Öncelikle Galatasaray'a bu gece Real Madrid önünde, yarın gece de Fenerbahçe'ye Lazio önünde "başarılar" dilerim!..
Türk Futbolu, Türk Sporu adına "böylesine yüz akı bir süreci yaşadığımız" iki güne girerken, benim yazım, ne yazık ki, Türk Sporu, Türk Basketbolu adına "yüz karası" bir konuda olacak; "sebep olanlar" utansın!..
Galatasaray - Karşıyaka basketbol maçı öncesinde çıkan olaylar ve salonu dolduran "binlerce Galatasaray seyircisinin, bir avuç Karşıyakalı seyirciye gösterdiği (Ne erkeklik ama) hiddet ve şiddetin sonunda akan kan, ağırıyla, hafifiyle onca yaralı" ve "seyircisiz olarak 2.5 saat sonra başlayabilen" bir karşılaşma için aslında "yüz karası" sözü de çok hafif ama, ne yapayım ki, aile terbiyem ve gazetecilik ilkelerine bağlılığım daha ötesine izin vermiyor!..
"Sebep olanlar utansın" dedim, ama ne yazık ki ve yıllar yılı görüyoruz ki, "utanmıyorlar", dahası, o kadar pişkinler ki, adeta "olaylara yeşil ışık yakıyorlar!.."
Kimler mi, "spor suçlarında eyyamın zirve yaptırıldığı" talimatların ve uygulamaların sahibi "eyyamcılığın kralı" federasyonlar, "mavi boncukçu" disiplin ve tahkim kurulları, "nalıncı keseri kullanan" ve bu keserlerle sporu, spor ahlâkını katleden kulüp yöneticileri ve nihayet "maşalar", yani "azgın" taraftarlar, "korkan, sinen", dahası "atılması gereken manşetleri" masalarının gözünde bırakıp, "olayları küçültmeye, hatta yok saymaya çalışan" bir spor medyası!..
Her nasılsa iki-üç "spor ve fair play sevdalısı" spor müdürü ve de üç-beş yazar - çizer olmasa, TV'ler maçları naklen vermese, "utanç verici olayları, acı gerçekleri bile öğrenemeyeceğiz, göremeyeceğiz!.."
"Galatasaray Basketbolu eline verilmiş olan" yönetici Murat Özyer'in, yüzü bile kızarmadan söylediği söze bakın:
"İstenmeyen olaylar oldu ama olayların başlangıç noktası burası değil."
Bu sözlerden daha da acısı, "neyi kastettiği", bir gün sonra Galatasaray Kulübü'nün resmi açıklamasında "yüz karası olayların mazereti" olarak anlatılması oldu; "İzmir'de aylar önce oynanan Karşıyaka - Galatasaray maçındaki olaylarla ilgili" bir yığın lâf!..
Diyelim ki, "bu lâfların hepsi doğru", ama "bunlar" İstanbul'da binlerce Galatasaray taraftarının, "bir avuç Karşıyakalının üzerine sefer etmesinin" sebebi ve mazereti olabilir mi?..
"Bu kafadaki" yöneticilerle, sporumuz nereye kadar gider?..
Galatasaray taraftarı, "orman kanununu işletip", tam bir "kanlı ihkak-ı hak uygulaması" yapabilir mi?..
Bıraktım, futbolu, şunu, bunu, Galatasaray taraftarlarının "basketbolda" ilk olayı mıdır ki bu, "Efendim İzmir'deki maçta Karşıyakalılar neler yapmıştı, seyircimiz tahrik oldu" şeklindeki saçmalığı, tahrik, mazeret ve bahane olarak kabul edebilelim?..
Elbette ki, "yıllardır" benzer olaylarda, "hükmen mağlubiyet kararlarının verilebilmesini ve de 4-6 maç seyircisiz oynama cezasına hükmolunmasını sağlayacak" talimat maddelerini, o "eyyam dolu talimatlara koyamayan", dahası "ameliyat edilmesi gereken" kanserli yarayı, "pansumanlarla geçiştirmeyi görev addeden" Federasyonlar olduğu sürece, bu "spor cinayetleri" bitmez ve "Murat Özyer kafalılar" da yöneticilik yapmaya devam eder!..
Durmadan "Avrupa'nın 10 büyük kulübünden biri olacağız" diyen Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'a da bir çift lâfım var; sadece "parayla, binayla, sahayla, takımla büyük olunmaz", ondan önce "spor ahlakı ve nizamı ile" büyük olunur; spora, rakibe, dahası öncelikle kendi markana, renklerine, adına, tarihine lâyık olacak bir spor zihniyetine sahip yöneticilerin, hocaların, sporcuların ve taraftarlarınla "büyük" olunur!..
Nerede onlar?..
Özür dilerim, bir tane var; maçta "yüz karası bir olaya imza atan" taraftarlara "Türk sporuna bu anarşiyi sokanlar ve tüm yasalara rağmen, buna göz yumanlar, sporumuzun en büyük düşmanlarıdır" diye haykıran koç Ergin Ataman!..
Onun da alnından öperim!..