Taşlar diş kıracak!..

A -
A +

Türk Sporu'nda Futbol'dan sonra, "çerçeve" bir kanunla "özerkliğe kavuşmuş olan", basketbolden atletizme kadar bütün federasyonların "seçimlerinin yasal olmadığını ortaya koyabilecek" bir karara doğru atılan önemli "hukuki adım", nedense anlı - şanlı Türk spor medyasını ve o medyanın köşe başlarını tutmuş olan "bizleri" ilgilendirmedi!.. Öyle ya, her gün yazıla çizile "okuyucuyu da, hatta en fanatik taraftarı da bıktırmış", her gazetenin spor sayfalarında "sakız" hâline gelmiş olan "Anelka'nın ne olacağı, Kily Gonzales'in gelip gelemeyeceği, Beşiktaş'ın hangi yabancı futbolcuya alacağı, Modragon'un İstanbul'a gelişi" gibi "çok önemli (!)" olayların yanında, Türk sporunun "Futbol'un hemen arkasından gelen"büyük federasyonlarının altındaki "hukukilik sandalyesini çekiveren" ve "yönetimlerini havada bırakan" Danıştay'ın ilgili dairesinin "yürütmeyi durdurma kararını" yazıp çizmenin ne anlamı vardı ki?. Elbette "yürütmeyi durdurma" kararı bir ara karar; Danıştay'ın ilgili dairesi, "asıl kararını daha sonra verecek!.." Amma, "yürütmeyi durdurma kararı" neden verilir; "uygulamaya konan kararın daha fazla zarara yol açmaması ve varsa hukuksuzluğa, yanlışa devam edilmemesi için!.." "Hukuksuzluğa, yanlışa devam edilirse", bu durumdan "zarar görenlerin mağduriyetleri artacaktır" da ondan!.. Danıştay'ın bu kararından sonraki "ilk tepkilere bakıyorum"; spor teşkilâtından "İdari kararlar geriye doğru işlemez" savunması geliyor; tam bir rehavet havası!.. Elbette "İdari kararlar geriye doğru işlemez"; iyi de, Danıştay'dan "yürütmeyi durdurma kararı" çıktığına göre, bundan sonra, "durdurulan uygulama ileriye doğru da işlemeyecektir"; işletilemez!.. Yani, Danıştay diyor ki; "Bugüne kadarki uygulama geçerlidir, ama bu kararımdan sonra uygulamaya devam edilemez"; kısacası; "Bu uygulama ile seçilmiş olan federasyon yönetimlerinin, bundan sonra alacağı kararlar, eğer nihai kararımız 'iptal' şeklinde olursa, yasal olmayacaktır, haberiniz olsun!.." Bu, "şu" demektir; "Çerçeve" kanunun getirdiği "özerkliğe ters düşen çarpık seçim ve delege sistemi" yüzünden bir çoğu "atanmış" delegelerin verdiği oylarla seçilmiş olan yönetimlerin, bundan böyle alacağı kararlardan dolayı "zarara uğrayanların hak talebi doğacaktır" ve "federasyonlar büyük tazminat davalarıyla karşı karşıya kalabileceklerdir", bundan böyle "alacakları her karar için idari yargıya başvurulabilir" ve bu kararlar durdurulabilir; ligler dahil!.. Peki, "bu durumda spor teşkilâtı ve özerk federasyonlar ne yapacaktır?" Danıştay'daki davayı kaybetmemek için, "yürütmeyi durdurma kararını kaldırmak için" işi daha ciddi tutacakları ve gayret gösterecekleri ortadadır, amma. Bütün bunlar zaman alacaktır; üstelik Danıştay'dan "spor teşkilâtının istediği yönde bir kararın çıkma ihtimâli" de azdır!.. Ligler başlamak üzeredir, "önemli uluslar arası organizasyonlar" kapıdadır!.. Tam bir kaos!.. Bütün uyarılara rağmen, "doğru dürüst tartışılmadan", kapalı kapılar ardında ve "dar bir kadro ile" oluşturulan, "Danıştay'ın görüşlü alınmadan" sadece ve sadece "Ben yaptım oldu" zihniyetiyle çıkarılan kanunların, yapılan yönetmeliklerin ve alınan kararların, Türk sporunu getirdiği nokta işte "burasıdır"; uçurumun başı!.. Şimdi ayıklayalım bakalım pirincin taşını, nasıl ayıklayacağız!.. Zira ortada "pirinçten çok taş var!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.