Temel ne yapmış?..

A -
A +

''Şimdiden “Beşiktaş ligi, Başakşehir kupayı alacak” algısı oluşturulmaya başlandı. Ben buna inanmıyorum.''

Son haftalarda “hakem kararlarının, kulüp başkan ve yönetimlerinin tutumları” spor kamuoyunun beynine bir algıyı yerleştirmeye başladı ve “olurunu” da normal hâle getirdi. O algı da şu; “Beşiktaş ligi, Başakşehir kupayı alacak ve de ikisi el ele Şampiyonlar Ligi’ne gidecek!..” 
Doğrusu ya, “Fenerbahçe ile Galatasaray zirveden sokağa birbirini yerken”, dahası “medyaları da, bu sapkın ve neredeyse oy birliği ile rekabetten düşmanlığa kaydırılmak için her şey yapılan mücadeleye durmadan su taşırken”, Beşiktaş da, Başakşehir de “açılan önlerinde” durmadan mesafe aldılar; at binenin, kılıç kuşananın; helal olsun!..
Eee, Futbol Federasyonu’nun başkanı hangi kulübün başkanıydı; Beşiktaş’ın!..
Dahası, Kulüpler Birliği Başkanı, hangi kulübün başkanı; Başakşehir’in; daha ne olsun; el ele, kol kola, pas pasa, destek desteğe, yürü de, yürü!..
“Algıyı olgunlaştıran” görüntüler bunlar; bitti mi; ne gezer? Dahası da var; ya Merkez hakem Komitesi Başkanı kim ve hangi kulübün, hangi ilçenin “sembol” isimlerinden; Beşiktaş’ın; algıya bir damga daha!..
Bu algı hakemlerin bilinçlerini etkilemese bile, “bilinç altlarını” etkilemez mi; “ballı maaşlar, kaymaklı maç başınaları” bilinçaltı etkilenmesini katlamaz mı?..
Bakınız, ben henüz “kendimi bu algıya kaptırmadım” ama “durgun bir suya atılan taşın giderek büyüyen dalgaları gibi” yayılmaya başladığını görüyor, bana “bu konuda” sorulan sorulara bakarak, özellikle Federasyon Başkanı’nı, Kulüpler Birliği Başkanı’nı, MHK Başkanı’nı ve hakemleri uyarıyor ve elmanın “öteki” yarısına geliyorum:
Fenerbahçe ve Galatasaray “bu algıyı hak ediyorlar”; birinde “yüzünü, sözünü, kendini eskitmiş” ve “lafları sadece disiplin kurullarında dikkate alınır” hâle gelmiş bir Başkan, ötekinde “o hâle bile ulaşamayan” bir başka Başkan!..
Meydan kime kalıyor böylece, Beşiktaş ve Başakşehir’e”; algı için “başka” etkenlere, sebeplere ihtiyaç var mı?.. 
İngiliz filozof Thomas Hobbes’in ünlü “Homo homini lupus / İnsan insanın kurdudur” sözü, sanki Galatasaraylılar ve Fenerbahçeliler için söylenmiştir.
Yıllardan beri görüyor ve yaşıyoruz ki; “hem kendi kendilerini, hem de birbirlerini yemeğe çalışıyorlar!..”
Kabahati federasyonlarda, hakemlerde, onlarda, bunlarda aramalarına gerek yok, aynaya bakmaları yeter; başkanlarıyla, yöneticileriyle, teknik adamlarıyla, futbolcularıyla, hatta taraftarları, yazar-çizerleri ve yorumcularıyla, Hobbes’u haklı çıkarmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar!..
Tribünlerin boşluğu, TV başlarının loşluğu bile akıllarını başlarına getirmiyor; “böyle duruma düşenler ya da yönettikleri kuruluşları düşürenler için” çok anlamlı ve sevdiğim bir “Temel fıkrası” vardır, yazayım:
Yaradan, Temel’e demiş ki; “Yürü ya kulum”; Temel “arabasını satmış!..”
İşte 2000’li yılların başından beri Fenerbahçe’ye gelen “bir başkan” ve de Galatasaray’da gelen “onca başkan” Temel’in yaptığından başkasını yapmadılar.
Onlar böyle yapıyorlar da, koca koca camialar, onca üyeli Divan Kurulları, Genel Kurullar ne yapıyorlar; alkışlıyorlar; yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.