Sporumuzda yeni bir çığır açan Federasyon!..

A -
A +

Komedi mi, dram mı, melodram mı, trajedi mi, ciddi mi, mizah mı, şaşkınlık mı, pişkinlik mi; ne derseniz diyebilirsiniz; burası Türkiye ve "bunlar" oluyor!.. Yeni Asır'da "Garip ama gerçek" başlıklı bir spor bir haberi; "Motosiklet Federasyonu Türkiye Şampiyonası'nın 5-6 Mart'ta Yunanistan'da organize edileceğini açıkladı." Haberi okuyorsunuz, bakın nasıl açıklamış Federasyon Başkanı Bekir Yunus Uçar, sporumuzda yeni bir çığır açacak olan kararı; "İstanbul Park'ta 4 olmak üzere toplam 6 yarışma yapacağız. Bunların ilkini Yunanistan'da gerçekleştireceğiz. Sezon açılışımız da Yunanistan'da olacak. Diğer yarışı ise Bulgaristan'da Pleven'de düzenleyeceğiz. Çünkü, Formula 1 Türkiye Grand Prix hazırlıkları nedeniyle İstanbul Park'ı ilk yarışlarımızda kullanamayacağız. Bu nedenle Yunanistan'a gitmek zorunda kaldık. Bunu dostluk adı altında gerçekleştirmek istiyoruz. Yunanistan federasyon başkanına da söyledim. Yunan sporcuların da katılmasının güzel olacağını ilettim. Sporcularımız yurtdışı yarışma ve seyahat tecrübesi kazanmış olacaklar." Vay canına sevgili okurlarım, vay canına!.. Öncelikle "bu inanılmaz ve müthiş kararlarından dolayı", sayın Federasyon Başkanı'nı ve federasyonun değerli üyelerini kutluyorum; hemen sonra da bir sitemimi iletmek istiyorum; bence Türkiye Şampiyonası'nın ilk ayağını, Yunanistan'ın Serres kenti yerine Fransa'nın mesela Paris kentine, ikinci ayağını da Bulgaristan'ın Pleven kenti yerine İtalya'nın mesela Roma kentine taşısaydınız daha iyi olmaz mıydı; sporcularımızın yurtdışı yarışma ve seyahat tecrübesi çok daha fazla artmaz mıydı?.. Bitmedi; doğrusu ya, federasyonumuzun bu kararı ile gururlanmamız ve övünmemiz de gerekmiyor mu; yıllar yılı hemen hemen hep aynı ayın aynı haftalarında "İstanbul Park Pisti'nde yapılan" ve Dünya'nın en fazla ilgi gören yarışmalarından biri olan Formula 1'in programı bu sezon da kesin ve belli iken, kendi yıllık programına, "bu günlerde o pistin dolu olup olmayacağına bile bakmadan" Türkiye Şampiyonası'nın iki ayağını birden koyan ve de yarışmalara 5-10 gün kala, "o pist dolu" gerekçesiyle, ülkesinin şampiyonasının bir ayağını komşu bir ülkeye, ikinci ayağını başka bir komşu ülkeye kaydıracak "cin gibi" bir plânlamayı yapan bir "emsalsiz" Federasyon bilmem ki, Dünya'nın başka bir ülkesinde var mı dır?.. 100'e yakın sporcusuyla, onca hakemiyle, onca yöneticisiyle, "Yunanistan ve Bulgaristan seferlerini yapacak olan" federasyonumuza, Spor'dan Sorumlu Devlet bakanımızın ve de Gençlik ve Spor Genel Müdürümün ödül vermeleri gerektiğini de hatırlatmak isterim; bu tablo bütün federasyonlarımıza örnek olmalı ve bütün spor branşlarında Türkiye Şampiyonaları, bundan böyle yurt dışında yapılmalıdır; sporcularımız yurtdışı uyumunu, yarışma ve seyahat tecrübesini başka nasıl kazanabilir ki?.. Bütün bunlar "mizah olarak" iyi de, bilmem ki, "Türkiye'nin 'Bugüne kadar o pist orada dururken ve de Formula 1'in hazırlıkları da o pistte yapılırken, Türkiye Motosiklet Şampiyonası Türkiye'de nasıl yapılıyor ve de yurt dışına taşınmıyordu' sorusunu sorup, cevabını aramayacak kadar 'saflarla dolu' olduğunu düşünen" bir Federasyon ile karşı karşıya kalmamız ne anlama geliyor?.. "Saflara nasıl olsa yuttururum" diyen bir federasyona "gereken dersi" verdikleri için, Yeni Asır spor servisindeki arkadaşlarımı da kutluyorum!.. Farkı fark edemeyenler!.. "Üç yıldır