Turnede, birçok eksiye rağmen kefeye konulan takım olma yolundaki artıları görmek", eylülde başlayacak yolculuk için "ümitten öteye güven verdi!.."
Dünya Kupası finallerine gidemeyen" Milli Takımımız, "kapanan sezon ile Dünya Kupası arasına 4 maç sığdırdı"; 4 hazırlık maçı!..
"Eylülde başlayacak yeni bir maceranın alt yapısını hazırlamak için" yapılan "Avrupa 2 maç + Amerika 2 maç turnesi" eksiğimizi, gediğimizi, gösterirken, "fayda ile dolu" olarak geçti!..
Ve "zaman zaman turnedeki en iyi futbolumuzu oynadığımız maçı kaybettik" sadece, üstelik "yenildiğimiz" ABD turnedeki en güçlü rakibimizdi!..
"Sezon bitmiş, bu maçlar da neden oynanıyor, sırası mı" eleştirileri yapan arkadaşlarımıza sormak gerek; "kulüp takımlarımızın sezon açılışı kamplarından henüz fizik olarak hazır olmayan futbolcuları toplamak" ve "art arda hazırlık maçları yapmak" mı "sırası" olacaktı; eylülde başlayacak olan Avrupa Şampiyonası grup maçları hazırlığı için?
Dahası, "bu hazırlık maçları sezonun hemen başında oynansaydı"; bıraktım "kulüp hocalarının "sezonun hazırlık için en kritik döneminde oyuncularımızı nasıl alır götürürsünüz" feryatlarını bir yana, "adale olarak henüz tam olarak hazırlanmamış" bedenlerde meydana gelecek sakatlıkların hesabını, Futbol Federasyonu ve Fatih Terim kulüplere nasıl verecekti, acaba?..
Neyse, biz gelelim, TV başında izlediğimiz 4 maçta gördüğümüz eksiklere ve de "en önemlisinden" başlayalım; "futbolumuzun hastalığı" devam ediyor; "kolay gol yiyip, zor gol atıyoruz!.."
ABD maçı "bunu gösterdi"; o maçı "kolay gol yeme adetimiz devam etse dahi", eğer "zor da olsa goller atabilseydik", rahat rahat kazanabilirdik; yenildik!..
"Burak takviyesi", bu eksiğimizi giderebilir mi; belki "bir parça", ama "Burak'ın da kolay golleri kaçıran bir golcü olması", Terim'in "gol problemini çözmesini" zorlaştırıyor!..
Semih ve Ömer'in olmaması, savunmamızın ABD maçında "ortadan delik deşik olmasına yol açtı"; düzeltilecektir!..
Her zamanki gibi, "duran toplardan pozisyonuna girecek oyun içi organizasyonları" bir türlü yapamıyoruz; tam tersine "rakiplerimizin duran toplardan gol pozisyonlarına girmelerini, hatta atmalarını" da önleyemiyoruz!..
"Duran / durmayan toplardan" bütün bir maç boyu 30 civarında orta yaptık; "kalecinin kurtardığı bir top atamadık" rakip kaleye; bitmedi; o ortalarda rakip ceza alanı içindeki futbolcularımızın topa dokunabildiği pozisyon sayısı 5'i geçmedi; bu yüzden Canerli, Gökhanlı kanatlarımızın "müthiş becerikliliği ve verimi", tabelaya yansımadı, Fatih Hoca "bu tabloya mutlaka çare bulmalı!.."
Ve "asıl" eksiğimiz; "top bizde, hücuma çıkarken" ABD'nin "yaş ortalaması 30 civarında olan" takımından çok ama "çok daha ağırız"; oyuncularımız "hazırlık paslarında rakip oyuncularından markajından kurtulmak ve boşa çıkmak için gayret sarf etmiyorlar"; çok açıktı ki, ABD'li oyuncular "ver pası, boşa kaç" varyasyonlarını kolayca ve bolca yaparlarken, bizim hanemizdeki tablo, "markaj altındaki oyunculara pas atmak zorunluluğu yüzünden" kararıp durdu!
Turnede, "bu eksilerin karşısındaki kefeye konulan takım olma yolundaki artıları görmek", eylülde başlayacak yolculuk için "ümitten öteye güven verdi!.."
Zira, "bütün eksiklerine rağmen" Fatih Terim'in takımının, Abdullah Avcı'nın takımından "çok daha iyi olacağını" gördük!.