"Bu federasyonu ben kurdum" tehditleri savurarak, "futbol sahalarında sabıkalı - parmakçı futbolcunun cezasını kaldırtanlar" ve de "kaldıranlar" daha "bir hafta geçmeden", tam bir "takdiri ilâhi" darbesi ile yerle bir oldular!.. Ne yazık ki, "bu darbede" aslan gibi bir genç öldü; spora, futbola "gene" kan bulaştı, anaların, babaların, kardeşlerin yüreği yandı!.. Ve... Bu "nasıl bir takdiri ilâhidir" ki, katil, "güvenlik kameralarının çektiği görüntüler" kullanılarak yakalandı, "olay o kameraların görüntüleriyle" aydınlandı, "hakemlerin ve gözlemcilerin raporlarında olmayan gerçek" bu kameralarının çektiği görüntülerle, Futbol Federasyonu'nun önüne gitti, "Beşiktaş'a 3 maç seyircisiz oynama cezası 24 saat geçmeden verildi" ve üstelik "Beşiktaş tedbirli olarak Disiplin Kurulu'na gönderildi", pek yakında "asıl ceza" oradan çıkacak ve bakalım, "futbol sahalarında sabıkalı - parmakçı futbolcunun cezasını kaldıran" ve bunun gerekçesi olarak "eşitlik" gibi "adaletin, demokrasinin, insan haklarının en değerli ilkesini" maşa yaparak hukuku paspas eden anlı-şanlı Tahkim Kurulumuz "bu defa" ne yapacak? "Bu cezaları" da, "eşitlik ilkesi" diyerek, kaldıracak mı? Öyle ya... Ülkenin pek çok stadında "güvenlik kameraları yok" ve tıpkı "futbol sahalarında sabıkalı - parmakçı futbolcu olayında olduğu gibi" anlı şanlı "eşitlik (!) ilkesi bozuluyor"; öyle değil mi? Yan yana iki market, bir gece "iki ayrı adam" bu iki marketi ayrı ayrı soyuyor!.. Marketin birinde "güvenlik kameraları var" ve "bu kameralar incelenerek" hırsız yakalanıyor.. "Öteki" marketin "güvenlik kameraları yok", hırsızın kim olduğu tespit edilemiyor ve hırsız yakalanamıyor!.. "Yakalanan hırsızın avukatı" ve ailesi bas bas bağırıyor ve "mahkemede hırsızın savunması" da "bağırılan" gerekçeye dayandırılıyor: "Eşitlik ilkesine aykırı... Bu markette kamera var, ötekinde yok... Bu markette de olmasaydı, biz yakalanmayacaktık... Bakın öteki marketi soyan yakalanamadı, müvekkilimin beraatını istiyorum!.." Mahkeme Heyeti, "eşitlik ilkesinin böylesine gülünç bir şekilde yerle bir edilme girişimine" kahkahalarla gülüp, "hırsıza gereken cezayı veriyor!.." Şimdi düşünün ey sevgili okuyucularım; "Yüce Yargıtay, bu gerekçeyi geçerli sayarak, hırsıza verilen cezayı kaldırır mı?" Maalesef "Futbolumuzun Yargıtay'ı" durumunda olan Tahkim Kurulu "işte bunu yapmıştır!.." Ve ipi koparmıştır; zira "ortada göz göre göre işlenen suç vardır, kameralar suçüstü de yapmıştır ama ne yazık ki ceza kaldırılmıştır!.." "Futbolumuzun Yargıtay'ı bunu yaparsa", biz dönüp de saha içi ve tribün olayları için "kimden nasıl hesap soracağız?" Bugüne kadar "futboldaki terörün Anadolu'daki uzantıları için" gazetelerde sayfalar, TV'lerde programlar yapıp, "iş İstanbul'un Üç Büyükleri'ne gelince", tam bir "ayrımcılık ve korumacılık gayretine düşen" medyamızdan mı? Tribünlerden futbolculara atılan "koca taşlar" için yüzleri kızarmadan "küçük olaylar" diyen, diyebilen (herhalde "büyük" olması için o taşların kafaları yarması ve futbolcuların ambulanslarla hastanelere kaldırılmaları ya da ölmeleri gerekiyordu; şu kafalara bakın) devlet