Takdir-i İlahi!..

A -
A +

Brezilya maçındaki tablo Terim Hoca için, tam bir "Takdir-i İlahi değilse", nedir?..

Skor, bilmem kaç ülkede, bilmem kaç yüz milyon (Yoksa, gazetelerin yazdığı gibi, 1.5-2 milyar mı?) insanın seyrettiği bir maç için önemli, hatta çok önemlidir, ne demek "Skor önemli değil?.."

Ve "skordan da daha önemlisi", elbette 90 dakika bütün dünyada maçı seyreden onca insanın  sayısını ikiyle çarparsanız ortaya çıkacak olan "göz sayısı önünde" sahada oynanan futboldur!..

Brezilyalılar "futbol" oynadılar  ya biz; sadece "çorba sevdiğimizi gösterdik" Saracoğlu Stadı'nda; zira ortaya koyabildiğimiz "futbol değil", tam bir çorba idi!..

90 dakikada "ay-yıldızlı forma adına ortaya koyduğumuz 'tek" seyri hoş hareket", David Luiz'in kafa şutunu, Volkan Babacan'ın "inanılmaz bir refleksle kurtarması" ve de Brezilyalının genç kalecimizi "gönülden" kutlamasıydı; gerisi, tam bir hayal kırıklığı!..

Hele hele Fatih Hoca'nın "Benim tercihlerim" diyerek sahaya sürdüklerinden Bekir ile Ozan'ın "Neymar'a yaptığı çirkin müdahaleleri", dünyadaki onca futbolseverin TV ekranları başında seyretmesi, "ortaya koyduğumuz futboldan başka her şeye benzeyen karmaşa içinde", bilmem ki, "Brezilyalıları haklı olarak öve öve bitiremeyen" sevgili hocamıza "acaba neler düşündürmüştür?.."

Dünya Kupası Finalleri'nde "rezil ve alay konusu olmuş" Brezilya'nın Dunga önderliğinde yaptığı "yeni yapılanma" elbette alkışa ve övgüye layıktır ama, "Brezilya Takımını, Türk Milli Takımı'nın skor olarak da futbol olarak da Saracoğlu Stadı'nda düştüğü zavallılık çukuruna sebep ve mazeret olarak göstermek"; işte "yapacağımız en büyük hata budur"; zira "bu hata, gerçeklerden kaçma yarışına temel oluşturur!.."

"8-0" da yenilebilirsin, ama "mücadele edersin, bir şeyleri, daha önce planlandığı şekilde yapmaya çalışırsın"; ama "Volkan Demirellerle, Hamitlerle, Bekirlerle sahaya çıkmazsın!.."

Dersin ki; "İşte yabancı kısıtlamalarının Türk futbolunu getirdiği nokta burasıdır; karaborsaya düşmüş Türk futbolcularından bundan daha iyisini beklemek de hayaldir. Bu futbolumuzu çürüten sistemi tümüyle değiştireceğiz. Türk futbolcusu, hak etmediği para yerine, tıpkı Brezilyalı futbolcular gibi hak ettiği parayı alacak, daha fazlasını almak için de, gece kulüplerinde, kötü arkadaşlarıyla koşuşturacağına, antrenmanlarda, maçlarda varını yoğunu harcayacaktır. Dunga ile Brezilya bu kadar kısa sürede başarıyorsa, biz neden başarmayalım?.."

Ama sevgili hocam, sen ne yapıyorsun; "Senin yanlışının yüzüne vurulmasına sebep oldu" diye, "Hakan Çalhanoğlu gibi bir genci" harcayıveriyorsun; üstelik "Almanya'da tercih zorunda bırakılan nice Türk gencinin, gönülleri istemese de 'Almanya' demelerine sebep olacak bir yanlışı"; Hakan Çalhanoğluları, Ömer Toprakları Milli takıma çağırmayarak sürdürüyorsun; dahası, "suçu işleyen" futbolcuyu "bağrına basarak!.."  

Dün sabah sevgili Uğur Meleke'nin yazısında okudum; Hakan Çalhanoğlu, "Terim'in kendisini Milli Takıma çağırmaması" için "Takdir-i İlahi" demiş!..

Aslında, herkes bilmelidir ki, "Takdir-i Fani (Bu niteleme de sevgili Uğur'undur) yanlış olunca", bir bumerang gibi hatayı yapana ve ısrar edene döner; Brezilya maçındaki tablo Terim Hoca için, tam bir "Takdir-i İlahi değilse", nedir?..

Not: Fatih Hoca'ya ve ay-yıldızlı futbolcularımıza, Kazakistan maçında başarılar ve şans dilerim; bu maçı kazanmak zorundayız ve elbette kazanacağız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.