"Bitik" bir takım aldığını, yedek oyuncuların birinin bile katkı sağlayamayacak hâlde olduğunu açık açık anlatmalı ve "Neredeyse sıfırdan başlıyoruz" demeliydin!..
Galatasaray gırtlağa kadar borç içinde… "Kurumsallaşmayı paravan yapan" bir yönetim gelmiş ki işbaşına, hem de dolar bazlı, avro bazlı olarak kasasına oluk gibi akan ve Galatasaray'ı "Dünyanın en çok gelir sağlayan kulüplerinin arasına 30'uncu, 20'nci sokacak kadar büyük paralara rağmen", UEFA'nın mali disiplin beklenti ve isteklerini darmadağın ederek "büyük zararlar" içinde "cezalık" durumlara düşürmüş. Yeni gelen yönetim "Ceza az olsun" diye çırpınıyor, ama iş "Eyüp Sultan'da duaya kalmış!.."
Bu demektir ki, Mustafa Denizli'ye verilen "5 transfer sözünün yarısından yarım fazlası bile" tutulamayacak ve zaten Denizli de "ısrarcı" olamayacak!..
Öyleyse; "ne yapmak gerek"; bu takımın "transfere ihtiyaç duyulan yerlerin hangisi öncelikli ise" oraya oyuncu almak!..
Anahtar şifre ortada; "Hangi yer öncelikli?.."
Bu takım, "eski" tabirle "kovaya dönmüş"; savunma yol geçen hanı; "kendi sahasında son beş maçını kaybetmiş" Osmanlıspor'un forvetleri ve orta saha oyuncuları bile, Galatasaray ceza alanı içinde "ortada sıçan" oynuyor; "kurtarıcı" Muslera dahil, Galatasaray'ın savunmasında, ön liberolarında kimler varsa, seyrediyor, basamıyor, müdahale edemiyor. Hakan Balta da nihayet "pes" edince, rakip oyuncular "biraz becerikli olsa"; yarım düzine gol görecek sarı-kırmızılılar kalelerinde!..
Eee, bu takımın "öncelikli olarak" neye ihtiyacı var, bar bar bağırıyor; "ligin en çok gol atan iki takımından biri olan Galatasaray'ın "forvete" mi, yoksa "sakatıyla, cezalısıyla, oynayanıyla, oynamayanıyla" listesinde olan ama "ikisi, üçü birlikte doğru dürüst bir stoper etmeyen" stoperin yerine , stopere mi?..
Bu takım, "öyle veya böyle gol atıyor", hem de goller atıyor; ama 2 atıyor, 3 yiyor, 3 atıyor, 4 yiyor"; inanamıyorum; UEFA "uyarı" yazısıyla "Durun" diyene kadar Mustafa Denizli "kanat adamı, santrfor arıyordu"; dahası "savunmaya en ufak bir katkı koyamayan" Donk'u "ön libero olarak" almıştı!..
Ben "futboldan çok anlamadığımı" hep yazıp geldim; TV ekranlarında "futbol ulemamızı dinleyerek", spor sayfalarındaki "yorumlarını okuyarak" bir şeyler öğrenmeye çalıştım, ama "birinin ak dediğine, ötekinin kara dediğini görünce", onu da bıraktım.
Sadece "bunca yıldır futbol sahalarında gördüklerime dayanarak" diyorum ki; "Galatasaray'ın 2 transferlik nefesi varsa, ikisini de 'stoper alarak' tamamlamalıydı"; nedeni açık; "önce kalenin önünü sağlam tut", sonrasını "idare edersin!.."
"Dokununca yere düşen, doğru dürüst kafa topu alamayan, rakibe basamayan, ortaya düşen toplara yakan top gibi bakan, birbiriyle anlaşamayan, durmadan sakatlığa ve cezalı duruma düşen, görevini sadece at gibi koşmak zanneden" adı "stopere çıkmış" oyuncularla, olacağı buydu; olmaya da devam edecek!..
O laftadır sadece: "Yiyeceğinden fazla atarak istikrarlı başarılara imza atmak!.."
Dahası sevgili Hocam, geldiğin günlerde "takımın durumu saklaman", işte bugün "eleştirilerin çok ötesinde" kinlerin de kusulduğu bir yaylım ateşi altında kalmana sebep oldu; fırsatçılara gün doğurdun!..
"Bitik, bitirilmiş" bir takım aldığını, "yedek oyuncuların bir tanesinin bile oyuna dahil olduğunda verim veremeyecek hâlde olduğunu" açık açık anlatmalı ve "Neredeyse sıfırdan başlıyoruz" demeliydin!..
Yapmadın, "kendine çok güvendin, "birilerini korurken", kendini de, takımını da ateşe attın!..
"Alt yazı haber kuşağında", hem de art arda 4-5 tane "Dursun Özbek şunu dedi, bunu dedi" cümleleri dönüp dururken, "Dursun'u, Dusun yazan" ve de kuşak kim bilir kaç defa, 10 defa mı, 20 defa mı, 30 defa mı (Sonrasında zapingledim, bıraktım) döndüğü hâlde "bu büyük yanlışı" göremeyen ve düzeltemeyen GS TV bile koca Galatasaray'ın "ne hâle düştüğünü gösterirken", kimseden yardım umma Hocam, "Tek başınasın"; ama inanıyorum ki, "her şeye rağmen" altından kalkacaksın!..