşte "bunların hepsini değil" sadece "birini bile" seyredip, görebilse idiniz, "sporun ne olup, ne olmadığını", dahası "kalitenin ne olup, ne olmadığını" çok daha iyi anlar ve "Dünya Kupası'ndaki futbolu eleştiren" bizleri aşağılamaya kalkmazdınız!.. Ne diyeyim, "bizler sporun yazarları olmaya ve kalmaya gayret ediyoruz", ya sizler?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.