Neymiş; "Turgay Demirel, nihayet kırgınlıkları küskünlükleri bir yana bırakarak Ergin Ataman'a elini uzatmış ve onu Milli Takım'ın koçu yapmış, aferinmiş ona!.."
"Turgayseverler", dahası "Turgayınsevdikleri", öyle bir hava oluşturdular ki; "İşte oldu bitti, gelecektir zaferler!.."
Biraz duralım ve düşünelim; "Turgay Demirel neden Ergin Ataman'a elini uzattı?.."
Sakın, "Tarzan zor durumda olmasın ve tilkiliğe soyunmasın?.."
Duydu ki ve anladı ki; "Büyüklere masallara karnı tok" bir "yeni bakan" iş başına geldi; "Kimsenin gözünün yaşına bakmayacak" deniliyor ve "Bakmayacağını da göstermeye başladı"; spor teşkilatının içine, üst taraflarına bir bakmak, "neyin ne olduğunu ve ne olacağını" gösteriveriyor ama; nerede benim "teşkilat muhabirlerim ve de teşkilat yazar / çizerlerim"; kimselerin haberi yok!..
Arada bir sevgili Cemal Ersen, "özlediğim haberleri yazıyor" ve "selam gönderiyor" ama, "onun gibi cesur bir kalemin satırlarından anladığım kadarı" ile, "en üstlerden, başaltılara, hatta büyük ortalara kadar inen şikâyet mercilerinin, spor medyamızda yaptığı" ve de hatta "ekmek paralarına kadar uzanan" tahribat, herkesi yıldırmış; "teşkilat gazeteciliğinin kökü neredeyse kurutulmuş!.."
"Durum buysa", peki benim "spor medyam ne yapmış, anlı ve de şanlı spor müdürlerim, şeflerim ne yapmış, onların üstündeki yazı işleri müdürlerim, genel yayın müdürlerim ne yapmış", bitmedi; "benim meslek kuruluşlarım başta Türkiye Spor Yazarları Derneğim, Gazeteciler Cemiyetlerim, Türkiye Konfederasyonlarım bugünlere gelinene kadar ne yapmış?.."
Vah benim spor medyam vah!..
Neyse, "bu, başlı başına haftalarca, aylarca yazılacak bir konu", biz dönelim "Turgay Demirel - Ergin Ataman birlikteliğine!.."
Bunca yıl Basketbol Federasyonu'nun başında "bunca kötü tabloya rağmen", Turgay Demirel nasıl kaldı; "Şeytana bile pabucu ters giydirme maharetine sahip olduğu için!.."
Artık, "milli takım başarılı olamazsa, kimsenin onu savunamayacağını ve koltukta oturtulmayacağını" biliyor; deniz bitti, kayalıklar göründü; fırtınanın önünde durmanın imkânı yok!.."
İşte "kurtuluş formülü"; getir Ataman'ı koçluğa, "bir taşla birkaç kuşu birden vur!.." Ataman "başarılı olursa", elbette "en büyük pay" Turgay Demirel'in olacak; "Turgayperverlerin gazetelerde ve TV'lerde yapacağı yaldızlamalar" arasında "başka bir kahramanın öne çıkmasına" imkân var mı?..
Ataman "başarılı olamazsa", olacak belli; "İşte istediğiniz adama teslim ettim Milli Takımı, bütün sorumluluk ondaydı" diyecek ve de "Turgayperverlerin gazete ve TV'lerdeki kampanyaları" arasında "gereği yapılıp"; Ergin Hoca'ya "Güle güle suçlu adam" denecek!..
Ve sıra "vurulacak" üçüncü kuşa gelecek; "Dünya Şampiyonası geçti; şimdi hedefimiz Olimpiyat" denilerek, "koltukta iki yıl daha kazanılıp", üstüne üstlük "yeni bir hoca aranacak!.."
Yazın bir kenara "aynen" böyle olacak!..
Şansal'ın kibar adamı!..
Sevgili Şansal Büyüka, Galatasaray - Kayserispor maçından sonra, Maraton Programı'nda "Mancini hakkında her şeyi söyleyebilirsiniz ama adam çok kibar" deyiverdi ve de "etrafındaki" Ünal Karaman ve Tümer Metin'e de tasdik ettirmek istedi; onlardan da "bir itiraz gelmedi!.."
Şimdi Şansal Büyüka dahil o üçlüye soruyorum:
Bütün dünyaya "TV'lerden canlı yayınlanan" Chelsea maçında "tribünleri dolduranlara, TV ekranı başındaki yüz binlerce insana ayakkabılarının tabanını gösteren" adam mı, "kibar adam?.."
"Yanına giden ve elini uzatan Mourinho'nun yüzüne bile bakmadan arkasını dönüp soyunma odasına giden" mi "kibar adam?.."
