Terim dururken, olmadı Avcı varken Lucescu ile görüşmek abesle iştigaldir. Son 10 yılda Türkiye'de takımını şampiyon kaç yabancı hoca vardır?
Eğer Fatih Terim, TRT ekranlarında canlı yayına çıkıp demişse ki: "Tamamen EURO 2016'ya konsantreyim. Galatasaraylıların buraya saygı duyacak kadar beni sevdiğini biliyorum. Ben, Galatasaray'ın yaşayan efsanelerinden biriyim. Kulübün divan kurulu üyesiyim, eski futbolcusuyum, tarihteki en önemli hocalarından biriyim. Bundan daha önemli ne olabilir? Bizi bazı şeyler acıtıp incitse de camiamıza kapris yapacak halimiz yok. Kişilerle olur işimiz. Galatasaray başka bir şeydir ama bu şu anki görevime konsantre olmamı engellemez. Bir şey olursa da paylaşırız. Gerekirse görüşürüm, hiçbir sorun olmaz ama şu anda benim için varsa yoksa Türkiye'dir, Milli Takım'dır ve Fransa'dır."
İşte, o zaman, Galatasaray yönetimlerinin, Dursun Özbek ve Alp Yalman başkanların "önceliği Lucescu'lar" olmaz, olamaz!..
"Bizi bazı şeyler acıtıp incitse de camiamıza karşı kapris yapacak halimiz yok" ve de "Gerekirse görüşürüm, hiçbir sorun olmaz" sözleri, Dursun Başkan için de Alp Başkan için de, "öncelik" konusunda "açık" çektir!..
Hazirandaki "Avrupa Şampiyonası finalleri" için Terim'in TRT'de "Final beni kesmez, benim için bir başarı kıstası değildir, ben mümkünse en yükseği hedeflerim" ve de hemen sonra söylediği "Milli Takım'ın kıymetini biliyorum, ama kulüp takımı başka" sözleri, acaba "sadece" kamuoyuna mı mesajdır?..
Terim'in, Ünal Aysal tarafından "nasıl gönderildiği" henüz "taze olarak" hafızalardadır; "…Bazı şeyler acıtıp, incitse de, kişilerle olur işimiz" ifadesi işte "O olayların Galatasaray-Terim ilişkilerini bozamayacağını, bozmadığını göstermek için" söylenmiştir!..
Tablo, "bu kadar açık ve net iken", eğer Özbek ve Alp başkanlar "Lucescu ve onun gibilere öncelik veriyorlarsa", o zaman "Terim'i istemiyor" ya da "Ondan korkuyorlar, onun gölgesinde kalmak istemiyorlar" demektir!..
Öyle ya da böyle, "Terim olmadı"; ama "olması gereken" gene de Lucescu'lar değildir!..
"Takımın başına oğlunu getirmek, onun başına da kendisinin geçmek istemesi", çok açıktır ki; "Ben yaşlandım, artık saha içi unumu eledim ve eleğimi duvara astım" itirafıdır!..
"Böyle" bir Lucescu'dan Galatasaray'a "yar olmaz!.."
Zaten "Türkiye'yi Çavuçesku Romanya'sına benzeten" bir hocadan hiçbir Türk kulübüne yar olmaz!..
Bir zaten daha; Türkiye'de "son 10 yılda takımını şampiyon yapmış" bir yabancı hoca var mıdır?..
"Terim olmazsa", Galatasaray'ın hocası "Abdullah Avcı olmalıdır!.."
Avcı'nın "büyük takım hocası olma" zamanı gelmiştir!..
Türk hocadır, Türk futbolunun içinde "tırnaklarıyla kazıyarak" kariyer ve karizma yapmıştır, Galatasaraylıdır ve de "büyük hedeflere, şampiyonluklara, kupalara açtır!.."
Tam da, "genç futbolcuları, hele hele yarının yıldızları olacak genç Türk futbolcularını bulacak ve yetiştirecek" bir hocadır; daha ne olsun?..
Okuyucularım bilirler, Avcı'ya fazla sempatim yoktur; ama Sezar'ın hakkı Sezar'a; Galatasaray'a, "hele bu ahval ve şerait altında" çok iyi hoca olur!..
Terim varken, Avcı varken, Galatasaray için kim olurlarsa olsunlar, "yabancı hoca" isimlerini atınız, çöpe!.