İzmir'de yıllar sonra bir büyük kavganın bitişi, bitirilişi için çok önemli adım atıldı; bundan sonrası çok daha kolay olacak!..
Yooo, ne Galatasaray'ın Rizespor'a uzatmalar oynanırken yediği iki golle yenilmesinden, ne Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın "Çabalama kaptan ben zor giderim" gibilerden aldıkları "sevinilmeyen, hatta ıslıklanan" galibiyetlerinden bahsedeceğim bu haftaki ilk yazımda!..
Dahası, geçen yıl ARD Alman televizyonunun ortaya attığı bir iddia ile başlayan gelişmelerde, Dünya Antidoping Ajansı (WADA)'nın kurduğu "bağımsız" denetleme kurulunun "Rusya, atletizmde hatta Gizli Servisi'ni de devreye sokarak , sistematik bir doping uygulaması yapmıştır ve Atletizm şampiyonalarından ihraç edilmelidir" dediği raporunu da "bugünlük" atlayacağım.
Zira, Türk sporunun ve insanının yıllardır "katlandığı" ve ne yazık ki, "devletin bile çare bulamadığı" bir rezaletin "nasıl sona erdirileceğini ortaya koyan" ve "tarihi değiştirecek olan" bir olay yaşadık İzmir'de; işte bugün onu yazacağım!..
Yıllardan beri "düşman kardeşleri oynayan", tribünlerde, stat dışlarında "kan bile akan" olaylarla bugüne gelen bir "kan davası", hafta sonu oynanan ve 1-0 Karşıyaka'nın kazandığı maç ile "sona erdirilebilecek" bir dönüm noktasına ulaştı!..
"Sona erdirilebilecek "diyorum, zira "erdi" demek için vakit henüz erken!..
Ne var ki, değil "aynı statta maç seyretmek, taraftarlarının sokakta bile yan yana gelmesi pek mümkün görülmeyen" ve "sporu her yönüyle yaralayan, hatta öldüren" bir büyük kavganın bitişi, bitirilişi için çok önemli bir adım atıldı; bundan sonrası çok daha kolay olacak!..
On binlerce Göztepe ve Karşıyaka taraftarı "aynı statta maç izledi", maç öncesi, stat dışında "bazı kötü niyetlilerin çıkarmak istediği olaylar" çabuk önlendi; görüldü ki, iki tarafta da hâlâ "sayıları çok az" kötü niyetli var ve "kan davasının sürmesini" istiyorlar; ama onlara fırsat verilmeyecek!..
Stat içinde ise "Karşıyaka" tribününde böylelerinin, (ki sayıları 3'ü, 5'i geçmiyordu) yapmak istedikleri provokasyon çabucak önlendi, hem de Karşıyakalı taraftarlar tarafından!..
Peki, "bugüne kadar" devletin bile atamadığı, artıramadığı "bu adımın banileri kimlerdi", ramp ışıklarında iki kulübün başkanları vardı; Mehmet Sepil ve Ali Erten, perde arkasında da Göztepe CEO'su Kerem Ertan!..
Birkaç ayda "adım adım" ilerleyerek, camialarını, taraftarlarını, seyircilerini "doğruyu görmeye ve yapmaya yönlendirerek", bugünlere getirmişti bu üç spor adamı!..
Fenerbahçe - Galatasaray - Beşiktaş - Trabzonspor - Bursaspor ve diğer kulüp başkanlarının ve Kulüpler Birliği'nin yapamadığını yapmışlar , "tribünlerde fair play'in yeniden tesis edilebileceğini ve en ateşli taraftarların bile aynı statta maç seyredebileceğini" ispatlamışlardı!..
Onları kutluyor ve bir spor insanı olarak, başta onlar olmak üzere "bu büyük adıma katkı koyan" herkese, taraftarlara kadar teşekkür ediyorum.
Ve de tekrarlıyorum; Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK)'nin "2015 Fair Play büyük ödülü" bu üçlüye verilmelidir!..
Kim bilir belki de başta Aziz Yıldırım'lara, İbrahim Hacıosmanoğlu'larına ve tüm kulüp başkanlarına "örnek olur" ve tribünler kurtulur!..