Kurumsallaşma" diye, başarılı olmuş bir yönetimi çöpe atıyor ve "olağanüstü genel kurul" ile "yeni bir yönetim kuruyorsunuz", sonra da yaptıklarınıza bakınız!..
"Milli Takım olayında" , daha önce "Elemanım" dediğiniz, "Personelim" dediğiniz ve "Öyle görmeye devam ettiğinizi her fırsatta hissettirdiğiniz" Teknik Direktörünüzü çağırıp, "Nedir bu işin iç yüzü? Anlaşmanın esasları nedir?" diye soracağınıza, neleri, neden yaptınız?..
"Basın yolu ile konuşma" ve de "Fatih Hoca'yı köşeye sıkıştırma gayretiniz" nedendir?..
"Bu yolun" , Fatih Hoca'yı "kötü niyetlilerin demagoji ekranlarına, polemik köşelerine taşıyacağını düşünmemek" hangi anlama geliyor; yoksa "düşünerek atılmış bir adım" mı, bu?..
İşte sonucu; "Galatasaray / Milli Takım mesaisi sırasında" , Hoca'yı "bir de bunlarla uğraştıran" ve "boğazına kadar polemik savaşına sokan" tablonun "ressamı olmak" , Galatasaray Başkanı'na yakıştı mı?..
Fatih Hoca "tam bu kritik sürecin içinde en iyiyi yapma ve başarma savaşı içinde iken" , önüne "aylardan beri savsakladığınız iki yıllık mukaveleyi koyarak" ve de basına "Kararını versin; ya Galatasaray, ya Milli Takım" demenin, Federasyon'dan "Terim'le yapılan mukaveleyi istemesinin" anlamı ne?..
Ki, Fatih Hoca, "Benim görevim 6 maçlık" diye açıklama yapmışken!..
Ne demek "6 maç" ; bu sözün "iki mesajı olduğu" açık değil mi?..
1 - "Ben grupta oynayacağımız 4 maçla ikinci çıkacağımıza ve 2 maç da play-off oynayacağımıza inanıyorum!.."
2 - "Benim görevim bu 6 maçla bitiyor, Brezilya'ya gidilir ya da gidilmez, bu sonuçla ilgiliyim, ama o kadar, 6 maç sonrası gelecek yeni hocanın işi!.."
Peki, mesaj bu kadar açıkken, "basın yolu ile Fatih Hoca'nın üzerine gitmek" ne demek?..
Ne oldu; Fatih Hoca, "çoğunluğun sadece ümit ettiği" ama "beklemediği" bir atakla, Romanya'yı, Romanya'da yenerek, dünya âleme gösterdi ki, "Benim olduğum yerde ümit tükenmez!.."
Ve şimdi ben Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'a açık açık soruyorum; "Türk Milli Takımı'nı ümitsiz bir girdaptan kurtarmak için, ülkenin en tepelerinden gelen istekleri reddetmeyerek Ay-yıldızlı forma için bir defa daha kendini riske eden kendi Hoca'nıza Ayyıldızlı Takım için bu çok kritik süreçte bunları yaşatmaya hakkınız var mı?.."
Dahası, "Romanya maçı kazanılınca, Başbakan'ın maç sonunda Terim'e telefon ettiği öğrenilince" , birden bire "180 derece dönüş" ile, suret-i haktan görünmeye çalışmanızı ve "Hocamız mayısa kadar Milli Takımın başında kalabilir" deyişinizi samimi bulmak mümkün mü?..
Bu sözlerinize eklediğiniz "Ama ekime kadar Galatasaray'ı mı, Milli Takımı mı seçeceğini bize bildirmesi gerek" sözü, "Ben 6 maç görevdeyim" diye açıklama yapan Hoca'nıza karşı "gerçek düşüncenizin ifadesi değilse" nedir?..
Bilesiniz ki, Türk kamuoyu da, Galatasaray camiası da "Fatih Terim'i kimseye yedirmez!.."
Son bir sorum daha var; bu sorum aslında Galatasaray'ın bütün kongre üyelerine; "yönetimde bugün bir Ali Dürüst, bir Adnan Öztürk olsaydı", Galatasaray'la Milli Takımı karşı karşıya getiren bu acı kriz yaşanır mıydı?..