Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde, "büyük rakibini futbol olarak domine eden" Galatasaray'da, Galatasaray konusunda da, Hagi konusunda da, Conceiçao konusunda da "acele karar vermenin insanı hangi yanlışlara götürebileceği" bir defa daha ortaya çıktı!. İki sezonluk Barcelona - Rijkaard tablosu, "sabrın ne kadar önemli olduğunu" gösterirken, Türkiye'de hâlâ "acûlcu ve kulüpçü" bir yığın adam "Kelle isteriz" diye bar bar bağırarak, "futbolu seyir, keyif ve rekabet oyunu olmaktan çıkarıp, intikam tamtamları altında yapılan bir savaş" hâline getirmekte yarışıyor!.. Hagi'nin "en azından geçen yılın 2.Fatih Terim döneminden çok daha iyi bir Galatasaray'ı ortaya çıkaracağını ve bu sebeple biraz sabır gösterilmesi gerektiğini" söyler ve yazarken, "bugünlere ulaşılabileceğini" düşünüyorduk!.. Hagi'nin "Conceiçao ısrarını desteklerken" de "her takımda bulunabilecek bir görev adamı olan" Saidou yerine, "Real Madrid'e çok büyük paralarla gelen Brezilyalı müthiş yıldız" Canceiçao'yu "yeniden sahalara çıkarmak için" sarf edilecek zamanın, "kaybedilebilecek birkaç maç pahasına" da olsa gösterilecek sabır ve ısrarın "yanlış olmayacağını" yazar ve söylerken de "Böyle bir denemeye değer, gerçekleşirse, Galatasaray hayalini bile göremeyeceği ve görse bile karşılığını ödeyemeyeceğ i ve bu yüzden alamayacağı bir yıldıza sahip olur" diyorduk. Derbide "Canceiçao'nun olabileceği yönünde ışık gördük" ; ümit arttı!.. Derbide, bir başka şey daha gördük!.. Hakan Şükür, "mevsimin en iyi futbolunu" oynadı! Hakan, "gol atamadı"; bunda "Rüştü'nün de mevsimin en iyi oyununu oynamasının büyük rolü" vardı!.. Ama Hakan, Fenerbahçe defansını darmadağın etti; bütün hava toplarını aldı, 90 dakika başında en az 2 - 3 Fenerbahçeli vardı; bu da yanındaki arkadaşlarına "bol bol gol yolları açtı !.." "Mükemmel" bir "pivot santrfor" olarak, Fenerbahçe defansının arkasına sarkan arkadaşlarına "gol pasları" indirdi ve bunların birinde de Necati "3 puanı getiren golü attı!" Yaptığı hücum presle, duran toplarda "kalesine gelerek" rakip uzunlarının hava hakimiyetini önlemekle de, "bir santrforun defansif görevinin de olduğunu, olması gerektiğini" , çok maçta olduğu gibi, derbide de gösterdi! Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal, Galatasaray - Fenerbahçe maçına "ev taşıdığı" mazereti ile "gelmediği için" bu "Hakan Şükür'ün bu büyük futbolunu" seyredemedi!.. (Herhalde ev taşımak için kamyon ve hamal tutma anlaşması o gün için bir yıl önceden yapılmıştı ve Galatasaray - Fenerbahçe maçının o gün oynanmasına da federasyon tam o günün sabahında karar vermişti!!!!.) "Bu gelememek olayı" ile ilgili olarak "iki spor yazarı", gazetelerinde "enteresan" iki yorum yaptılar!.. Türkiye'de Kemal Belgin "Ne haber Ersun hoca?" başlığı ile şunları yazdı: "Hakan Şükür, bana göre, G.Saray'ın ezeli rakibi F.Bahçe'yi çok kolay yenmesinin baş mimarıdır. Tıpkı eski parlak yıllarında olduğu gibi, Hakan, bütün toplara kendini gösterdi, kimini tuttu, kimini servis etti, Necati'nin baş göreve soyunduğu pozisyonlarda ön liberolarla ileri uç arasındaki bölgeye dolgu yaptı, pas duvarı oldu ve özetle, rakibin tandemini perişan etti. Yani, UEFA Kupası'nın gelişindeki gibi yine başrolü oynadı. Ama ne yazık ki, onu, sistemine uymadığı için milli kadroya almayan atari meraklısı hocası maçta yoktu. Öyle bir hoca sahada gördüklerinden bir anlam çıkaramadıktan sonra, ekrandan ne kestirebilirdi ki?.. Yani Hakan Şükür yine, eskilerin argo deyimi ile "Üç paraya gitti..." Eh ne yapalım, bizim Milli Takım'ın da kaderi bu..." Sabah'ta Kâzım Kanat'ın "Büyük saygısızlık" başlığı ile yorumu şöyle idi: "Demek ki Ersun Yanal işini kötü yapıyor, aldığı paranın hakkını vermiyor, işine saygısı yok. Berlin'e bir ekiple giderek Yıldıray Baştürk'ü izleyen Yanal'ın bu derbiye gelmemesi Türkiye'ye saygısızlıktır. Yanal tarihi bir fırsat da kaçırdı. Eğer gelseydi maç sonu medyaya 'Hakan Şükür'ü niye çağırmadığımı anladınız herhalde' diyebilirdi. Çünkü derbinin en kötüsü Hakan Şükür boş kaleye golleri atamamıştı ." Şimdi... Sevgili Kemal Belgin, futbol camiasının kabul ettiği üzere "Türkiye'de spor yazarları ve yorumcuları arasında futbolu en iyi bilenlerin ve analiz edenlerin başında gelmek" gibi bir kariyere sahiptir!.. Galatasaray - Fenerbahçe derbisi sonrasında "Hakan için" yukarıdaki analizi yapmıştır!.. Öyleyse, "Kâzım Kanat, neden böyle bir yorum yapmıştır?" Ne yazık ki, sevgili Kanat'ta uzun bir süreden beri tam bir hastalık hâline gelen "Hakan Şükür takıntısı vardır" ve mesela "Bugün, Avrupalı liderler AB yolunda Türkiye'nin önüne engeller koymaya kalkışırlarsa, sevgili Kanat, bunun bile baş sebebi olarak Hakan Şükür'ü gösterebilir" ve "Haklılar, Hakan Şükür futbol oynadıkça, bizi AB'ye almaları mümkün değildir; zaten doğru da değildir" diye yazabilir!.. Ah şu takıntılarımız... "Eleştirilerimizin yerine koyduğumuz" ve durup dinlenmeden "eleştiri" diye söyleyip, yazdığımız takıntılarımız.. Çok zaman bizleri ne hallere düşürebiliyor!.. "Kurtulmak" zor ama mümkün!.. Tabii istersek ve mücadele edersek!.. Gazeteci olarak, "bunu yapmak zorunda" değil miyiz?