Bir varmış bir yokmuş, "evvel zaman içinde, kalbur saman içinde" dönemlerinde "Orta Doğu ülkelerinde adaleti kadılar dağıtırlarmış", rivayet edilir ki, Selâhaddin - î Eyyubi döneminde, bu kadılardan birinin de adı "Karakuş" imiş. Hoş, "uydurulduğu söylenir" ve büyük ihtimalle de "doğrudur" ama, bu kadının verdiği "hakka, adalete, hukuka uymayan" ipe sapa gelmez kararlara da, "o devirden beri" denir ki; "Hükm - i Karakuşî!.." Ve "bu kararlar", mesela Nasrettin Hoca fıkraları gibi, anlatılıp durur!.. İki örnek çok meşhurdur: Örnek bir: Adamın biri, Kadı Karakuş'a gelir ve hırsızlık için girdiği evin sahibinden "Kadı Efendi, evin penceresi çürükmüş; kaçarken düştüm ve kolumu kırdım, ev sahibinin cezasını verin" der. Kadı ev sahibini çağırttırır, o da "Pencereyi ben yapmadım, marangoz yaptı" diyerek, işin içinden çıkar. Kadı Karakuş, bu defa marangozu getirtir, marangoz "Ben pencereyi takarken, sokaktan göz alıcı renkte bir çarşaf giyen falanca kadın geçiyordu, gözüm o kadına takıldığı için pencereyi sağlam takamamışım" der. Kadının önüne kadını çağırırlar, o da anlatır; "Benim çarşafımı falan boyacı boyamış, benim suçum ne?.." Bu defa boyacı huzura alınır, o "bir mazeret bulamaz", Kadı Karakuş hükmeder; "İdam edile!.." Ertesi gün cellat gelir, "Kadı efendi, boyacının boyu uzundu, idam sehpası kısa kaldı, asamadık" der. Bunun üzerine Kadı Karakuş "yeniden" hükmeder; "Tez daha kısa boylu bir boyacı bulun ve asın!.." Kısa boylu bir boyacı bulunur ve asılır!.. Örnek iki: Arkadaş olan bir terzi ile bir avcı ava giderler. Av sırasında bir kaza olur, avcının attığı ok, terzinin gözüne saplanır ve o göz kör olur. Bunun üzerine terzi, avcıyı Kadı Karakuş'a şikâyet eder; "Benim mesleğim terzilik, tek gözüm kaldı, mesleğimi tek gözle yapamıyorum, avcıyı cezalandırın!.." Kadı, avcıyı yakalatır ve hükmeder; "Avcının da tek gözü çıkarıla!.." Avcı yalvar yakar olur, "Aman Kadı efendi, ben hayatımı avcılıkla kazanıyorum, tek gözle avcılık yapamam, çoluğum çocuğum aç kalır!.." Karakuş "yeniden" hükmeder; "Öyleyse terzinin öteki gözü de çıkarıla!.." Bütün bunları "neden yazdım?.." Futbol Federasyonu'nun, "suç işlediklerini iddia edip cezalandırdığı kişileri" olağanüstü genel kurul yaparak "başkan ve yöneticiliğe seçen" kulübü bir yana bırakıp, "bu seçimde hiçbir dahli olmayan" bir başka kulübü "infaz etme" kararını duyunca, aklıma "Kadı Karakuş'un kararları" geldi de ondan!.. Hele hele "tam bir toptancılık yapılarak" Ankaraspor ile hiçbir "hukuki bağı olmamış" kişilere bile "ceza verildiğini" duyunca, kahkahayı attım; "Gel de Kadı Karakuş'a selam yollama bakalım" dedim, kendi kendime!.. Kadı Karakuş yaşamışsa, ruhu bir defa daha şad olsun!.. İyi ki, kararları günümüze "fıkralar hâlinde olsa" da gelmiş; yoksa, Ankaraspor - Ankaragücü olayı ile ilgili olarak federasyonla, kurullarının "verdiği kararları" anlatmak ve eleştirmek için sayfalar dolusu yazı yazmam gerekecekti; "iki Hükm - i Karakuşî" ile her şeyi anlattım; daha ne olsun?!..