hovardaca etrafa saçılan futbolcu ve teknik adam paralarından doğan vergi borcunu indirmek için, sık sık tekrarlamaya başladığı 'dostluk' masallarının arasında, Fenerbahçe Başkanı'nın zaman zaman Galatasaray için söylediği zehir zemberek sözlere dahi sesini sedasını çıkarmadığı ve de kankalık pozisyonunu muhafaza ettiği anlamına gelen" bir açıklama da yapan bir başkan var karşımızda!.. Şimdi, "İmza toplamak, seçimli genel kurul istemek Galatasaray'ın başkanlık makamını erozyona uğratır" diyenlere soruyorum; "tüzüğün verdiği bir hakkı kullanmak" mı Galatasaray başkanlık makamını daha çok erozyona uğratır, yoksa "böyle davranan" ve o koltukta oturmaya devam eden bir başkan mı?.. Dayanışma!.. Aziz Yıldırım konuşuyor: "İki ay önceki Sivas maçında yaşanan bir olayı gündeme getirip, soyunma odası bastığımı söylüyorlar. Bu konu sık sık gündeme getiriliyor. Evet, o maçta soyunma odası koridorlarında hakeme rastladım ve tepkimi koydum. Herkes çok iyi biliyor ki, o koridorlardan Fenerbahçe takımının soyunma odasına gidiliyor. Herkes oradan geçiyor. Ben soyunma odası falan basmadım. O gün yaşananlardan sonra kimse ağzını açıp bir kelime etmedi. Neden? Çünkü Fenerbahçe geriye düşmüştü. 9 puan gerideydi. Şimdi Fenerbahçe tırmanışa geçti ya konuşmaya başladılar... Neden o zaman konuşmadılar? Eğer liderle aramızdaki 9 puanlık fark devam etseydi yine kimse bir şey demezdi. Ben Fenerbahçe'nin başkanıyım. Tabii ki Fenerbahçe'nin haklarını koruyacağım." Ercan Saatçi yazıyor: "Koridorda hakeme serzenişte bulunmak, başkanı olduğu camianın hakkını sorgulamak, konu Fenerbahçe olunca hakem odasını basmak olarak abartılıyor ve herkesin bilincine böyle yerleştiriliyor. Ayrıca hatırlatırım; bu olay 2 aydan fazla bir süre önce olmuştu. Peki, bu olayı o hafta kimse konuşmadı da aylar sonra gündeme getirildi? Acaba Fenerbahçe'nin çıkışı ile paralelliği olabilir mi?.. Ya da şöyle söyleyeyim; Fenerbahçe bugün 10 puan geride olsaydı bu konu gündeme getirilir miydi acaba. Bugün Fenerbahçe'nin galibiyeti, atılan altı gol yerine neden bunlar konuşuluyor diye sormama gerek yok herhalde." "Aslında" o günlerde "hakem odasını basma" olayı ile ve de daha sonra da verilen "komik ceza" ile ilgili olarak yazan çizen çok olmuştu. Yazan çizenlerden biri de ben olduğum için merak ediyorum; Aziz Başkan'ın konuşmasını acaba Ercan Saatçi mi hazırladı, yoksa Ercan Saatçi'nin yazısını Aziz Başkan mı yazdı?.. Kanunlar "Uygulanmasın" diye çıkarılırsa!.. Gülüyorum, ama içim kan ağlıyor; neden; işte "sadece" iki görüntü : Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde "Şeref" pardon "Protokol" tribününde olanlar!.. Yumruklar, hakaretler, tehditler, kürsüye çıkıp "Hesap soracağım" nutukları atmalar, suç duyuruları!.. Turgutluspor-Göztepe maçı sonrasında "galip" ekibi, İzmir'e götürecek olan otobüse taş yağmuru ve taşları yağdıranlara engel olacağına, "onlarla beraber" otobüse taş atan polisler!.. Resimler, görüntüler, şikâyetler, sorgulamalar!.. Bu ülkede "7 yıldan beri özel olarak çıkarılmış" bir "Sporda Şiddeti Önleme Kanunu" var; tamam var da, işte manzara; kanunu takan da yok, "kanunda yazan" hükümleri uygulayan da. Şimdi "yeni bir kanun çıkıyor"; işte buraya yazıyorum; değil "yeni" kanun, ondan sonra çıkacak daha bir yığın kanun da bu manzarayı pek değiştirmeyecek; zira "esas olan" uygulama; onu da ne düşünen ne de yapan var!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.