Sporun farkına varmak!..

A -
A +

Galatasaray'ın "Tobol maçları hariç", son 15 - 20 gündür "tek futbol müsabakası seyretmedim"; çok da iyi yaptım!.. Dahası, "seyredilecek" çok daha keyifli, çok daha heyecanlı, çok daha zevkli, çok daha lezzetli ve de futboldan "daha çok spor olan" sporların olduğunun farkına bir daha vardım!.. O "büyülü" Fransa Bisiklet Turu, Roma'daki "Dünya Yüzme Şampiyonası", Avrupa'nın dört bir yanında yapılan ve "dünyanın en ünlü atletlerinin katıldığı" atletizm yarışmaları!.. Bunaltıcı yaz sıcağında, klimalı bir salonda, "buzlu suyumu içerek", günün en az 6 - 7 saatini TV karşısında geçirmek ve "bu yarışmaları seyretmek"; bilmem ki, "elinde adeta Diyojen'in feneri", yerli kanallarda "yıllar yılı gerçek sporu arayan" bir insan için "tam bir mutluluk aşısı olmaz" da ne olur?.. Fransa Bisiklet Turlarının "yarış proğramına konduğu zaman" en zor etabı kabul edilen "o dimdik taş yığını" Mont Vendoux'ya 38 yaşına 2 ay sonra basacak olan "efsane" Lence Armstrong'un, Andy ve Frank Schleck kardeşlerin dayanılmaz ataklarına mukavemet edip, karşılık vererek çıkışını ve "bir gün sonra Paris'te turu üçüncü bitirerek podyuma çıkma hakkını" korumasını seyretmek, bir "spor seyircisi" için "unutulmayacak" bir spor ziyafeti olmaz da ne olur?.. 24 yaşında turu ikinci defa kazanan Alberto Contador'un, "kendi takımından olan" Lance Armstrong korkusu yüzünden, "ekip şefi" Johan Bruyneel'in, "Alberto Contador - Lance Armstorng - Andre Cloden'li" Astana Üçlüsü'nü Levi Leipheimer, "Levi Leipheimer'in sakatlanıp turu bırakmasına rağmen" Paris'te "podyuma çıkarma plânını" darmadağın eden "erken atağa geçip", nerede ise "Schleck kardeşlerle işbirliği yaptığı" etabı seyretmek ve "Gelecek sezon da tura katılacağım" diyen Armstrong'un "ne hissettiğini" anlamak ve "ne kadar haklı olduğunu" görmek bile TV başında saatlerce beklemeye değerdi!.. Evet, Johan Bruyneel ve Lance Armstrong, "gelecek yıla kendi ekiplerini kurarak" gelecekler!.. O "yeni" takımın ve Armstrong'lu aslarının, Contador'un, Castre'nin, Cancallera'nın, Schleck kardeşlerin takımlarıyla çekişmesini izlemek için "gelecek temmuzu iple çekmek", işte "sporu sevmenin" bedeli!.. Alberto Contador, "çok büyük" bir bisikletçi; tırmanışlarda ve saate karşı etaplarda "mücadele edilmesi zor" bir büyük şampiyon!.. Sakatlanmaz ve "sporun gereğini yaparsa", onun da adı, Gino Bartali'ler, Fausto Coppi'ler, Louison Bobet'ler, Jacques Anquetil'ler, Federico Bahamontes'ler, Eddie Merckx'ler, Bernard Hinault'lar, Miguel İndurain'ler, Lance Armstrong'ların arasına yazılacak!.. Lüksemburglu "gencecik" Andy Schleck'i de "gelecek yılın favorileri arasına" şimdiden yazalım!.. Ya, turun "seyrine doyulmaz" bir finişle biten son etabının son yüz metrelerinde, "eski kurt" Amerikalı George Hincapie'nin, takım arkadaşı İngiliz Mark Cavendich'e "bu turda altıncı etabını (müthiş!!!) kazandıracak yolu açan" şeytani taktiksel manevrası?.. Bitmedi, dahası da var: Fransa'dan insanı mest eden ve açıkça söyleyeyim "imrendiren ve kıskandıran" o manzaralar, nehirler, goller, yollar, ormanlar, bağlar, bahçeler, tarlalar, küçüklü büyüklü, "tertemiz, pırıl pırıl, bakımlı" kasabalar; tarihi bugünle kucaklaştıran yapılar, yol kenarlarına yığılan ve günlerce, saatlerce bekleyip, önlerinden nerdeyse "vııın" diye geçen sporcuları alkışlayan yüz binlerce insan!.. "Bisiklet sporuna çok yabancı" eşim bile, "bu manzaraları seyrederek başladığı" Fransa Turu tiryakiliği sonucu, 2009 turunda, "bisiklet sporu ilgi ve bilgisi" bakımından, çok iyi biliyorum, "nice" anlı ve de şanlı spor yazarlarımızın çok önüne geçti!.. Sporu seven bütün insanlara, başta bisiklet, atletizm, tenis, yüzme olmak üzere, "yabancı TV'lerdeki spor yayınlarını izlemelerini" öneririm; "bambaşka" bir dünyaya pencere açmış olacaklar!.. Ve de benim anlı ve de şanlı TRT'm, onca kanalın, onca personelin, Türk vatandaşından alınmış onca trilyonlarca ve trilyonlarca lira paran var; neden o kanalında, bu kanalında "Nuh Nebi'den kalma tenis - futbol maçlarını gösterirsin" de, günün hiç olmazsa "gündüz saatlerinde" bir "derli - toplu Spor kanalı" başlatmazsın?.. O kadar mı zor; dünyanın dört bir yanından malzeme akıyor, haberler akıyor, belgeseller akıyor, spor dizileri akıyor; değil 8 saat günün 24 saatinde "böyle bir kanalı dolduracak", hem de "bayatlamamış" yayın yapman mümkün!.. Neden plânlamıyor, neden uygulamaya geçirmiyor, neden "sadece futbolun peşinden koşma" kolaylığından vazgeçmiyorsun?.. Türk çocuklarına, Türk gençlerine "spor" ama "gerçek spor" bakımından hiç mi borcun yok?.. Sayın TRT Genel Müdürüm, bir düşün bakalım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.