TFF ve MHK, işte yapmanız gereken!..

Sesli Dinle
A -
A +

Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi, belki dünyaya ama elbette Türkiye’ye örnek olacak bir adım atmalı ve perşembe günü akşam üzeri Sivas 9 Eylül Stadı’nda olanı “aydınlatarak” Galatasaray’ın galibiyetine vurulan “rezalet / skandal” damgasını ortadan kaldırmalıdır!..

 

Ben bu satırları yazarken (Cuma sabahı saat 09.10) “henüz” Federasyon’dan ve Merkez Hakem Komitesi’nden ses seda çıkmamıştı…

 

1955’ten beri spor ve futbol yazıyorum; “böyle bir pozisyon ve o sonrası verilen karar” gibi bir tabloyu ne gördüm, ne yaşadım, ne de yazdım…

 

Başkanları, hocaları ve futbolcuları dâhil on binlerce Sivaslı, “bu kararın neden ve nasıl verildiği görüntülü olarak açıklanmasını istiyor, bekliyor” ve çok haklılar!..

 

Sadece onlar mı?

 

“Şampiyonluk yarışında liderlik mücadelesi verenleri -başta Fenerbahçe olmak üzere- doğrudan ilgilendiren” bu kararın “doğru olduğu” ispat edilmeli ve de “yeni yıla lider giren” Galatasaray da, “üzerine atılan ‘kara gece’ damgasından” kurtarılmalıdır!

 

Sadece onlar mı?

 

“Spor ahlakını özümseyen” milyonlarca sporseverin de “Süper Lig’imizin üzerine düşen bu ‘kara gecenin vicdanları rahatlatacak şekilde aydınlanmasını’ beklemek” hakları değil mi?

 

Nasıl olacak bu iş; TTF binasının toplantı salonuna basının ‘hakem yorumcuları’ davet edilir; VAR hakemi Özgüç Türkalp ve maç hakemi Erkan Özdamar, karşıdaki perdeye aksettirilecek “o pozisyon görüntülerini” saniye saniye izah ederler ve “verilen kararın ‘ne olduğunu’ da anlatarak” spor camiasının vicdanını rahatlatır, kendilerini de “ağır şekilde yaralayan iddialardan ‘temiz’ olarak” çıkarırlar!.. 

 

Yoksa, sadece “onlar değil” Federasyon da, Merkez Hakem Komitesi de, kazanan Galatasaray da töhmet altında kalacak ve “o gece, o karar” spor tarihimize “spor ahlakını yok sayan ‘unutulmaz / unutulamaz’ olarak” geçecektir!.. 

 

Düşünelim; “bu aydınlatma adımı atılmaz ve de Galatasaray, Fenerbahçe’yi 1 puan farkla geçerek şampiyon olursa” ne olacaktır?..

 

“Gönlü Galatasaray’dan yana olan” bir sporsever olarak, “böyle bir şampiyonluğu” ne isterim, ne de mutluluk duyarım; benim gibi düşünen milyonlarca sporseverin olduğu da unutulmamalı!..

Okan Hoca’ya mesaj… 

Süper Lig’in “en dar kadrolu ve zayıf iki takımından biri önünde ve ‘kendi stadında’ taraftarına maçın son 20 dakikasında çektirdiğin işkenceyi” detaylı olarak yazan dünkü yazım şöyle bitiyordu:
“Bak Hoca’m, “o kadar kaliteli bir kadron var” ki, “sezon başındaki ‘Hoca ve transfer gecikmelerinin doğal olarak hazırlık gecikmelerine sebep olmasına rağmen”, Galatasaray yarın Sivas’ta “lider” olarak oynayacak…

 

Eğer “lider dönerse”, diyeceğim ki; “kaliteli kadro, o kaliteli kadroyu hak eden hocası ile beraber ligin sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde olacak…”

 

Ama, “dönemezse”, aynaya bakıp ,” Ben nerede hata yapıyorum” diye düşünmen ve kendi kendinle hesaplaşman şart!..

 

Galatasaraylılar sana güveniyor, onlara “Acaba” dedirtme ve yöneticilerine “başka hoca” aratma!..” 

 

Evet, Sivas’a “lider gittin ve lider döndün” ama “kara leke pozisyonu kararı” ile döndün…

 

Tıpkı İstanbulspor maçı gibi, Sivasspor maçını da daha ilk yarıda 4’lük, 5’lik yapabilirdin” olmadı. İstanbulspor son dakikalarda “kaçırılması, atılmasından daha zor” bir golü kaçırdı. Sivasspor maçının ilk yarısında da “aynı gol kaçırma tablosu” yaşandı ve ikinci yarıda “olanlar” oldu!..

 

Bu takımı toparlayamazsan… 8 Ocak geliyor… Fenerbahçe’ye gideceksin… Fenerbahçe için “en kolay şey” gol atmak; unutma!..

Hünkâr, “programının otoritesini” yaralıyor!..

TRT Spor’un “büyük maçlardan sonra” ekranında kurduğu “3’lü analiz masası” doğrusu ya, “futbolculuğunu da, hakemliğini de onca yıl yazıp geldiğim ve bunca yıllık arkadaşım Erman Toroğlu’nun olduğu” masalardan daha çok sempati duyduğum” bir masa…

 

Zira, Erman Hoca, “FIFA’ları, kararlarını, kitabını bile zaman zaman yerle bir eden” ve de “Dediğim, dedik” diyen “otoriter davranışı” ile görüntüleri “kendi görüşleri” ile noktalatıyor!..”

 

TRT Spor masasında “Bünyamin Gezer Kardeşimin “Öyle ‘Sadece ben bilirim’ havası” yok; “Benim görüşüm böyle. Hakemin kararı da kendine göre haklı olabilir. Sizin görüşleriniz de’ diyor”; diyebiliyor!..
Ama orada “programı yöneten” bir başka kardeşim var ki; “Soyadını öne çıkaran” bir tutumla kendini “programın hünkârı sayıyor” ve de…  Hatta “Zaman zaman yıllarca üst seviyede hakemlik yapmış Bünyamin Gezer ile ‘istihza eden’ bir havada ‘Dediğim dedik’ mücadelesine” girişiyor.

 

Hünkâr Kutlu Kardeşim, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “istihza” sözcüğünün karşılığına bir bak; üzüleceksin!..

Şaka!..

Pele öldü; üzüldüm… O, 17 yaşında, İsveç’te 1958’de yapılan Dünya Kupası finalinde ev sahibi İsveç’e şampiyon Brezilya’nın 5 golünden ikisini atıp Guinness Rekorlar Kitabı’na girerken, ben de genç bir spor yazarı idim.

 

Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş futbolcuları içinde “Maradona ile beraber “ilk iki” idi onlar, geçen olmadı.

 

Benim birincim Maradona idi. Nedense Pele’ye bir türlü Maradona kadar sempati duymadım. Bugünün Ronaldo’suna karşı Messi’ye duymadığım gibi…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Kamil 1 Ocak 2023 22:06

Maç tekrar edilmelidir.