Terminatörler!..

Bunlarda insaf da yok, izan da!.. Zaten çok zor bir dönemeçte, kıvranıyoruz!.. 4 gün bile sabredemeden, tanklarıyla, toplarıyla, hırslarıyla, kompleksleriyle, fırsatçılıklarıyla, "milli takımı, hocasıyla beraber" berhava etmek için yapmadıklarını bırakmıyorlar; kin kusuyorlar!.. İş, "spor basınının en tabii hakkı olan" eleştiri sınırlarını çok ama çok aşıyor, yıkıcılığın, yok ediciliğin, "Terminatör" filmindeki Arnold Schwarzenegger'liğin zirvesine oturmak için yarışanlar var; bir avuçlar ama, "ortada onların sesinden başka ses duyulmuyor"; olgun yapıcı eleştiriler, uyarılar da "bu korku filminin karanlıkları içinde" kaybolup gidiyor!.. Adeta "Moldova maçının devamının Yunanistan maçında da gelmesini" ve "her şeyin bitmesini ister gibi" davranıyorlar, yazılar yazıyorlar, yorumlar yapıyorlar!.. Bugün ay - yıldızlı formanın en çok "morale ihtiyacı olduğunu" görmüyorlar, anlamıyorlar!.. "Yoksa", biliyorlar ve anlıyorlar da onun için mi "böyle" yapıyorlar?.. Bu takımın "Fatih Terim'in takımı" olmadığını, "Türkiye'nin milli takımı olduğunu" unutuyorlar; hepimize de unutturmak istiyorlar!.. "Moralin, taktiğin de, tertibin de önüne geçtiği" şu günde, kalan "birkaç gramlık morali de yok etmek için" uğraşıyorlar!.. "Bekle 4 gün daha", Yunanistan maçı oynansın, ondan sonra "ne yazarsan yaz, ne konuşursan konuş"; doğrusu bu değil mi?.. Doğrusu bu da, "dört gün beklemek" terminatörlerin işine gelmiyor; ya "Türkiye Yunanistan'ı yener de, Bosna da evinde Norveç'i devirirse ve Türkiye gruptan çıkmayı neredeyse garantilerse" ne olacak; fırsat kaçtı; "Türkiye Yunanistan maçını da kaybetmeli" ki, iş bitsin!.. Evet, yorumculuğu da, yazarlığı da "eleştiri sınırlarını çok aşan" ve "kişiliklere dönük", utanç verici cümlelerle, deyimlerle, imalarla dolu birer "çirkef çukuruna dönüştürenler" var ortada!.. Terim'e karşı cephe açanlar var ortada!.. "Milli takım giderse, Federasyon da gider" hesabı yapanlar var ortada!.. Emre'ye karşı cepheyi sürdürenler var ortada!.. "Moldova'ya karşı oynamayan" Hakan Şükür'ü, "Yunanistan maçına bile moralsiz çıkarmak için" ellerinden geleni yapanlar var ortada!.. (Bu ne bitmez kin, bu ne bitmez nefret, nerede ise 10 yıldır aynı şeyleri yazıp geliyorlar ve kalemlerini, mikrofonları, ekranları insafsızca, izansızca kullanarak, gelmiş geçmiş en büyük Türk futbolcusunu yok etmek için her şeyi yapıyorlar.) "Fenerbahçe'den gitti" diye Tuncay'a kin kusanlar ve "Bak Fenerbahçe'den gideni böyle yaparız" diyerek etrafa "korku salmak için" haber ve manşet imal edenler, "yorumlar döktürenler" var ortada!.. El ele vermişler, "yok ediciliğin bütün pervasızlığı ile, insafın da, izanın da zerresini vicdanlarının yayına koymadan" saldırıyorlar da, saldırıyorlar!.., Elbette, Terim "önemli" hatalar yaptı, hatalardan da öte "yanlışlar" yaptı!.. Üstelik "hata ve yanlışlarını görüp, anlayarak", olgun bir hoca gibi davranacağına, "sinirlerine hakim olamayan" bir insan gibi tavır koyup, "tıpkı" Emre gibi "tecrübeli ve milli takım kaptanlığına yükselmiş" bir "uluslararası futbolcunun yapmaması gereken" hatanın "başka bir boyutta" benzerini yapmak gibi bir "psikolojik" suç işledi; ama "bunun hesabını" kimsenin ama kimsenin "Türk Milli Takımı üzerinden Terim'e ödetmeye" hakkı yoktu ve olmamalıydı!.. Hele hele, "böyle" bir zamanda ve "böylesine önemli" bir maçın hemen öncesinde!.. Bu gece çok önemli bir maç var; hem de "çok" önemli bir maç!.. Sonuçu "istenilen şekilde almak" kadar, "tribünleri ve saha içiyle" soğukkanlı, olgun, sportmen de olma zamanı!.. Sakin olabilirsek, kendimize inanır ve güvenebilirsek, Yunanistan'ı yeneriz!.. Ve yukarıda yazdığım gibi, Bosna'dan gelecek "iyi" bir haberle de "iyice" rahatlayabiliriz!.. Malta ve Moldova beraberlikleri, "içeride akıl, mantık ve moral beraberliğini sağlayamamamızın", Terim'in "kendine çok güvenmesinin" sonucudur. Artık "kaybedilecek" tek puan bile kalmadı; deniz bitti!.. Yenmek, ama "sportmenlikten en ufak bir taviz vermeden" yenmek zamanı!.. Yeneceğiz!..