televizyonunun, "evet" TRT'nin anlı şanlı sunucularından ve yorumcularından mı? "Bu federasyonu biz kurduk... Bu federasyondan hesap soracağız" diyerek taraftara "bu federasyon ve kurulları bize bir şey yapamaz" mesajları veren ya da "kesici silâh, uyuşturucu ve hap müptelâlarına" sırf tribünleri "kendileri lehine ayarlasınlar" diye binlerce adet bedava bilet dağıtan başkan ve yöneticilerden mi? Şeref tribününde "korumalarına gazeteci dövdüren" yönetici ve başkanlara "seyirci kalan" polisimizden ve savcılarımızdan mı? Mafya babalarına "pasaport almaları için sahte belge sağlayan" kulüp yöneticilerinin hâlâ "elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşmalarına izin veren" adaletimizden mi? "Fanatik" birer kulüpçü gibi davranan valilerimizden, emniyet müdürlerimizden ve "bunları seyreden" bakanlarımızdan, siyasetçilerimizden mi? Söyleyin Allah aşkına sevgili okurlarım; "Futbolun Yargıtay'ı" olan Tahkim Kurulu, "işlendiği tespit edilen" suçu, "açık açık yapılan tehdit üzerine" kaldırırsa, biz kimden şikâyetçi olabilir ve kimi neden ve nasıl sorumlu tutabiliriz? Ey Beşiktaşlılar, "bu yönetimi" eğer "gerçekten büyük bir camia iseniz" Dernekler Kanunu'nun "olağanüstü genel kurulun toplanma süresinin dışında" bir dakika bile görev başında bırakmayın ve "bütün Türk kulüplerine örnek olun!.." "Bu tip" yöneticileri "futbolumuzdan silme" operasyonunu başlatın!.. Ey Futbol Genel Kurulu'nun üyeleri, "Bu federasyonu ben kurdum, bu federasyondan hesap soracağız" diye bas bas bağırılırken "gıkını çıkaramayan" ve hatta "bu yöneticilere spor tarihimizin en tehlikeli ve en çirkin tavizini veren" bu federasyonu "olağanüstü genel kurulun toplanma süresi dışında" bir dakika bile Türk futbolunun başında tutmayın!.. Dikkat edin... "Futbolun Yargıtay'ı, Hâlûk Ulusoy'un zamanında sahalarda sabıkalı - parmakçı futbolcunun cezasını kaldırsa idi"; ne olurdu, bir hatırlayın!.. "Futbolcusu parmaklanan kulübün başkanı ve yöneticileri" neler söyler, neler yaparlardı ve "onların medyadaki tetikçileri" neler söyler, neler yazarlardı? Şimdi neden "çıtları çıkmadı?" Eski federasyonun başkan vekilinin "Bu yıl şu takım şampiyon olacak, başka kimse heveslenmesin" dediğini de hatırlayın ve "olayları bu sözün ışığında değerlendirin!.." İnönü Stadı'ndaki "yeni" düzenlemelerden ve "yeni yönetim iş başına geldikten" sonra, hemen her hafta "olaylar" meydana geliyor ama "kimsecikler" çıkıp da "ne oluyor" diye bakmıyordu; sonunda "olanlar oldu!.." Şimdi de hiç sıkılmadan çıkıp "Münferit bir olay... Cenaze masrafını biz karşılayacağız" demiyorlar mı? Utanın ve alın da "o cenaze masrafını kafanıza çalın!.." Ey genç insanlar... Sizleri , sporumuzu, futbolumuzu lekeleyen "kirli" bir çarkın maşası ve kurbanı hâline getirdiler; aklınızı başınıza alın ve tuzağa düşmeyin!.. Ve ey yetkililer!.. Futbolumuzda işleyen "bu kirli çark" durdurulmadıkça, kulüplerimizi ve spor medyamızı yöneten ve "uçları mafyaya kadar uzanan menfaatçi ve karanlık zihniyetin temsilcileri" sporumuzdan temizlenmedikçe, kimsenin şüphesi olmasın ki, "aslan gibi gençler" ölmeye de, öldürmeye de devam edecek!.. Yazık!..