Tarihe "böyle" geçmek!..

A -
A +
Elbette Basketbol Federasyonu "spor etiği, adaleti ve disiplini adına" son bir aylık süreçte "cinayet işlemiş"; etiği de, adaleti de, disiplini de, kendini de yok etmiştir!..
Aziz Yıldırım'ın ağır hakaretleri ve tehditleri karşısında sinmiş, "Galatasaray'ı bu tehditlere yem edecek" bir çirkin uygulamanın kulpuna yapışmıştır.
"Ceza ve hakem tayinleri" Federasyon ve kurullarının kararlarındaki adaletsizliği ve taraflılığı çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
"Buraya kadar", Galatasaray başkanı ve yönetiminin "her şeyi söylemeye hakkı vardır" ve "ne söylerse, ne söylemişse haklıdır!.."
Amma, "bu haklılık" şampiyonu tayin edecek maça "takımı çıkarmamak için" ne sebep, ne de gerekçe olabilir!..
Zira, "Aziz Yıldırım'ın seçtirdiği" bu federasyon bir anda "böyle" olmamıştır; yıllardan beri "böyledir!.."
"Durum böyle iken" sen, "kazanılan iki maçta ceza yemek için her şeyi yapan Galatasaray seyircisinin gafletine mani olama ve son maçta üç ihtarı ve hakemlerin soyunma odasına gidişini önleyeme", tribünlerde olanları bacak bacak üstüne atarak seyret, sonra da "Federasyon Fenerbahçe'ye neden bize verilen cezayı vermedi" diye feryat et de takımını "protesto" diye sahaya çıkmaktan men et; olacak şey mi?.. 
Ne demektir, sahaya çıkmamak, "şampiyonluğu mücadele etmeden, yapılan ve yapılacak haksızlıkları şampiyonluk maçında gözler önüne sermeden"  Fenerbahçe'ye sunmak?..
Ne demektir, haftalardır koçları Engin Ataman da, basketbolcular da, 2-0 ve de 3-2 geriye düştüklerinde, büyük bir öz güven içinde "Şampiyon olacağız" derlerken, sahaya çıkmamak?..
Federasyonu protesto etmenin "tek" yolu, "sadece" ve sadece "bir sezon verilen emekleri, dökülen terleri, çekilen çileleri bir yönetim kurulu kararı ile yok etmek", takıma, kulübe "ceza verilmesine yol açmak" mıdır?..
Aysal, "böyle" bir kararla, "eylemleri bakımından uzun bir zamandır çok ağır eleştirdiği Aziz Yıldırım'a benzemeye başladığını" ortaya koymuş ve hatta onu geçmiştir. Zira Yıldırım, "hep tehdit etmiş ama tehdidi sahaya, salona indirmeyerek, gerçeğe dönüştürmemiş", Aysal ise uygulamıştır!..
Dahası, 1950'li yılların Fenerbahçe ikinci başkanı ve basketbol sorumlu yöneticisi rahmetli Rüştü Dağlaroğlu'na da rahmet okutmuştur!..
Hâlâ hatırlarım; daha önceki maçlarda Fenerbahçe, Modaspor'u, Modaspor, Galatasaray'ı yenmiş ve "şampiyonu belirleyecek" son maçın son dakikalarında Galatasaray, "galibiyetini ve üçlü averajla şampiyonluğunu kesinleştiren kapanması mümkün olmayan (O zaman 30 saniye / 24 saniye uygulamaları yoktu, bir takım topu, kaptırmadığı sürece elinde istediği kadar tutabiliyordu) farklı  bir skora ulaşmış" ve böylece "galibiyeti hâlinde namağlup şampiyon olacak olan" Fenerbahçe'nin ümidi tamamen bitmiş ve bu maçtan sonra üç takımın da "birer mağlubiyeti olacağından", Şampiyonluk Kupası'nın "3'lü averaj hesabı ile" Galatasaray'a verileceği belli olmuştu. 
İşte tam o sırada Dağlaroğlu, "Galatasaray'ı şampiyon yapmamak" ve de "Galatasaray'ı yendiğinden ikili averajda üstün olan Modaspor'a şampiyonluğu vermek" için, alınan molanın sonunda takımını sahadan çekmişti. Zira "hükmen mağlûbiyet ile Fenerbahçe aradan çekilecek", böylece "Galatasaray'a karşı averaj üstünlüğü olan"  Modaspor şampiyon olacaktı!.. 
Ama, maçtan sonra başlayan protesto olayları durmamış, zamanın İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay salona gelmiş, gece yarısı  Faik Gökay Federasyonu'nu toplamış ve spor tarihimizde "ilk" defa bir şampiyonluk kupası, "iki takım", Galatasaray ile Modaspor arasında bölüştürülmüştü!..
İşte "bu" kararı ile, "tarihi karar ve dik duruş" diyerek, "şampiyonluğu Fenerbahçe'ye final maçını oynamadan tepsi içinde sunan" Aysal, "şampiyonluğu Galatasaray'a vermemek için açık açık skor ve averaj hilesi yapmaya kalkışan"  Dağlaroğlu'na da rahmet okutmuş olmadı mı?..
Ne dersiniz Galatasaraylılar?..

******** 
NOT: Bu yazıyı maçın oynanma saatinden 14 saat önce yazdım ve gazeteme gönderdim. İki gündür maçın oynanabilmesi için Galatasaray ile Federasyon arasında lâf yetiştirme yarışı başlamıştı. Maç oynanır mı, oynanmaz mı bilmem. Oynanmış olsa da, yazım ve görüşlerim bakımından "bir şey" değişmez; bu sebeple gün boyu "oynanma kararı çıksa" dahi, ben yazımdan "tek kelime değiştirmem!.." 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.