"Sneijder ya da Drogba gol kaçırınca", başını eğen, ama "benzer golleri Burak, Umut kaçırınca", su şişelerini yerlere fırlatan, yedek kulübesini tekmeleyen mi, "kibar adam?.."
Galatasaray takımının kaptanını "yanına çağırıp" on binlerce seyircinin, TV başındaki yüz binlerce futbolseverin, Galatasaray taraftarının gözleri önünde bağıra çağıra fırçalayan adam mı, "kibar adam?.."
Aylardır, maç ortasında "bir kağıt parçasına bir şeyler karalayıp", Galatasaray'ın "tümü milli" yerli ve yabancı oyuncularına "yazılı talimat vermeye kalkışan" zat mı, "kibar adam?.."
"Günü geldiğinde ve hak ettiğinde teknik adamları yerden yere vuran" ve hatta "Defol git" diye manşetler atan "İtalyan ve İngiliz basınını unutup", adeta "oyuncak haline düşürdüğü" Galatasaray takımının bugünkü durumu ile ilgili sorular soran, hem de "çok haklı olarak" ve "edebi ile" soran Türk gazetecilerine "Dürüst olun" diyen mi,"kibar adam?.."
Bursaspor kupa maçından sonra daha da ileri gidip, montunu yerlere fırlattıktan sonra, tercümanının Türkçe'ye çevirmediği "Terbiyesiz ve eğitimsiz gazeteciler var, yalan haber yapıyorlar" diye bağıran adam mı, "kibar adam?.."
"Arsenal 6 gol yedi, böyle tepki var mıydı" diyerek taraftara tepki gösterdikten sonra, "başarısızlığını" kendinden önceki hocaya ve takıma fatura etmeye kalkışıp, "Şampiyonlar Ligi'nde attığınızdan fazla gol yemek istiyorsanız, bir önceki hocayla devam mı edilmeliydi" diyerek, "Galatasaray'a en büyük zaferlerini kazandıran" ve "Türk Milli Takımı'nın hocalığını yapan" Fatih Terim'e "çamur atmaya kalkışan" bu adam mı, "kibar adam?.."
Geldiğinden beri, "Türk hocalarını, Türk futbolcularını yetersiz olarak niteleyen, küçümseyen" ve de "bunu açık açık söyleyen" adam mı, "kibar adam?.."
"Çok kibarsın" sevgili Şansal, "çok kibar!.."
Yooo, sakın ola ki, "Mancini için söylediğin" anlamda "kibar" dediğimi zannetme; gerçekten "Türkçe sözlüklerde yazan" anlamıyla "Çok kibarsın" diyorum sana, sevgilerimle!..
S.O.S!..
Tribünler boşalıyor!..
Yakında Galatasaray Store'lar "sinek avlamaya başlayacak!.."
"İkincilik tehlikede"; gelecek sezon Şampiyonlar Ligi hayal olabilir!..
Üstelik "olmasa bile", bu defa "Galatasaray tek takım ve gelecek paralar duble olmayacak!.."
"Seksi kulübün çilekleri" yuvadan uçmak üzere!.. Yerlerine "onlar gibisini almak" çok pahalı; Galatasaray borç içinde ve de "finansal fair play kapıda", tabii vergi borcu ve cezası da!..
"Kurumsallaşmanın çok yüksek maaşlı profesyonel personeli" zam bekliyor!..
"Başarılı olamadıkları için gönderilenlerin" ve de "muhtemelen" gönderileceklerin tazminatları da cabası!..
Yani, "Para para para"; hem de "çok para" gerek" ama nereden gelecek?..
Ve de, ne olacak bu Galatasaray'ın hâli?..
Fenerliler ne ister?..
Deniyor ki; "Mancini'nin de, hatta Ünal Aysal'ın da son şansı, Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi yenmesi!.."
Hımmm, bence Fenerbahçe, bütün "bitmez tükenmez rekabete rağmen", belki de bu defa "Galatasaray'ı yenmek istemeyecek"; yenilirse de şaşmam!..
Neden mi; "Ünal Aysal Galatasaray Kulübü'nün, Mancini de Galatasaray Takımı'nın başında kalsınlar ve de gelecek sezonlarda da 11'er puanlık farklar cebe konsun" diye!..
Baksanıza, Galatasaraylı yazar / çizer / yorumcular, hatta "tarafsızlar" Aysal'ı da, Mancini'yi de "yerden yere vururlarken", birkaçı hariç, başta sevgili kuzenim Gürcan Bilgiç olmak üzere Fenerbahçeli yazar / çizer / yorumcular, "Aysal'a tek kelime bile etmiyorlar, Mancini'yi korumak ve futbolcuları suçlamak için" de ellerinden geleni yapıyorlar; acaba "Hangi dağda kurt öldü?.."